ŞAMPİYONLUĞUN EN BÜYÜK ADAYI
Kocaman tebrikler Rıza Çalımbay’a. Tabii ki bu ilk yarının en kısa özeti. İkinci yarı ne getirecek henüz bilmiyoruz. Rıza hoca taş gibi bir takım yapmış. Sağlam bir ekip kurmakla kalmamış kendi felsefesini de iyi aşılamış oyuncularına. Çıkın kazanın demiş resmen. Takımın uyumu, oyun geçişleri, cesareti ve kazanma isteği mükemmel. Orta sahanın kilit adamı Mert Hakan olmamasına rağmen haftalardır oynamayan Ziya’nın orta saha organizasyonunda hiç sırıtmaması hatta Mert Hakan’ı kompanse ederken onu hiç aratmaması da takım olma olgusunun bir ürünü. Yatabare bir iki pozisyonda daha atik olabilse, topa daha yakın kalabilse skorun artması içten bile değildi doğrusu.
Fenerbahçe’ye gelince; Aslında oyuna fena başlamadılar. Ancak her hafta şu geriden oyunu kuramama hastalığının nüksetmesi ve buna çare bulunamaması büyük bir teknik adam hatası. Oyuncuda her sıkıştıkları anda Altay’ı görmeye alışmışlar maalesef. Üstelik Altay ayaklarını iyi kullanan bir kaleci de değil. Aksine kötü kullanıyor. Oyuncuların gözlerinde miyop var sanırım! Mert eskiden Fenerbahçe kalesindeydi. Şimdilerde Başakşehir için ter döküyor! Kalede Mert Günok olsa bir yere kadar anlarsınız bu geri pas sevdasını ama Altay gibi ayaklarını bir libero gibi iyi kullanamayan bir kaleciye sürekli geri pas vermek büyük risk.
Top Ersun Yanal’da bu konuda. Geriden oyun kurulamıyorsa çare belli. Gustavo’yu Serdar’la beraber oynatacaksınız. Emre yaşı itibariyle ileri geri gidemeyeceğine göre, elinizde hem stoper hem de merkez orta saha oynayan bir virtüöz varken başka çareler aramaya gerek yok. Üstelik geçen hafta Serdar sakatlanıp çıktığında Zanka yerine oyuna Ferdi giriyor, Gustavo stopere geçiyorsa ve bu denklem Sadık sakatlandığında kurulamıyorsa o zaman teknik ve taktik açıdan bilgi noksanlığını hocada aramak lazım. Bir de gole kadar Altay’a kaç defa geri pas yapılmış onu da saymak lazım. Yanal geçen haftaki matematiği yapabilseydi belki de gol olmayacaktı. Gol olurken Zanka’yı görebildiniz mi? Ben göremedim. Öylesine ağır ki!
Fenerbahçe’nin pozisyonu var mıydı bu devrede? Ona da bakalım; Rodriguez atamayınca Fernando affetmedi. Son anda meşin yuvarlağın kale yerine dağlara taşlara gitmesi Kruse’nin disiplinsizliğini ve antremanlarda iyi çalışmadığını gösteriyor. Milli marşımızı okuması filan güzel ama tribün ağzıyla söyleyeyim; “Bu golde kaçmaz be kardeşim”. Koca devre iki pozisyon var ve gerisi de bir hiç.
İYİ UYKULAR ERSUN YANAL!
İkinci devre için çok şeyler yazamaya gerek yok bence. 90’da Muriç dokunabilseydi oyun 2-2’ye taşınabilirdi. Ancak Rodrigues’in gereksiz faulü, Ozan’ın disiplinsiz hareketiyle ikinci sarıdan kırmızı kart görmesi takımı 9 kişi bıraktı ve skor 3-1’e geldi. Deniz bir attı diğerinde kaleci Samassa’ya takıldı. Zaten Muriç dokunabilse, Deniz de Samassa’yı geçebilse Sivasspor’a çok yazık olacaktı. Sonuna kadar hak ettiler. Bu oyun, bu direnç, bu organizasyon, bu iştahla şampiyonluğun en büyük favorisidir Yiğidolar.
Başakşehir Mönchengladbach maçında cesaret esareti yendi diye yazmıştım. Okan Buruk’un cesaretli kararlarından bahsetmiştim. Esrun Yanal Sivasspor önünde kendisi ve takımını sadece esarete esir etmedi, cehalete de esir etti. Yanal mağlup girdiği soyunma odasından hiçbir değişiklik yapmadan geriye döndü. Zanka tercihi yanlıştı. Geçen hafta oynatmadığı Danimarka’lıyı neden oynattı? Geriden oyunu kuramayan Fenerbahçe Gustavo’yu geriye çekip Ferdi veya Deniz’den birisini Sadık sakatlandığında, diğerini de 46’da ikinci perde açılırken oyuna alma cesareti gösterebilseydi oyunu gidişatında değişiklikler olabilirdi. Ferdi çok etkili olamadı ama Deniz neredeyse tek başına skoru 2-2’ye getiriyordu.
Haftaya derbi var. Ersun Yanal uykusundan bir zahmet uyansın. Aklını başına alsın, cesareti taktiksel bilgisiyle bir araya getirsin. Kazanmak zorunda Ersun Yanal. Kazanmak zorunda Fenerbahçe. Aksi halde Fenerbahçe yeni teknik direktör arayışlarına yönelecektir.