RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Şair evlenmesi

1826-1871 yılları arasında yaşayan Şinasi ülkemizde Şair evlenmesi adlı sahne tmsili eseriyle tanınır.

Türk Edebiyatı’nın yeniliğe açık öncülerindendir.. İbrahim Şinasi, 1849’da Büyük Reşit Paşa’nın desteğiyle eğitimi için Paris’e gitti.Burada dört-beş yıl Maliye okudu.Lamartine,Descartes, Montesquieu gibi filozof ve şairlerin etkisinde kaldı. 

Şair evlenmesi adındaki sahne temsili eserinde evlenmek istediği güzel kız yerine ona örtüler içinde çrkin kız kardeşi nikeahlama olayı  gülmelik sahnelerle anlatılır.

 

Xxxx

 

 

Onun şiirleri konusunda genel düşünce oluşmamıştır.  İşte onun Muhabbet sunumu adlı şiirinden bazı beyitler

 

Arz-ı Muhabbet’ten 


Eşi yok bir güzeli sevdi beğendi gönlüm 
Kıskanır yine kendi gözümden yine kendi gönlüm 

Yaseminden bile naziktir o boy bos anda 
Sarmaşık-vâri sarılsam eğilir ol anda 

Candan ülfet edeli öyle civan dilber ile 
İstemem gayrısını hur-u melek olsa bile 

Mest olup zevk-i muhabbetle o gözler bayılır 
Serpilince yüzüne gözyaşım amma ayılır 

Kendi hüsnünden utanmış da kızarmış yanağı 
Yüzün örtüp kapamış saçları baştan ayağı.

 

 

Söylemeye gerek yok sanırım. Şiir aruz kalıbıyla yazılmıştır. Beyitler anlam bütünlüğü içerir. Ancak esas olan mısra bütünlüğüdür. İşte Şinasi’nin arz-ı muhabbet şiirinde mısralar kendi başına bir bütünlük içindedir.

 

‘Eşi yok bir güzeli sevdi, beğendi gönlüm.’ Mısraında sevdiği, beğendiği güzelin dünyada, yani onun kendi dünyasında, çevresinde ondan daha güzelinin olmadığını düşünüyor.

Ama aşık kıskanmadan yaşayamaz. Onu kıskanıyor ama ikinci mısrada bunu ifade ediyor bağımsız olarak. Hem de gönlü, o sevdiği güzeli kendi gözünden kıskanıyor.

Sevdiğinin bireysel özelliklerini sayıp-dökmeye başlıyor. O boylu-poslu ama yasemin kadar da naziktir, narindir, dokununca örselenecek sanılıyor.

Yasemin dik duruyor ama ona sarmaşık gibi sarılıvermekten kaçınıyor, çünki o zaman onun, boylu-poslu yasemin nazikliğindeki sevdiğinin o anda eğileceğinden ürküyor.

Üçüncü beyitte mısra bütünlüğü yerine beyit bütünlüğü tercih edilmiş. O genç, (çıtır) sevgili ile tanışalı, artık şairin gözü kimseyi görmez halegelmiş. Huri-melek olsa, onun kadar güzel olsa bile ona bakmayacağını ifade ediyor.

Dördüncü beyitte yine mısra bütünlüğüne dönülmüş. Muhabbetin zevkiyle cezbe haline gelen sevgilinin gözlerinden baygınlık akar. Amma şairin ağlaması ve göz yaşları sevgilinin yüzüne damladığında sevgili o baygınlıktan ayılır.

Son beyitte sevgilisinin yüzünü örterek, kapatmış olmasını, boydan boya kumaşlara sarınmış olmasını ise önceki mısrada hüsnü tevil etmektedir. Kendisinin ne kadar güzel olduğunu bilen sevgilinin yanakları kızarmıştır. Sebebi  ise kendi güzelliğinin farkında oluşudur.

 

Xxxx

 Kafiye düzenine bakıldığında ilk beyitte kafiye sondan bir önceki kelimelerde. Çünki gönlüm, gönlüm ile biten beyitin redifli olduğu görülüyor. Rediften önce  beğendi, kendi kelimelerindeki  ende-endi ses benzeşmesiyle zengin kafiye yapılmış.

İkinci beyitte kafiye yok. Redifle yetinilmiş. Günümüzde anda demiyor, onda diyoruz. Anda-anda redifi var.

Üçüncü beyitte ile e bile kelimeleriyle yine üç ses benzetmesiyle zengin kafiye yapılmış.

Dördüncü beyitte bayılır-ayılır kelimeleriyle yine zengin kafiye yapılmış

Beşinci ve son beyitte ise kafiye düzeni yanağı-ayağı kelimelerinde zengin kafiye biçiminde karşımıza çıkıyor.

 

Xxxx

 

Sevgili yasemine, kendisi ise sarılma arzusuyla sarmaşığa benzetiliyor. Benzetme edebi sanatına sıkça baş vuruluyor.

Civan dilber, huri melek benzetmeleri de görülüyor.

 

Xxxx

 

Şinasi’nin bu şiiri son derece edebi zevkle yazılmış, sıklıkla mısra bütünlüğü, bazen da beyit bütünlüğü aranmış.

Şinasi’nin bu duygusal, edebi şiirini görmeyenler, onun bir devrimci olduğunu, Paris’te jön Türkler hareketine dahil olduğunu, yani Fıransa’nın batı sömürgeciliği adına eğittiği bir Türk aydını olduğunu bilirler. Şinasi gazetecidir, gazetesinde makaleler yazmaktadır. Türkçe’nin gelişmesi için yeni fikirleri olan birisidir. Ama çok da başarılı olamamıştır. Fakat her başarı bir çok başarısızlık tortusunun üzerinde tesis edilir.

Tiyatro adıyla batıdan alınan sahne temsili metni yazmış ve bu oyun sahnede temsil edilmiş, oynanmıştır. Ama oyunun genel mesajı ülkemizdeki evlenme biçimini eleştirmekte, onu gülmelik yanlarıyla takdim edip, izdivaç edeceklerin birbirlerini tanımasını, bilmesini tavsiye etmektedir ki, herkesin bugün esas kabul ettiği bir genel görüştür.

 

Xxxx

 

Toplumda bir alanda bir değişiklik varsa, birleşik kaplarda dolan sıvı gibi her alanda o değişiklik yaşanır. Mahalle ortadan kalkınca, çok şey değişti. Evlenme muamelesi de değişmek zorundaydı. Değişim kaçınılmaz son. Ama değişim nereye doğru? Ona bakmak gerek.

<