REZİL, YÜZÜ KIZARDIĞI İÇİN UTANANDIR
Eğer ki ben şu günlerde de bulaşmazsam politikaya bir daha hiç bulaşmam, yeminle söylüyorum bakın. Ülkede kan gövdeyi götürüyor, önüne gelen ağzına geleni söylüyor, kendinden yana olmayıp da karşıdan yana olanlar birbirilerinin gözünü oyacak dereceye gelmiş. Bendeniz böyle bir köşe yakalamışım ve kulağımın üzerine yatıyorum.
Bana ne, ne haliniz varsa görün deyip, bu karmaşayı görmezden geliyorum. Akıl alır gibi değil ama öyle ne yapayım. Elim ağır, pardon dilim ağır sonra başım sıkıntıya giriyor. Gırtlağıma yapışıveriyorlar. İyisi mi ben kavgamı yazarak değil konuşarak vereyim. Yani ardımda belge bırakmamayı.
İnanın böylesi sizler içinde daha iyi. Bu köşede bi soluklanmış olursunuz dostlar. Bir tebessüm yayılır yüzünüze. “Oh” diyecek bir anınız olur hiç olmazsa diyerek “utanmak üzerine” bir yazı paralayım sizlere.
Ha bu arada isteyen üzerine alınır isteyen alınmaz, orası da beni bağlamaz….
Çirkin politikacıda utanmazlık, vicdan çürüklüğünün kanıtı olduğu kadar, çıkarcı akıl hesaplarının da göstergesi sayılır.
Utanmak kültür ve vicdandan kaynaklanır.
Ruhları kaşarlanmış olup da bu zırha bürünenler asla utanmazlar.
Utanmak bir “edep” sorunudur.
Utanma yeteneği doğuşla birlikte vicdandan kaynaklanmaya başlar. Kültür ile gelişir.
Her şart altında “utanmaz” olabilmek, çürük vicdanda başlayan kötülüğün, rezil oluşa kadar uzanması sonucuna varabilir.
Rezil utandığı için yüzü kızaran değil, yüzü kızardığı için utanandır.
Benden bu kadar ne demek istediğimi anlayan anlamıştır diyorum…
Bunu da bugün söylediğini yarın unutanlar düşünsün efendim…
İsterseniz lafı fazla
UZATMAYALIM:
“Birçok İnsan matematiğin yasalarını bilir ve güzel sanatların birçoğunda da beceri sahibidir. Fakat çoğu insan yaşamı yöneten yasalarla yaşama sanatı denilen o güç sanat hakkında az şey bilir. Bir insan bir uçak yapabilir ve onunla bütün dünyayı baştan başa dolaşabilir. Fakat nasıl mutlu başarılı ve memnun olacağını öğreten o basit sanatın tamamıyla cahilidir. Sanatları öğrenirken listenin en başına yaşama sanatını koymayı unutmayın…”
JEAN JACGUES ROUSSEAU