Sarı yelekliler…
Fransa, dünya devrim hareketlerinin öncüsü bir ülke.
Asına bakarsanız anarşist demokrasinin temel taşı burada atılmış her anarşist hareketi tüm dünyanın kaderi etkilemiştir..
Aslına 1787’de başlayan 1799’a kadar süren Fransız devrim hareketinin bağnaz kiliseye karşı bir isyan olarak dünyaya anlatılmıştı.
Evet, ayaklanan Parisliler Kilisenin kralın bu umursamaz davranışı protesto ediyorlardı..
Bir grup Parisli görkemli ve hijyenik bir yaşam içinde yaşarken proleter Parisliler insan ve hayvan tezeği kokan (o dönemde Fransa’da tuvalet yoktu) kantin temizlenmesini istiyor, insan ve hayvan leşlerinin dayanılmaz bir kokusunu yaşıyorlardı…
Parisliler, kraldan bu durumun düzeltilmesini istiyordu, ama o kilisenin desteği ile kılını bile kıpırdatmadı.
Proleter Fransızlılar, burjuva Fransız’a karşı ayaklandı. Kentin silah deposu ünlü hapishane Bastil’i bastı, silahlandı.
Tek slogan eşit Fransızlardı…
Ve eşitlik sağlandı, yağmacı Parisli ile aristokrat Parisli aynı giyotinle idam edildi.
Bu eşitlik sloganı dünya demokrasi tarihi için bir milat oldu. Kralı destekleyen kiliseye karşı laiklik prensipleri geliştirildi…
Bu hareket dünya tarihinin akışını değiştirdi.
xxx
Yıl 1968’di
Bu kez Fransız gençliği yeni bir isyan başlattı.
İkinci dünya savaşının travmasını atlatamayan Fransızlar “Baby boom” ürünü evlatlarına aşırılığa kaçmaması için sert baskı uyguluyordu.
Bu baskıdan bunalan Fransız gençliği, o dönem Sovyet işgaline karşı direnen demir perde ülkelerinde cılız başkaldırısını örnekleyerek bir” özgürlük direnişi” başlattı.
Bu hareket “toplumsal ve siyasal anarşizm felsefesi” içinde bir milat oldu.
İsyanın sloganı “yasaklamak yasaktır” dı.
Hareket kısa sürede bir siyasal direnişe ve ideolojik bir karmaşaya dönüştü.
Hareket tüm dünyada hızla yayıldı. Özelikle, Almanya, İtalya Türkiye gibi ülkelerde değişik versiyonlarla “anarşik terörizm”e dönüştü.
Bir çok ülkede “felsefi iç savaş” denebilecek boyuta ulaştı.
Türkiye 1968’de başlayan bu harekete yoğun bir şekilde katıldı ve karşıt gurupların çatışması ile 7 bine yakın genç ve eğitimli insanımızı yitirdik…
xxx
Yıl
Yıl 2018… Paris yine yanıyor…
Akaryakıt zammı gerekçesi ile başlayan isyan yavaş yavaş Avrupa’ya yayılıyor…
Hareket çokta siyasal bir kimlik kazandı bile.
Bu hareketin yakın bir gelecekte tüm Avrupa ve Latin Amerika’yı sarabileceğini öne sürmek biraz erkenci bir davranış olabilir…
Ancak bu büyük bir olasılık…
Global toplum yapıcıları bir değişim istiyor…
Biz bu değişimim çerçevesini bilmiyoruz…
Bildiğimiz tek şey bu değişimlerin çok can yaktığı…
Tek dileğimiz Türkiye’de genç kuşağın bu tuzağa düşmemesi…
1968-78 arasında kaybettiğimiz 7 bin eğitimli sağcı solcu aydın gencimizin acısı hala yüreğimizde…
Belki de “çağdaş uygarlığı” hala yakalayamamış olmamızın temelinde bu kayıp kuşağın “iktidar savaşlarına kurban vermemiz” yatıyor…