Sevgili okurlar, geçen hafta sizler için Muğla’nın 13 ilçesinden 1 tanesi olan
Fethiye’yi kaleme almıştım. Bu hafta ise sizler için Muğla’nın Marmaris ilçesini konu
alacağım. Marmaris’te ne var? ne yok? Birçok meseleyi burada eksisi ve artısı ile
anlatmaya gayret göstereceğim.
Öncelikle şunu dile getirmeliyim ki; İşim gereği olsun, seyahat için olsun,
askerlik vazifesini gerçekleştirdiğim de olsun şehir, şehir gezerken daima şunu
gördüm. Ülkemiz cennet ve güzellikler ülkesi. Bir ülke düşünün ki üslup, şive, giyim
değişse de dilimiz Türkçe her yerde konuşuluyor, insanımızın merhameti duruşu
feraseti aynı. Merhametli, yardım sever ve iyi niyetli bir milletiz. İşte bu söylediklerim
Marmaris içinde geçerli. İnsanımız her yerde insanımız işte. Şimdi Marmaris’e akşam
saatlerinde vardığımız da, Fethiye’de çekmiş olduğum video ve fotoğrafların cihaz
hafızasında ki limiti dolmak üzereydi. Bir bilgisayar bulmam gerekiyordu. Çünkü
yanımda getirdiğim 1TB hafızası olan harici hard diske verileri yükleyecek ve
ardından cihazlarımın boşalan hafızaları ile tekrar çekimlerime devam edebilecektim.
Bu çekimlerin bazılarını paylaştım, bazılarını paylaşacağım. Resmi hesaplarımdan ve
resmi web sitemden takip edebilirsiniz. Şimdi tabi hal böyle olunca bende Akdeniz ve

Ege bölgesinde senelerdir rehberlik hizmeti veren Canan Kevser ÖĞÜNCÜ
hanımdan bir internet kafe adresi aldım, bakın ilk yardımı buradan aldım ve çok
değerli bir ablam ve arkadaşlarımla şehir merkezinin yolunu tuttum. Birincil olarak,
abla da arkadaşlar da, benim için internet kafeye kadar geldiler. Gelmeyebilirler,
çünkü onlar seyahat edip gezmek istiyorlardı. Biz hep beraber Canan hanımın tarif
ettiği bankanın yanında ki internet kafeye gittik ama kapanmayacak internet kafe
kapanmış. Sorduk soruşturduk ve ötelere doğru, ilerledik ve başka bir internet kafenin
yolunu tuttuk orada da usb giriş yeri yoktu. Ama insanlık işte, internet kafe çalışanı
kendi bilgisayarı ile yardım etmeye çalıştı fakat çalışmadı. Ne yapacağımı şaşırdım.
Verileri harici hard diske gerekiyordu ve o an acilen bir internet kafe bulmam
gerekiyordu. Ben beraber yola çıktığım insanlara siz gidin, gezin keyfinize bakın, ben
bulurum ve işimi halleder etmez yanınıza gelirim dedim. Ama onlar beni bırakmadılar
ve biz tekrar yola koyulduk. Yolda birkaç genç gördük ve gençler bir başka internet
kafenin daha olduğunu söylediler ve hiç üşenmeden bizi oraya kadar götürdüler.
Turda ki herkes İstanbul’dan gelmiş değil. Marmaris teki insanlar da belki yerlisi, belki
yazlıkçı ama ben bu ferasete hayranım. Ülkemin güzide insanları, sizin için çıkarsızca
mücadele edebilen insanlar. Bir de yurt dışında yol tarifine dolar isteyen insanlar var.
İşte bizi bir başka millet yapan şey budur. Ve velhasıl kelam biz o internet kafe de
işlerimizi hallettik, o verileri aldık ve tekrar cihazlarım ile çekim yapabilir hale geldik.
Ülkemi de, insanlarını da seviyorum. Başka yer bana dar gelir.
Evet değerli okurlarım, sonrasında hep beraber Marmaris’i gezmeye başladık,
amansızca dur durak demeden, barlar sokağından şehir merkezinin pazarlarına
kadar ve bir ilçe bu kadar güzel olabilir. Hani bazı yerler ya da bazı şeyler size
cenneti hissettirir ya da siz onu cennete benzetirsiniz ya. İşte Marmaris öyle bir yer.
Sonrasında otelimize döndük ve Tur Rehberimiz eşliğinde ertesi sabah, tüm gün
tekne turu ile Marmaris’in adalarını, adacıklarını ve koylarını gezecektik. İlk durağımız
Kleopatra Plajı oldu. Bir plaj düşünün ve içinde ki kumlar bile canlı olsun. Bir deniz
düşünün akvaryum gibi tertemiz ve balıklar yanınızdan yüzerken siz onlara eşlik edin.
İşte böyle bir yer Kleopatra Plajı. Oraya girmek için Müze Kartınız olması gerekiyor
ve konuklarını en fazla 1 ila 1 buçuk saat arasında ağırlayabiliyor. Çünkü herkes aynı

2