DR.AKKAN SUVER

DR.AKKAN SUVER

GAZETECİ/YAZAR

Sevgi, saygı ve zarafete özlem

Önce Covid-19, daha sonra ekonomik çalkantılar ama her şeyin ötesinde her gün bizi gerçekten uzaklaştıran ve ‘Sanal’ı gerçek kılan günler içindeyiz.

Sanal, bizi değerlerimizden koparıyor.

Saygı kavramı yok oluyor, sevgi hasretleşiyor, zarafet özleme dönüşüyor. Toplum 2022’de daha sanal, daha içine kapanık ve kendi dünyasında yaşar hale gelirse o zaman insanlık diye bir kavrama da pek gerek kalmayacak.

‘Sanal’dan sıkılıyorum. Gerçekle yaşamak istiyorum. Yeni yılda ise nelerin bizi beklediğini bilemiyorum?!.

Önce Covid-19, daha sonra ekonomik çalkantılar ama her şeyin ötesinde her gün bizi gerçekten uzaklaştıran ve ‘Sanal’ı gerçek kılan günler içindeyiz. Sanal, bizi değerlerimizden koparıyor. Saygı kavramı yok oluyor, sevgi hasretleşiyor, zarafet özleme dönüşüyor.

Eskiyle avunacak, eskinin güzellikleriyle kendimi ve etrafımı aldatacak değilim!

Ama saygının her gün biraz daha yok olduğunu görüyorum.

Sevgi ise yalnız lafta!

Zarafetin, inceliğin ne olduğunu unuttuk.

Davranışlarımızda oluşan haddini bilmezlik kılıklarımıza, kıyafetlerimize de musallat oldu.

Sinemaya, tiyatroya hatta çalışma alanına vazgeçtik kravattan ceketten, eşofman benzeri giysiyle gelenlerin oluşturduğu saygıdan, sevgiden, zarafetten uzak bir topluluk olduk.

Gençliğimizde ayıpladığımız her şey günümüzde mubah oldu. 

Ve internetin, cep telefonunun aklımızı aldığı bu günlerde saygının, sevginin, zarafetin yerini sanal alemde başıboş gezen, robotlaşmaya özen gösterenler aldı. Dolayısıyla saygının, sevginin, zarafetin sanal olduğu bir dünyada kılık kıyafetin de davranışların da sanallaştığına şahit oluyoruz.

İnanıyorum ki yakın bir gelecekte insanlık kendi köşesinde, kendi kendine yaşar hale gelecek! Ve eskiden keramet sahiplerine yakıştırılan “tayyi mekân”, “tayyi zaman” kavramları artık kendiliğinden oluşacağa benziyor.

Nasıl evden çalışma denilen sanal iş görmeyi gerçekleştiriyorsak yarın sanal ibaret, sanal turizm, sanal spor, sanal ziyaret, hatta sanal aşk da olabilir. 

İnsan camiye gitmeden tayyi mekân hali gibi Mesci-i Aksa’da namaz kılabilir. Hacca gitmeden Hac yapabilir. Veya Hristiyan oturduğu yerden Beytüllahim Kilisesi’nde ibadetini yapabilir. Seçilmeden ülke yönetilebilir. Diplomasız iş görülebilir. Oturduğu yerden Miami’de denize girilebilir. Üşümeden ıslanmadan, terlemeden futbol, basketbol, voleybol oynayabilir. Hem de giyinmeden, kuşanmadan! O zaman bunların hâkim olduğu dünyada saygıya da, sevgiye de, zarafete de pek ihtiyaç olmayacak!

Toplum 2022’de daha sanal, daha içine kapanık ve kendi dünyasında yaşar hale gelirse o zaman insanlık diye bir kavrama da pek gerek kalmayacak.

(KobiEfor Dergisi)

<