RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Seni anlıyorum, ya sen?


İnsanlar sevindiklerinde, derece derece sevinç gösterirler. O insanın hareketleri bir başka hatıranızı canlandırabilir. Sahilde arkadaşlarınızla ilk defa yüzmeye gittiğinizde yaşadığınız bir hatıranız canlanabilir. Boğulma tehlikesi geçiren birinin çırpınışlarını hatırlarsınız. Gözünüz hatıra denizinde o görüntüleri tekrar izleyebilir. Şaşırırsınız. Aşırı sevinç halindeki davranışlarla boğulmakta olan kişinin hareketleri arasında büyük benzerlik bulursunuz.İkisinde de mantık yoktur. Tek ortak noktaları mantıksız  davranış olmalarıdır.

Xxxx


Bir irfan toplantısından sonra, adet edinmişlerdi düzenleyenler, bir arada resim çektiriyorlardı. O topluluk içinde görevli bir hanım, yüzünden eksik etmemeye özen gösterdiği tebessümüyle, hiç tanımadığı bir erkeğin koluna girmiş, ‘gel toplu resim çektireceğiz’ diye sürüklüyordu. Adam son derece yadırgar halde, ‘ne oluyoruz?’ diyen bakışlarla şaşkındı. O hanım sevinçle bu hareketi yapıyor ve ne yaptığının farkında değildi. Sevinç halleri böyledir. Bir milli maç galibiyetinde insanlar birbirlerine sarılıyorlar, birbirlerini kutluyorlardı. Çok samimi arkadaş olmayanlar bile sarmaş-dolaş olabiliyor, sonra farkına vardıklarında o anda mahcup oluyorlardı. Sevinç gösterilerinde, insanlar sevindikleri, yoğun sevindiklerinde şuursuzca, mantıkla, ahlakla izah edilemeyen hareketler yapabilirler.

Xxxx

Bir zamanlar çok sık ateşim yükseliyor, tansiyonum yükseklere çıkıyordu. Anlık tepkilerim o şekilde tecelli ediyordu. Sonraları kendimi eleştirerek bu halden çıktım. O ateşimi ve tansiyonumu yükselten hallerle karşılaştığımda ilgili kişiye sitem mektupları, yani e-postalar göndermeye başladım. Çok rahatlıyordum. Ama e-postayı alan insan ya da insanlar kırılıyorlar, üzülüyorlardı. Bir çare düşünmeliydim. İnsanın en son isteyeceği şey değil, hiç istemeyeceği bir şey sevdiklerini üzmektir. Sahi öyle midir? Aslında böyle olup olmadığı tartışılır. Bir söz vardır. ‘Herkes sevdiğini öldürür’. Bu söz doğruysa eğer, önermemiz ve iddiamız geçersiz olur. Bir başka söz daha var. Allah sevdiği kulunu çabuk alır. Yani bu insanlar birbiriyle çelişen sözler söylemeyi  çok seviyorlar anlaşılan.

Xxxx

İnsan birine tutulursa, ya da onu kendisiyle özdeşleştirip ona tutunursa beklentiler içine giriyor. İşte sancı orada başlıyor elbette. Çünki karşıdaki de bir başkasına tutulmuş, bir başkasıyla kendisini özdeşleştirmiş olabilir. Bu durumda kesin, tutarlı, açık davranışlar ve sözlerle muhatap olmak gerek. İşte yine bir insan çelişkisine gelip tosladık. Sevgi, tutulma, aşk, beğeni, ilgi, bağlılık bir gönüle girdi mi artık orada açıklık, tutarlılık, kesinlik kalmaz.Akıl ve mantık ortadan çekilir. Akıl ve mantık olmayınca insanlar aşırı sevinç ve boğulma anındaki hareketleri  sergilerler. Düşünceleri de o hareketlerinden farklı olamaz. İşte o zaman o tutkunun iki tarafındaki kişiler acılara katlanmak zorunda. Ne zamana kadar? Birinin akıl ve mantık hattına girmesine kadar.

Xxxx
İnsanların çoğu kişiliklerinin, kimliklerinin çerçevesine sahip değiller. İnsafla düşünürsek, bizim tutulduğumuz birinin bir başkasına tutulması doğal bir  haldir. Bize tutulan bizden, biz tutulduğumuzdan, o da kendi tutulduğundan ilgi bekler haklı olarak. İlgi ve tutulma hali hep ileriyi gösteren bir ok ise işler karışıyor. Kimse beklediği, hak ettiğine inandığı ilgiyi bulamıyor. Bu durumda zincirin halkaları gibi her halka acının adresi oluyor.
Hadi birbirimi anlamaya çalışalım. Benim sana tutulma hakkım var, senin de bir başkasına, bir başkasının da bana tutulma hakkı var. Çift ok iki tarafı da göstermiyorsa işler üzüntü kaynağıdır.

 

Xxxx

Ben seni anlıyorum. Ya sen? Anlaşılması zor olan şudur. Ne yaşadığını bilmeyen insanlar bir haller yaşıyorlar, sonra işlerine gelmediği anda inkear ediyorlar, o yaşanmışlıkları yok sayıyorlar. İnsan bilinçli bir varlıktır. Her yaşadığını bilinçle, bilerek, tadarak, haz alarak yaşamalı bence.
Belki de yanılıyorum. Ben hep yanılırım zaten. Necip Fazıl’dan iki mısra ile sözü tamamlamış olalım.

‘Su akar yokuşlardan basamak basamak
Benimse alın yazım yokuşlarda susamak.

<