KENAN SÖNMEZLER

KENAN SÖNMEZLER

REFERANDUM VE MARK TWAİN!

Evet efendim, sadece 1 (bir) gün kaldı. Türkiye kararını verecek. Hepimiz için vatan için güzel olsun….

Ben bu konuya girmeyeceğim. Politika yapmayacağım. Siyaset yazmayacağım. Yenigün’de yazmaya başladığım ilk gün verdiğim sözün arkasında duruyorum. Bu böyle biline. Ancak bu politikacılara laf söylemeyeceğim anlamına gelmiyor. İsteyen üzerine alınır, isteyen topu taca atar.

Meslekte, sanatta acemilik dönemleri yaşanıyor. Ben yaşamadım mı? Yaşadım… Atlattım mı? Onun kararını sizler vereceksiniz.

Acemilik dönemi geçirmeden doruklara tırmanılır mı? Hayır…

Hele de sanatta, belki yüzyılda bir kişi… Benim bildiğim tek örnek Mozart mesela…

Bana göre, acemiliğin en uzun sürdüğü uğraş, po-li-ti-ka. Hele bazı politikacıların acemiliği ömür boyu sürebiliyor….Eceli gelene kadar bir türlü ustalaşamadan, dünyayı terk ediyor.

Acemilik dönemini kısaltmak için, aklını kullanıp önlem alanlar da bulunmuyor değil. Örnek mi? Amerikalı ünlü mizahçı Mark Twain üstat ilk konferansından önce dinleyiciler arasına arkadaşlarını yerleştiriyor. Arada bir kahkaha atarak öteki dinleyenleri de heveslendirsinler diye…

Ancak bu önlem, bir işe yaramıyor!...

Neden mi?

Çünkü Twain daha konuşmasının birinci cümlesinde bütün dinleyenleri kahkahalara boğuyor!..

Cümle şu:

“Jül Sezar öldü. Shakespeare öldü. Napolyon artık yaşamıyor. Abraham Lincoln de öldü. Ben de kendimi iyi hissetmiyorum.”

Yine acemilik dönemlerinde Mark Twain, konferans vereceği salonun kapısına daha sabahtan kocaman bir yazı astırıyor.

“Konuşma saat dokuzda başlar. Saat sekizde kapılar kapanır.”

Gerçekten de bu yazı öylesine etkili oluyor ki salon tıka basa doluyor ve kapılar saat yedide kapanıyor.

Aradan uzun yıllar geçiyor. Mark Twain dünyada yaygın bir ün kazanıyor. Anılarında da yazdığı uzun Avrupa gezileri yapıyor. Hatta İstanbul’a gelip bir Türk hamamına bile gitmiş…

Bu gezileri sırasında Fransa’da ünlü yazarlarla buluşuyor. Fransız Paul Bourget güler yüzlü ve şakacı konukları Mark Twain’i iğnelemekten çekinmeyerek diyor ki:

“Hoş ve yeni bir ülkede yaşıyorsunuz. Bir Amerikalının canının sıkılmasına herhalde zamanı kalmaz. Büyükbabasının kim olduğunu araştırmaya kalksa birkaç yılını bu uğraşla doldurur.”

Mark Twain bu laf altında kalır mı? diyor ki:

“Çok doğru Mösyö Bourget, çok doğru. Ancak bir Fransız da babasının kim olduğunu araştırmaya kalksa, ömrü yetmez.”

Bu haftalık da bu kadar. Şu gergin günlerde tebessüm ettirebildiysem helal olsun bana….

Sağlıkla kalın efendim….

<