CEVDET TÜTÜNCÜ

CEVDET TÜTÜNCÜ

SEVGİLİ ÖĞRENCİLER

1966 yılında Paris’te “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi’nin oy birliği ile kabul edilişinin yıl dönümü olan 5 Ekim günü,  UNESCO ( United Nations Educational, Scientific  and Cultural Organization – Birleşmiş Milletler  Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü ) tavsiyesiyle ve ILO ( Intewrnational Labour Organization – Uluslar arası Çalışma Örgütü ) tarfından1994 Yılından bu yana her sene kutlanan Öğretmenler Gününe dönüşmüştür.

Ülkemizde her yıl 24 Kasım günü kutlanmaktadır.

Yarın, kendilerine adam olmuşluğumuzu borçlu olduğumuz öğretmenlerimizin günü.

Bir değil binlerce kelime öğretip, değil kırk yıl kırk saniye bile karşılık beklemeyen fedakar, cefakar, erdemli eğitim abidelerinin günü…

ÖĞRETMENLER GÜNÜ…

Zaman zaman annemizden – babamızdan bile üzerimizde daha fazla emeği olan öğretmenlerimizi onurlandırmak, her an kalbimizde olan onları bir kez daha minnet ve şükranla anmak için ne güzel bir fırsat !..

İnsanın yaşadığı hayatın ne anlama geldiğini idrak etmesi ve onu gerektiği gibi yaşaması ancak gerekli ve yeterli eğitim ve öğretimi almasıyla mümkün olabilir.

Okul çağına gelene kadar belli bir eğitim ailemiz tarafından bizlere verilmekte…

 Okula başlamamızla birlikte öğretmenlerimizin hayatımızın şekillenmesinde ve onu tanımamızda ne denli etkili ve ideal olduklarını anlamamız için onların bizlere verdiği emekleri hatırlamak yeterli…

Öğretmen olmaktan öte görevlerinin doğal bir parçasıymış gibi anne – baba gibi davranmaları ne anlama geliyor ?..

Benim tahsil hayatım boyunca başım sıkıştığında koşup kendisine sığındığım bir öğretmenim hep olmuştur. Kendi işini gücünü bırakıp sabırla dinlemeleri ve derdime derman olmak için o denli içtenlikle gayret göstermeleri onlara duyduğum saygı, sevgi ve hayranlığa giden yoldu… 

O yolda hiç tökezlemedim..

Çıkmaz yolun ne olduğunu hiç tanımadım..

Çaresizliği çarelerle yenmek için basamakların nasıl çıkılacağının metotlarını.,

Labirentlerdeki ip uçlarını hep onlardan öğrendim..

Deneme yanılmanın ne anlama geldiğini.,

İnsanları tanımayı, iyilerle ve çalışkanlarla tanışmanın ve onlara değer vermemin yolunu da..

Güzel ahlaklı olmanın erdemini.,

Gelenek göreneklere bağlı olmanın.,

Düzgün karakterle toplum içinde yer almanın yüce değerlerini.,

Bilgili ve kültürlü olmanın her zaman, her şey ve herkes için ne denli gerekli olduğunu hep onlardan öğrendim… 

Şimdi bile yine de zaman zaman onlara ihtiyacım olduğu düşüncesi her an beni derler toparlar.

Hayatı aklı başında bir insan olarak yaşamamın ve çocuğumu da bu yönde yetiştirmemin faydasını hep görmüşümdür.

Üstü başı tebeşir tozu, kolunda çantasıyla sınıfa taşıdıkları onurlu tavır ve etkili şefkat dolu bakışlarını üzerimizde hissetmek ne güzeldi… 

Onlar, koruyucu, hami, bizleri ve görevlerini can-ı gönülden benimseyenler.,

Onlar, kendilerini adayarak kalkındırdıkları ülkenin karşılık beklemeyen neferleri.,

Onlar, eğitmen, öğretmen…

Yetiştirdikleri öğrencilerini güzel bir meslekte ya da mevki makamda gördüklerinde yüzlerindeki ifadeye dikkat edin. Gurur ve sevincin tarif edilmesi imkansız zirvesi odur işte. Hiçbir yerde rastlayamazsınız…

Ne mutlu onlara yüzlerce fidan yetiştirmek, onları geleceğin onurlu basamaklarında izlemek, seyretmek ve eserleriyle öğünmek bahtiyarlığına sahipler…

Ne mutlu onlara böylesine yüce bir mesleği seçmişler.,. 

Ne mutlu onlara ki öpülesi elleri var…

Esen kalın.   

<