D.ALİ GÜLTEKİN

D.ALİ GÜLTEKİN

ŞİKAYET YERİNE ULAŞTI MI DERSİNİZ

Amerika yanıyor. 

ABD’de gözaltına alınırken polisin dizini basarak öldürdüğü George Floyd “Nefes alamıyorum!” sözleriyle tüm dünyanın hafızalarına kazındı. Öte yandan gözaltı sırasında George Floyd’un öldürülmesi ABD’de birden ırkçılık protestolarına dönüştü ve hızla tüm eyaletlere, hatta Kanada’ya bile yayıldı.

Irkçılık şiddeti ABD’ de olağan bir şeydi ve bu yaşanan ilk de değildi, sonda olmayacaktı.  Ama bir şekilde patlayacaktı, patladı da. Hem de nasıl bir patlama.

Sokaklar yangın yeri, şiddet ve yağmanın önü alınamıyor. Ordu sokağa iniyor.

Elbette bir ülkenin iç karışıklığını, şiddeti, yağmayı tasvip etmek doğru değil ama Amerika ektiğini biçiyor.

Yıllardır etnik çatışmalardan beslenen, ülkelerde yaşayan dini ve etnik gurupları birbiriyle çatıştıran, kanla ve gözyaşıyla  beslenmeyi alışkanlık haline getiren ABD şimdi şaşkın.

ABD büyük devletti. Onlar her yere demokrasi götürürlerdi. İstediklerini iktidara getirir, istediklerini indirirlerdi. Onlar için önemli olan ülkelerin milli çıkarları değil, Amerikan emperyalizminin çıkarlarıydı. Bu amaçlarını gerçekleştirmek için savaş açarlar,  ülkeleri kana boğarlar, terör örgütleri kurar, besler, büyütür ve kullanırlardı.

Her şey onların istediği gibi olurdu. Onların parası sürekli değer kazanır, hep tercih edilirdi.

Kaybetseler bile sürekli kazanan onlardı.  Zira onların Hollywoodları vardı. Bir Rambo yaratırlar durumu kurtarırlardı.

Haraca bağlamak, doğal zenginliklere el koymak onlar için çocuk oyuncağıydı.

Yakın tarihte yaşananları unutmak mümkün mü?

Ülkemizde yaşanan terör olayları, darbeler ve muhtıralar, ekonomik krizlerin arkasından hep ABD çıkmadı mı?

PKK’yı, FETÖ’yü, DHKPC’yi, daha nice nice terör örgütlerini, ayrılıkçıları hala desteklemiyorlar mı?

PKK/YPG’ye  silah vermeye devam etmiyorlar mı?

İşte Irak, işte Filistin, işte Libya, işte Suriye… 

Her yeri kan ve gözyaşına boğmaktan çekinmediler.

En son Suriyeli bir çocuğun son sözleri hala kulaklarımızdan gitmiyor. 

Suriyeli bir çocuk son nefesini verirken işaret parmağını kaldırıp “Hepinizi Allah’a şikâyet edeceğim. Olanları bir bir anlatacağım” diyordu.

Etme, bulma dünyası.

Ne zaman görülmüş mazlumun ahının yerde kaldığı?

Yapılan şikayet yerde kalmayacaktı elbette. 

Şikayet yerine ulaştı mı dersiniz?

<