Satır arasındakiler...
Bir yandan “Covid-19”...
Bir yandan “savaş”lar...
Bir yandan sürekli zamlanan “akaryakıt”lar...
Bir yandan zirve yapan “maliyet”ler...
Bir yandan ateş pahası olan “gıda” maddeleri...
Bir yandan neredeyse “nefes” almanın imkânsız olduğu dünyamız...
Bu maddeleri çok daha fazla sıralayabiliriz...
Dünyamızın ne hale geldiğinin farkında mısınız?
Bebekler, kadınlar, gençler, erkekler öldürülüyor, bombalar üzerlerine yağıyor, bu vasatın dışında olanlar, sadece izliyor...
Çok önemli bir söz vardır:
“Bir gün sıra sana da gelir!” diye...
Genellikle dünyamızı “deli”ler yönetiyor...
Halkları da şu veya bu şekilde peşinden sürüklüyor...
Çileyi, yoksulluğu, yaşam mücadelesini, bir kısım oligarklar uğruna halklar çekiyor!
Halklar, neyin olduğunun ya da olacağının farkında bile değil...
Onlar sadece yaşama mücadelesi vererek ayakta kalmaya çalışıyor...
Adeta şarkı gibi, “Kime ne, kime ne?” diyor...
1,5 litre suyun 5 TL olduğu bir ülkede kazançların yerinde sayması mantıklı mı?
“Bu da geçer, bu da geçer...” diyerek teselli olmaya çalışalım...
***
Gerek Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle, gerekse dünya ekonomisinin durumu nedeniyle tüm ülkelerde “diplomatik” temaslar hızlandı...
Rus-Ukrayna Dışişleri Bakanları’nın Antalya’da bir araya gelmesi, beklendiği gibi “fos” çıktı.
Ukrayna Dışişleri Bakanı’nın Kuleba’nın toplantı sonrasındaki, “Ben burada bir Dışişleri Bakanı olarak, karar alabilme yetkisinde biri olarak çözüm bulma amacıyla geldim. Ama kendisi (Lavrov) sadece dinleme amacıyla geldi” sözleri diktatörlüğün tüm gerçeklerini gözler önüne seriyor...
Çünkü, Rusya’da tüm çarklarıyla dönmesi gereken devlet yönetimi yok, tek bir kişi var: Putin...
Bu cümlemi gülerek okumayın, aklınızdan başka şeyler de geçirmeyin!
Gerçek mi, gerçek!
Halkların yaşama mücadelesini, takan yok!
Onlar paylaşma ve nemalanma peşinde...
Rusya-Ukrayna savaşı, sadece halkların kayıplarıyla son bulacak!
Bazılarının iktidarı güçlenecek, bazılarının da koltuğu altından gidecek!
Bu dünya böyle...
Olan bizlere olacak!
***
Gelelim CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır ve çevresi ziyaretlerine...
Şok geçirdim! Bu kadar beklemiyordum!
Kürt vatandaşlarımızın “Bay Kemal”e gösterdiği ilgiye şaşırıp kaldım...
Bir zamanlar Ankara’dan öteye gidemeyen “Bay Kemal”, konvoylarla, davul ve zurnalarla karşılanıyor!
Bunu bir gösterge kabul edebilir miyiz?
Evet, ama çok da güvenmemek gerekir...
Ben hala “Bay Kemal”in Cumhurbaşkanı adayı olmayacağı, olmaması gerektiği görüşündeyim...
Artılarla, eksiler toplanmalı, sonuca bakılmalı...
Çok şaşırdım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ziyareti, yaşanan ibretlik sahneleri, yapılan ilkesiz açıklamaları, yaygınlaşan itibarsız tavırları deşifre etmekle kalmamış, bölücülüğün CHP bünyesine nasıl tutunduğunu belgelemiş, resmetmiş ve teyit etmiştir” cümlelerine mana veremedim...
Bu Kılıçdaroğlu’ndan çok mu çekiniyorlar da, mantık dışı cümleler kurup, suçlamalarda bulunuyorlar!
Bence “Cumhur İttifakı”, Kılıçdaroğlu’nun adaylığının önünü açarsa, şanslarını artırırlar!
Yoksa, bu gidişle Kılıçdaroğlu bile seçilebilecek!