SIFIR ASKER SIFIR GARANTİLER
Rum ve Yunanlıların belki de son ve bir kere daha bir araya
gelinemeyecek Crans Montana’daki Beşli Zirve sürecinde yapmış oldukları
açıklamalar, sanırım Kıbrıs sorununu kilitlenmiş bir şekilde sona getirdi.
Rum ve Yunan tarafları yapmış oldukları açıklamalarla, artık yolların
ayrılma noktasına geldiği mesajını vermiş oldu.
Rum ve Yunanlılara hala daha “Sıfır asker, sıfır garanti” teranesi ile hayal
kuruyorlar.
Halbuki Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu (ağzına sağlık) dememiş
miydi?
“Kesinlikle sıfır asker, sıfır garanti olmaz. Biz Türkiye olarak Kıbrıs
Türkleri’nin can güvenliğini sağlamakla mükellefiz. Ayrıca Türkiye’nin de
garantör olarak kendi güvenliğini sağlama alması lazım. O nedenle bizden
sıfır garanti, sıfır asker beklemesinler.”
Bizim şu Mevlût Çavuşoğlu’na bayılıyorum... O’nun sağlam duruşu ve çok
sağlam açıklamaları, Kıbrıs Türkleri’ne büyük bir moral veriyor. Sadece moral
değil, geleceğe daha sağlam ve daha emin bir şekilde bakmayı sağlıyor.
Anastasiadis adeta çocuk aldatır gibi, hatta Türklere yıllarca yaptıkları
mezalimleri unutmuş gibi, bir de utanmadan şöyle diyor:
“Biz Kıbrıs Türkleri için tehdit değiliz. Garantiye gerek yok. Kuracağımız
5 bin kişilik karma ordu ile ve karma polis gücü ile güvenlikle devlet olarak
baş ederiz.”
1960’ta da karma bir ordu kurmuştuk. Ama sonunda ne durumlara geldik.
Rumlar Kıbrıs Cumhuriyeti’ne attıkları imza temelinde hep ENOSİS’i
hedeflemişlerdi. ENOSİS’in gerçekleşmesi için, adadaki Türklerin top yekün yok
edilmesiydi. Tıpkı Girit’te yaptıkları gibi.
Ama bu kez yağma yok. Onbir yıllık getto hayatımızda Türklere
yapmadıkları işkence yoktur. Gerek maddi, gerekse manevi. Ama 20 Temmuz
1974 Türk askeri operasyonundan sonra her şey somutlaştı ve netleşti.
Artık Rumlar bölünmüş ada ötesinde bizlere zarar veremezler. İki harekat
arasında gerçekleştirdikleri mezalimleri ve zavallı kayıp ailelerinin ızdırabını da
unutmadık.
İşte o değişen dengeler, Kıbrıs gerçeğinde yaşananlar, görülenler ve
unutulmayanlardır.
O açıdan Rumların ve Yunanlıların “Sıfır asker, sıfır garantiler” martavalı
gerçekten tam bir hayaldir.
Bugün hangi Türk’e sorsanız “Nasıl bir dünyada yaşamak istersiniz?”diye.
Hemen hemen tümü “Savaşsız bir dünyada yaşamak isteriz” diyeceklerdir.
2
Diyeceklerdir ama kendi gerçekleri ile buluşunca, “Savaşsız bir dünya
istemek başka, can güvenliği için savaşmak bambaşka bir olaydır”
diyeceklerdir.
Gerçekten savaşsız bir dünyada yaşamak bir ideal olsa da, biz Türkler
kendimizi güvende hissetmediğimiz süreçte, gün gelir savaşmak zorunda
kalabiliriz Bir de Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi olmasa, halimiz duman olur.
Velhasıl artık Crant Montana’nın sonuna geliniyor. Mevlût Çavuşoğlu’nun
buyurduğu gibi, “Bu toplantı, artık son toplantı olacaktır” sözleri de hayli
düşündürücüdür.
Bu sözlerin arkasında nelerin olabileceğini Rumların ve Yunanlıların iyice
hesaplamaları lazım. Sıfır asker ve sıfır garanti martavalı ile yollarına devam
etmek isteyen bu beyler, bilmelidirler ki, Türkiye’nin şu veya bu şekilde ortaya
çıkacacağı kalıcı bir B PLANI olacaktır.
Ve ortaya çıkacak bu plan sonrasında Anastasiadis de, Kleridis gibi, “Keşke”
deyip duracaktır. Eminim Anastasiadis de bir gün anılarını yazacak ve kendi iç
kavgaları ötesinde yaptıkları siyasi hatanın hesabını kendi vicdanlarına
soracaktır.