Ertan Yıldız

Ertan Yıldız

Seçim

İnsanlar dünyayı olduğu gibi görmezler, yalnızca olmasını istedikleri gibi görürler. Yani insanlar dünyayı yerleşik inanç, fikir ve varsayımlarının yer aldığı bir örtünün ardından görürler. Bilinçli ya da bilinçsiz olarak herkes, davranışlarına yol gösteren ve tutumlarını etkileyen bir siyasal inanç ve değer kümesini benimser. Sonuçta siyasal fikir ve ideolojiler, siyasetçileri harekete geçirecek amaçları tespit eder. Siyasetçi için esas olan fikirlerini uygulama alanı bulacağı iktidardır.

Şüphesiz tüm siyasetçiler iktidarı arzular. Bu durum siyasetçileri, pragmatik olmaya ve seçmenin gönlünü hoş tutacak ya da iş dünyası veya ordu gibi güçlü grupların desteğini kazanacak politikaları benimsemeye zorlar. Ancak bu politikalar ne kadar çekici olursa olsun yurttaş bir çok seçenek arasından tek bir seçim yapmak zorundadır. Yönetilenin yönetene yetkiyi verme işlemine seçim diyoruz. Demokratik rejimlerde yönetim yetkisinin kaynağı, dolayısıyla meşruiyetin temeli seçimlerdir.

Türkiye’de çok partili siyasal yaşama geçildikten sonra en çok tartışılan konuların başında seçimler gelmektedir. Seçim sistemleri, doğrudan doğruya ülke yönetiminde ve yerel yönetimlerde halktan yetki almaya yönelik demokratik bir yarış olduğundan bunu doğal karşılamak gerekir.

 

***    ***    ***

Çok partili siyasal hayata geçişten sonra ilk demokratik seçim olarak kabul edilen 1950 seçimlerinde iktidara gelen Demokrat Parti, 27 yıllık Cumhuriyet Halk Partisi iktidarına son vermişti. Halk, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında umduğunu bulamamış,  daha çok aş, daha çok iş ve daha çok hürriyet istemiş, Demokrat Parti'yi bu konuda en yetkin alternatif olarak görmüştü.

Demokrat Parti, aş ve iş konusunda özellikle Amerika Birleşik Devletlerinden gördüğü mali yardımlar sayesinde önemli bir yol aldı ve 1954 seçimlerini ezici bir farkla kazandı. Ancak zamanla borç ekonomisi tıkanınca, Amerika Birleşik Devletleri yaptığı ekonomik ve mali yardımlar konusunda kısıtlamalara gidince aş ve iş konusunda eski sızlanmalar halkın tekrar gündemindeydi. Cumhuriyet Halk Partisi tarafından da iktidarın icraatlarına yönelik eleştirilerin dozu her geçen gün artıyordu. Bu şartlar altında güven tazeleme gereği duyan Demokrat Parti 1958'de yapılacak seçimleri 1957'ye çekti.

1957 seçimlerinde Demokrat Parti’nin rakibi olan partiler Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyetçi Millet Partisi ve yine Demokrat Parti’den kopan Hürriyet Partisi’ydi. Muhalefetin, 27 Ekim 1957 tarihinde gerçekleştirilen erken genel seçimlerinde yolsuzluk yapıldığı iddiası üzerine, seçimlerin kesin sonuçları 30 Ekim’de açıklanabildi. Seçimlerde Demokrat Parti oyların yaklaşık yüzde 48’ini alarak mecliste 424 milletvekili ile temsil edilirken, muhalefet ise oyların yüzde 52’lik kısmına sahip olmasına rağmen meclise toplam 186 milletvekili gönderebildi. Şüphesiz bu orantısız dağılım, liste usulü basit çoğunluk sisteminin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. 

