SİMİTÇİ TEZGAHI ÖNÜNDE DURDUM.
- Katran kara saçları çalı süpürgesine dönmüş genç adam!
Gene meydandaki sahipsiz simitçi tezgahı çevresinde dönüp duruyorsun. Tezgahının yanındaki banka battaniyeni sermiş çevresinde gezinerek güya uyuşmuş ayaklarını açıyorsun.
-Siyah montlu kara süpürge saçlı,tatar yüzlü, yaşı otuz otuzbeşini gösteren ey derbeder adam !
Gidip geliyor, hayattaki tek mülkünmüş muamelesi yaptığın bank üzerine serdiğin battaniyenin kırışıklıklarını düzeltiyorsun… Biri sorsa sanki;
-Battaniyemi havalandırıyorum ,diyeceksin…
-Bana yutturamazsın Düzceli !
Sen burada pis pis dolaştığına göre ,bu mevkide bir şeyler arıyorsun ! Yasa dışı bir işlerle ilgiliysen polis yakana yapışır!
- Oğlum ,senin derdin ne, diye soracak olsam, biliyorum ,gerçeği söylemeyeceksin. Geçen gün bir esnafın bana iyi mal diye yutturduğu kör ceviz kadar ketumsun. (Bu arada sırası gelmişken o esnafa da hakkımı helal etmiyorum! )
O gün sana sorduğumda;
- Düzceliyim…Havalar soğuyunca kalkıp gidecem , bir daha bali çekmeyecem , dedin…
-Devletin sıcak eline sığın, dediğimde olur anlamında başını salladın . Geceleri bali çekip çekmediğini bilmiyorum ama gene seni buralarda görüyorum…
Nafile! Kar yağsa senin bu tezgahta gözün var… Ne var ki, bu tezgahtan çok adam geçti hiç biri de iflah olmadı…
-Yağmur yağıyor. Soğuk insanın iliklerine kadar işliyor. Kara montuna sıkıca sarılmış,bank üzerinde havalandırdığın battaniye çevresinde dönmektesin!.. Dön baba dön.. Bakalım eline ne geçecek?..
-Buralardan mevsimler gelip geçiyor, insanlar gelip geçiyor. Zaman yaprakları sarartıyor, insanları yaşlanıyor… Oğlum bu gençlik sana da kalmaz! Devran döner,ne gençlik ne sağlık kalır…
-Polisin ricası bile sana geçmiyor… O gün tezgah üzerine sakladığın çiçek desenli yorganını,pılını pırtını da aldığı halde , gene bir battaniye ile geceleri buralarda geçiriyor ya da geçiriyor gibi yapıyorsun..
-Meydanın ve uzak denizlerin hakimi Barbaros Hayrettin Paşa ‘ya söyleyem en iyisi … Seni gemisine tayfa olarak alsın. Ufukları fethedecek yolculara çıkarsın . Sıcak bir çorba içer ,kendine gelirsin. Annene mektup yazar;
-Anne benim burada keyfim iyi. Beni merak etme. Paşa’nın yanında seyahat ediyor, seferlere katılıyorum . Biraz para denkleştirirsem köye gelecem, dersin…