RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Reddiye yazmak

İlim dünyasında, bilhassa İslam Medeniyeti nüfuz alanında reddiye yazmak bir gelenektir. Ama reddiye yazmak derin bir ili gerektirir. Reddiye yazılan konuda bilinmedik bir nokta var ise yazılacak reddiye yerine oturmaz. İmamı Gazali reddiye yazmıştır. Ama yazdığı reddiyeyi okuyanlar, reddedilen görüşlerin önünü arkasını o reddiyeden öğrenmiştir. Reddiye yazmak için bilmek gerekir, bilmek için de okumak gerek.

Xxxx
Günümüzde bu reddiye yazma geleneği terk edilmiş durumda. Çünki kimse her hangi bir alanda yazılanları takip etmiyor, okumuyor ve bilmiyor. Hatta görmezden, bilmezden geliyor.
İnsanlar zahmete girmiyor, kolay ve rahat yaşamayı tercih ediyor. Alet-edevat imalatı ve kullanımı da son derece hızlı seyredince, bir çok alanda insanın çabasını gerektiren işler dahi aletlere yaptırılıyor. Kütüphaneye girip saatlerce kitap okumaya gerek yok. İnternet denilen tarlaya girince, yazarak bile değil sadece aradığınız konuyu sözlü olarak söylediğinizde o alanda yazılmış olanların listesi önünüze geliyor. Doğrular yanında yanlışlar da önünüzde ve siz onların hepsini de doğru olarak kabul ederek bir düşünce üretiyorsunuz. Ürettiğiniz düşünceyi de yayınlıyorsunuz. Kimse okumadığı için, ne yazdığınızı bilmiyor, merak etmiyor ve karşı çıkmıyor, karşı düşünce üretmiyor. Siz de kerameti kendinden menkul bir düşünür olarak kendinizi telakki ediyorsunuz. Bu durumda nefisler firavunlaşır elbette.

Xxxx

Bağda meyveler olmuş, bekçi yok, köpek yok. Herkes bu yüzden değneksiz geziyor. Molla Kasım yok Yunus neylesin.
Bir makale, bir kitap yazıyorsunuz, size göre büyük iddialarınız, tezleriniz, savlarınız var. Kimse karşı çıkmıyor. Kabul ettiklerinden değil, okumadıklarından, haberdar olmadıklarından. Okusalar, nasıl da damarlarına basılmış olduğunu görecekler. Okumuyorlar. Ama yazıyorlar. Şu anda Türkiye’de 1 buçuk milyon insan yazı yazıyor. Makale, kitap türünden. Ama kitapların satış sayısı bini bulmuyor. Eğer reklam ve tanıtımla zihinlere ısrarla dayatılmıyorsa kitapların satışı asla bini bulmuyor.

Xxxx

Reddiye yazacak ciddiyette ilim adamı olmayınca bir ülkede ilim yapıldığını kimse söyleyemez. İlim yapılmayınca da millet kalkınamaz. Zaten öyle olmuyor mu? Etiketler, yaftalar, firenkçesiyle kariyer yapılıyor ama ilim yapılamıyor. Ülkede üniversiteden, ilmi etiket taşıyandan geçilmiyor ama ortada ilim yok. Akademisyen diye de bir firenkçe kelimemiz var. Herkes bu kelimeyi de çok havalı buluyor. Kitabı olmayan akademisyenlerin on katı da başkalarının göz nuru-alın teri eserlere imza atanları var. Öğrencilerine ödev vererek, o ödevleri bir araya getirerek kitaplaştırıp akademik etiket yükseltenler var. Ama reddiye yazan yok.
Reddiye yazmak ilim ister, bilgi ister, reddettiği görüşlerin tüm ayrıntılarını incelemiş olmayı ister. Haftalarca inceleme yapmadan, o alandaki tamamına yakın görüşleri bilmeden reddiye yazılamaz. Reddiye yazmak çok zor iştir azizim.

Xxxx
Birisini tanımıştım. Kendini tarihçi olarak tanıtıyordu. Bir çok kitap yazana da kendisini öyle kabul ettirmişti. Bir mesele anlattı. Bir edebiyatçı hanım ile bir devlet adamının yatak odası macerasını. Dinledim, sonra sordum. Size bunu devlet adamı mı anlattı? Hayır dedi. Peki hanım edebiyatçı mı anlattı? Yine hayır dedi. O halde siz bunu nereden biliyorsunuz? Dediğimde ben söylüyorum ister inan ister inanma dedi. O dakikadan sonra adam gözümde küçüldü, küçüldü, pireden daha küçük hale geldi. 
Reddiye yazmak için gereken bilgi, ilim, ahlak, mantık günlük duyduklarımızı değerlendirirken de gereklidir.
Piyasada çok silik, şahsiyeti, sıdkıyeti olmayan söz dolaşmaktadır. Hayallerini, umutlarını, hamaset duygularını besleyen halleri ilim gibi sunan zavallılar çok sayıda mevcuttur.

Xxxx

Lütfen bir kitabı, düşünce eserini sanki ona karşı bir reddiye yazacakmış gibi okuyunuz. Ne kadar farklı bir dünyada yaşamaya başladığınıza şaşacaksınız.

<