RUM BAŞKANLIK SEÇİMLERİ NASIL BİTERSE BİTSİN
Önümüzdeki Pazar günü, yani 4 Şubat 2018 tarihinde güneyde ikinci tur başkanlık
seçimleri yapılıyor. Birinci turun sonunda Anastasiadis’le Malas ikinci tura kalırken, bu
konuda yapılan yorumlar, her iki siyasetçinin verdikleri mesajlar, bence Kıbrıs sorununda bir
değişikliği yaratmayacak.
İsterseniz adayların aldıkları oylara şöyle bir bakalım... Anastasiadis % 35.50
oranında oy alırken, AKEL’in desteklediği bağımsız aday Stavros Malas, oyların % 25.74’ünü
alarak ikinci tura kalmışlardır.
Gerçekte birinci turda % 50’nin üzerine çıkamayan adayların toplumdaki kredisi,
aldıkları oylarla orantılıdır. Yani aldıkları oyların dışındaki zümre, her iki adaya da sıcak
bakmıyor.
Şimdi birinci turu kaybeden fanatik adaylar ne yapacaklar onu merak ediyoruz. İkinci
turda kimi destekleyecekler, göreceğiz.
Anastasiadis kazanacak gibi görünse de, bunun adı “seçimdir” anlayacağınız. Seçimde
neler olacağı gerçekten merak konusu. Birinci turu kaybedenlerin alacağı tavır ve halkı
yönlendirmeleri, sonucu belirleyecek.
Anastasiadis şimdi yeniden çözüm stratejilerine sığınıyor. “Deneme zamanı değil”
diyor Malas için.
Yani halk Malas’ı denemeyecek de kimi deneyecek?
Veya halk Anastasiadis’i seçecek de Kıbrıs sorununda ne değişecek?
Bugüne kadar geldiğimiz o uzun yolda, Rum başkanlık seçimleri üzerine bina edilen
seçim teması: “Birleşik Kıbrıs, göçmenlerin evlerine dönmeleri, Türkiye’nin adadan çıkması”
v.s.dir.
Göçmenlerin ve halkın en hassas olduğu noktalardır bunlar. Bu noktalara temas edip
ateşli nutuklar atmak kamuoyunu etkiler.
İnsanoğlu hassastır. Özellikle seçim zamanlarında ortaya dökülen sloganlar ve
mikrofonlardan çıkan sesler, halkı yüreğinden vurur. Bence her iki aday da bu hafta zarfında
aynı politikaları uygulayacaklar ve seçimde elenen parti ve şahısların oylarını almak için her
türlü yolu deneyeceklerdir.
Onlar yollarına devam ederken, biz de kendi yolumuza devam ediyoruz. Göreceksiniz,
Malas da seçilse, Anastasiadis de seçilse, Kıbrıs konusunda hiçbir şey değişmeyecek. Yine
bildikleri şarkıyı söyleyecekler.
Satır satır ikili ve beşli Kıbrıs görüşme tutanaklarını alıp okuyunuz, Rumların
değişmezliğini ve çözümsüz tavırlarını göreceksiniz. Diyelim ki Anasasiadis seçildi... Ne
değişecek? O yarım bıraktığı şarkıyı okumayı sürdürecek. Eski taktikleri ile zamana
oynayacak.
Malas kazanırsa, “yeni kan, yeni başkan” felsefesi içinde Rum halkına umut olacak
ama onun seçilmesi ile pek birşey değişmeyecek. O da Anastasiadis’den farklı bir tutum
izlemeyecek. Yani onlar “eski hamam eski tas” misali orada ahkam kesmeye devam
ederlerken, biz ne kadar iç çatışmalarımız ve siyasi ayrımlarımız olsa da, gerçek önümüzde
durmaktadır. Yani Kıbrıs sorununda Türklerin samimiyetlerine karşılık, Rum liderliğinin
samimiyetsizliği ile yaşamaya devam edeceğiz.
Bizim çok sağlam temeller üzerine bina edilmiş bir devletimiz ve Anavatan Türkiye’miz
vardır. Bazı çatlak sesler, “Biz kendi kendimize yeteriz, bizi kendi halimize bıraksınlar”
diyerek hayallerini ortaya döküyorlar. Halbuki bizim gerçeğimiz, geçmişte yaşananlar ve
değişmeyen Rum zihniyetidir.
2
Türk ve Rumlardan oluşan küçük bir grup bir araya gelerek “Birleşik Kıbrıs ve Barış”
naraları atarken, gerçekte bu etkinliklere ve oluşumlara prim veren Türkler, Rumlar
tarafından kullanıldıklarının farkında değillerdir.
Galiba bu kardeşlerimiz hiç acı yaşamadılar. Ailelerinde hiç kaybolan ve acı yaşayan
olmadı. Umudumuz odur ki, bu kardeşlerimiz, o saçma hayallerini bir tarafa bırakıp kendi
gerçeklerimize dönerler.
O bakımdan yine ısrar ediyorum... Kesinlikle şu başkanlık seçimlerini kim kazanırsa
kazansın, Kıbrıs sorununa olumlu katkı sağlamayacak ve sorun daha da uzun zaman
sürüncemede kalmaya devam edecek.
4 Şubat neticesinden pek umut ve heyecan duymak da hayalciliktir. Göreceksiniz bir
süre sonra verilecek beyanatları.
Hele bir ikinci tur tamamlansın bakalım...
Yine vurguluyorum... Onlar yollarına biz de kendi yolumuza. Yaşadıklarımız bize
bunları söyletiyor ve söyletmeye devam edecek. Önemli olan seçilmek değil, kafayı
değiştirmektir.
Rum liderliğine öyle birisi gelmelidir ki, Kıbrıs gerçeklerini yine gerçekçi bir dille
halkına anlatacak ve Kıbrıs halkının kaderini belirleyecek adımlar atsın. O gerçekçi adım,
geçmişe sünger çekmek, geleceğe yelken açmaktır.
Rumlar kuzeyde bütün kurumları ile bir devlet oluştununu, güneyde hala “Kıbrıs
Cumhuriyeti” külahı ile dünyayı kandırdığını ama o Kıbrıs’ın “Yarım Kıbrıs” olduğunu kabul
etmek zorundadırlar. O nedenle kafayı değiştirmeyen bir başkanın görevi devralması, Kıbrıs
sorunlarına çözüm getiremeyecektir diye düşünüyorum.
En iyisi 4 Şubat’ı beklemek.