SEÇİM, SANAYİLEŞME VE İNŞAAT
Seçim sath-ı mahali’ne girdik…
Yani seçime doğru tam gaz gidiyoruz…
Siyasilere henüz meydanlarda değil ama TV ekranlarında boy gösteriyor…
Şu ana kadar gözlediğimiz de “Bir Türkiye hayali”nden bahseden yok…
Şimdi tüm siyasilerin verdiği söz inşaatla ilgili…
“Deprem nedeniyle” diyenler olacaktır…
Ama hatırlayın; deprem öncesinde de iktidar neredeyse yüzbinlerce konut için söz vermiş para bile toplamıştı…
Nedeni o ki; kelimelerin yanlış yerlerde konumlanması olarak tercüme edebileceğimiz takdim tehir hatası yapılmış “Dünya da mekan, ahirette iman” özdeyişini sıkça kullanarak taşa betona milyarlar döküyoruz.
Çünkü en çok rant onda… 5 koy 500 al…
Oysa o özdeyiş “dünyada iman, ahirette mekan” olmalı…
Hatırlayın, başsağlığı bile dilerken “mekanı cennet olsun” der ve ahirete mekanın önemini anlatırız...
Devasa gökdelenler dikerek geliştiğimiz gösterdiğimizi sanıyoruz…
Oysa Cumhuriyetimizin kurulduğu yıllarda yüce Atatürk, bir ülkenin kalkınmasında önceliğin bilim ve sanayi olduğunu söylemiş ve zor şartlarda bile sanayileşmenin önünü açmıştı.
Şimdi yapılan sanayileşme hareketi ise daha çok “montaja” dayalı …
İşte bu zorluğa tipik bir örnek;
Genç cumhuriyetin sanayi savaşı son derece çetin ve zorlu olmuş; Kayseri Uçak Fabrikası ilk açıldığında fabrikanın elektriği yokmuş.
Jeneratörlerle çalıştırılmış.
Sonra tren yolu yapılarak büyük jeneratörler gelmiş. Hirfanlı Barajı yapılıncaya kadar elektrik böyle sağlanmış.
Kendi havaalanı olmadığı için kanatları at arabalarıyla boş arazilere çekilerek orada birleştirilmiş. Fabrikanın inşası sırasında eşek, katır, deve bile kiralanmış.
Gıda ve giyeceğin tamamı Kayseri iç piyasasından karşılanmış. Böylece marangoz, manav, hububatçı, terzi, ayakkabıcı, demirci, bakırcı gibi zanaatkârlara üretim yapma imkanı doğmuş.
Anneler oğullarıyla "Oğlumuz tayyare pavlikasında çalışır." diyerek övünürken; fabrika, fabrikadan öte bir eğitim kurumuna dönüşmüş ve tornacı, frezeci, kaportacı, kaynakçı, motorcu ustaları, şehrin metal sanayisinin temelini oluşturmuş.
Bir ülkenin kalkınmasının ilk temelleri böyle atılmış…
Milyonlarca liraya satılan ve depremde kağıttan kuleler gibi yıkılan ve sayısını bilemediğimiz yaşamını yitiren insanlarımızı hatırlayalım…
Ve bu binaları yapan müteahhit kadar projeyi yapan mimarın, inşaatı yapan Mühendisin onu denetleyen bürokratın, denetleme görevli yapı denetim şirketi elemanlarının yetiştiği üniversiteleri düşünün…
İnşaat mı, sanayileşme mi sorusunun cevabını bulun…