CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

SİRKE KOKULU KADINLAR...

Akşam pencerelerden süzülerek içeri girdi, mutfaktaki kadına göre  havadaki sirke kokusu aşağıdaki komşu kadından geliyordu. 

Aşağıdaki komşu kadın, altmışını çoktan aşmıştı. Belki emekliydi belki de değildi. 

Apartmanın  cemaziyel evvelini bilen üçüncü kattaki yaşlı kadına göre, aşağıdaki kadın  üniversitede İngilizce öğretmeniymiş. Kimseye selam vermez almazmış. 

Yalnız başına yaşıyor,  apartmanın görgüsüz taşralılarca  işgal edildiğini düşünüyormuş. Evini kimse  görmesin, bayramları kimse gelmesin diye kapısını kapatıp Kadıköy taraflarındaki bir akrabasının yanına gitmesi, dış kapısına  kilit üzerine kilit vurması, kapıyı defalarca eliyle yoklaması, yüz göz olma ihtimaline karşı komşularla selamlaşmaması bu yüzdenmiş. 

 Üçüncü katta yalnız yaşayan  konuşkan bu  yaşlı hanım teyzeye göre, toprak sahiplerinden olan  bu kadın balkanlardan göçen bir ailedenmiş… Dairelerin taşralılarca  satın alma veya  kiralama yoluyla ele geçirilmesini bir türlü  hazmedememiş. İçine kapanmış, giderek bir tuhaf huylar edinmiş. Efendim işte bu hususu da buraya kaydedelim; “dağdan gelmiş bağdakini beğenmiyor!..

Neyse…

Bir kedisi dahi olmayan bu kadın, bu huylarına , dış temasa karşı   kapı tokmaklarını ve sair akşamlarını sirkeleme alışkanlığını eklemiş.

Bizce komşuluk hukukunda  , bu tür nahoş koku salan katı veya sıvı nesnenin kullanılması yasaya aykırı olmak gerekir. Mesela apartman sakinlerinden biri  veya apartman yönetimi  bir notere başvurarak   kokunun geri çekilmesi hususunda komşusuna   ihtarname çekebilir.

 Sirkeleme alışkanlığı, dolayısıyla toplumda  “a-sosyal”leşme  milli bir felaket halini almadan  STK’nın, belediyelerin , Aile ve Sosyal Yardım Bakanlığının   gerekli  tedbirleri alacağı umulur ve beklenir.

Nitekim atalarımız da bu garabet halini “ eli bal yüzü sirke satıyor, “ sözüyle tarif etmiştir. 

Ne diye başlamıştık yazıya? Evet , “akşam pencerelerden içeriye süzülerek girerken “ ; havada sirke kokusu varmış...

Geçelim bunları ; geçelim bu fanteziden hususları...

Demin  Paşakapısı  Cezaevinin önünden geçiyordum . Doğancılar Parkının dış duvarına oturup sabırsızlıkla  el ayağın ortadan çekilmesini bekleyen “Yorganmatiği” gördüm. Herif koca kışı hasarsız bitirdi. Yüzüne baktım, yüzü al mor yanıyor. Yedi gün yirmidört saat dışarda oksijenle yatıp oksijenle  kalktı...

Korkmayın dışarıda sirke kokusu yok...Çıkın  dışarı...

Mevsim bahar, aylardan Mayıs ; birazdan Şair Nesimi sokağı’nın  başındaki ıhlamur ağacı mis kokusunu düğün konfetileri gibi başınızdan boca edecek... 

 

<