RUKİYE BİR TAS SU VER
Akşamı kıldım, içim geçmiş, uyuya kalmışım. Bir müddet sonra gözümü açtım ki , ezan okunuyor. Ezanın makamı bana biraz değişik geldi;
- Olacak iş değil; bizim imam şaşırmış olmalı. Sabah vaktinde ezan uşşak makamında değil saba makamında okunur ! Uşşak yatsı ezanının makamıdır, dedim kendi kendime. Fırlayıp saate baktım. Saat tik tok, tik tok sayarak bana güldü;
-Uyuya kalmışsın emice , okunan sabah değil yatsı ezanıdır, kalk , dedi.
Tabi bozuldum. Günahım az , bir de müezzinin günahını almıştım.
Kalktım abdest tazeleyip yatsıyı eda ettim.
Akşam patates yemiş susamıştım. İçim, bağrım yanıyordu . İçeriye seslendim;
-Rukiye bana bir tas su ver, dedim.
İçeriden ses gelmeyince kalkıp kendi suyumu kendim içtim.
Bugün , bir kaç market gezmiş, sebze meyve fiyatlarını kontrol etmiştim. Fiyatların şaha kalkıp, rakamların bir nebze yerinden oynamadığını üzülerek görmüştüm.
Bir kaç dar gelirli yaşlı kişilere rastlayıp onlara kulak verip, gözlerimi açmıştım.
Emektar ve emekçi halk, emeklisiyle, işçisiyle , işsiziyle, çoluk çocuğuyla isyanları oynuyordu.
Eski zaman filesine bir kaç domates, biber ,soğan koymuş cılız bir eski zaman hanımefendisi, beli bükülmüş, dura kalka, ağır ağır yürüyordu.
Haber vereyim, dikkate alınacaksa; artık televizyon seyretmiyor, gazete okumuyorum.
Gönlüm kırık, yalanlardan bıktım. Hani her şey güzel olacaktı. Hayat ucuzlayacaktı ! Otobüslere, dolmuşlara , yemeye içmeye zam gelmeyecekti.
Elde kaldı bir Cumhurbaşkanı...
Eskilerin dediği üzere verdiğiniz halk, sözünü senet kabul ediyor, pazardaki yangını söndüreceğini umut ediyor.
Statükocu muhalefet Atatürk’ü , iktidar gölgesinde rant arayan taife sayın Lideri istismar etmeye kalkışsa da, gerçek gün gibi apaçık meydandadır. Halk diyor ki;
-Sayın Başkan, ülkede hayat pahalılığı, işsizlik vardır. Tercihlerini memleketten yana değil , dolardan yana kullananlara dur ,deyiniz.
Halk , gözlerimiz yolda , ellerimiz bölümüzde kalmasın, diyor.
Bugünkü market denetimimde (!) stokta filizlenmiş zehirli patateslerin halka arz edildiğini görmüş, zehirsizlerden bir miktar almıştım.
Akşam patates pişirmiştim..
Şimdi ağzım teneke gibi. Patatesten olmasın. Gene susadım. İçeriye seslenip tam;
-Rukiye bana bir tas su ver, diyecektim ki vazgeçtim; Rukiye diye biri yoktu. Akşam yediğim patateslerin arasına filizlenmiş bir patates karışmış olabilir, zihnim bana oyun oynuyor olabilirdi.
Belki de zehirlenmiştim !
Kalktım ,elektriğin düğmesine dokundum. Gündüz yapmış olduğum icraatlardan, suizanlardan dolayı Allah’tan af ve mağfiret diledim. Sabah dinlenmiş olarak kalkmak umuduyla gözlerimi kapadım...