Demokrat Parti, İstanbul’da seçimi yetmiş  bin oy farkıyla kazanabilmiş  ve Cumhuriyet Halk Partisi 246.922, Cumhuriyetçi Millet Partisi 24.826, Hürriyet Partisi ise 15.015 oy almıştı. Seçimlerin yapıldığı gün Ankara Radyosu’nun saat 14.00’ten itibaren –henüz oy verme işlemi bitmeden- başta İstanbul olmak üzere seçim sonuçları hakkında bilgiler vermesinin seçmende çeşitli endişe ve panik havası oluşturduğu gerekçesiyle Cumhuriyet Halk Partisi lideri İsmet İnönü, Başvekil Adnan Menderes’e telgraf gönderdi. Başvekil Adnan Menderes’e göre Muhalefet liderinin iddiaları mesnetsiz ve gerçek dışıydı. İki yüze yakın Demokrat Parti milletvekili, Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçimlerde gayrimeşru ve gayri ahlaki mücadele usullerine başvurduğunu iddia eden bir takrir imzaladı. Muhalefet ise Demokrat Partinin Meclise intikal ettirilen şikayetleri örtbas ettiğini söylemekteydi. 

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl başkanı da İstanbul İl Emniyet Müdürünü Demokrat Parti için çalışmakla suçluyordu. Halk Partisi şu gerekçelerle de İstanbul'daki seçimlerin iptalini talep etmişti. 

 

  • Hakimler bazı vatandaşlara son günde rey hakkı vermiş ve toplu ilamlar dağıtılmıştır.
  • Seçim Kanunu'na aykırı olarak henüz Türk vatandaşı olmayan göçmenler de rey kullanmıştır.
  • Seçim günü Eminönü, Eyüp İlçe Seçim kurullarının mühürlerini taşıyan zarflar bazı kimselerin eline geçmiştir. (İçinde Demokrat Parti pusulaları bulunan bu zarfların bir kısmı delil olarak İl Seçim Kuruluna ibraz edilmiştir.)
  • Hayali bazı şahıslara ait seçmen kartları Kasımpaşa'da bir Demokrat Partilinin kahvehanesinde dağıtılmıştır.
  • Fatih, Hasan Halife Mahallesine ait bir sandıkta Türk tabiiyetinde bulunmayan 328 kişi rey kullanmıştır.
  • Beykoz, Eyüp, Fatih ve Zeytinburnu'nda çift kartla mükerrer rey kullanıldığı tespit edilmiştir.
  • Eyüp ve Zeytinburnu'nda bazı sandıkların tasnifi Demokrat Parti binalarında yapılmıştır.
  • Zabıtanın sandık alanında bulunduğu fotoğraflarla tespit edilmiştir.
  • Radyonun neşriyatı Demokrat Parti lehine devam etmiştir.
  • Alfabetik listeler yapılmamıştır.
  • Sandık tutanaklarının suretleri partilere verilmemiştir.

İstanbul İl Seçim Kurulu yukarıda bahsedilen konuları incelemiş, önceden ele geçirilen zarflar ve son dört maddenin gerçekliğini kabul etmesine rağmen seçimlerin iptali için bunların kafi dayanak olmadığına çoğunlukla karar vermişti. 

Sonrasında, iktidar meclisteki siyasi ağırlığının ve uzun yılların iktidar partisi oluşunun verdiği özgüvenle, muhalefete karşı daha otoriter ve sert önlemler alma yoluna gitmiş; muhalefet ise oylarını artırmış olmanın verdiği güç sonrasında yaşanan gelişmelerde, iktidara karşı daha suçlayıcı ve saldırgan bir konumda yer almaktan çekinmemişti. 

Kısır iktidar-muhalefet döngüsü her seçim sonrası yaşanmış, yapıcı politikalar yerine enerji kaybettiren bu döngünün geleceği önceki yıllarda test edilip onaylanmıştır. Siyasi, toplumsal ve ekonomik gelişmelerin endişe verici boyutlara ulaşması... Yine aş, yine iş, yine adalet arayışları... 

<