SİRKE KOKULU KADINLAR...
Akşam pencerelerden süzülerek içeri girdi, mutfaktaki kadına göre havadaki sirke kokusu aşağıdaki komşu kadından geliyordu.
Aşağıdaki komşu kadın, altmışını çoktan aşmıştı. Belki emekliydi belki de değildi.
Apartmanın cemaziyel evvelini bilen üçüncü kattaki yaşlı kadına göre, aşağıdaki kadın üniversitede İngilizce öğretmeniymiş. Kimseye selam vermez almazmış.
Yalnız başına yaşıyor, apartmanın görgüsüz taşralılarca işgal edildiğini düşünüyormuş. Evini kimse görmesin, bayramları kimse gelmesin diye kapısını kapatıp Kadıköy taraflarındaki bir akrabasının yanına gitmesi, dış kapısına kilit üzerine kilit vurması, kapıyı defalarca eliyle yoklaması, yüz göz olma ihtimaline karşı komşularla selamlaşmaması bu yüzdenmiş.
Üçüncü katta yalnız yaşayan konuşkan bu yaşlı hanım teyzeye göre, toprak sahiplerinden olan bu kadın balkanlardan göçen bir ailedenmiş… Dairelerin taşralılarca satın alma veya kiralama yoluyla ele geçirilmesini bir türlü hazmedememiş. İçine kapanmış, giderek bir tuhaf huylar edinmiş. Efendim işte bu hususu da buraya kaydedelim; “dağdan gelmiş bağdakini beğenmiyor!..
Neyse…
Bir kedisi dahi olmayan bu kadın, bu huylarına , dış temasa karşı kapı tokmaklarını ve sair akşamlarını sirkeleme alışkanlığını eklemiş.
Bizce komşuluk hukukunda , bu tür nahoş koku salan katı veya sıvı nesnenin kullanılması yasaya aykırı olmak gerekir. Mesela apartman sakinlerinden biri veya apartman yönetimi bir notere başvurarak kokunun geri çekilmesi hususunda komşusuna ihtarname çekebilir.
Sirkeleme alışkanlığı, dolayısıyla toplumda “a-sosyal”leşme milli bir felaket halini almadan STK’nın, belediyelerin , Aile ve Sosyal Yardım Bakanlığının gerekli tedbirleri alacağı umulur ve beklenir.
Nitekim atalarımız da bu garabet halini “ eli bal yüzü sirke satıyor, “ sözüyle tarif etmiştir.
Ne diye başlamıştık yazıya? Evet , “akşam pencerelerden içeriye süzülerek girerken “ ; havada sirke kokusu varmış...
Geçelim bunları ; geçelim bu fanteziden hususları...
Demin Paşakapısı Cezaevinin önünden geçiyordum . Doğancılar Parkının dış duvarına oturup sabırsızlıkla el ayağın ortadan çekilmesini bekleyen “Yorganmatiği” gördüm. Herif koca kışı hasarsız bitirdi. Yüzüne baktım, yüzü al mor yanıyor. Yedi gün yirmidört saat dışarda oksijenle yatıp oksijenle kalktı...
Korkmayın dışarıda sirke kokusu yok...Çıkın dışarı...
Mevsim bahar, aylardan Mayıs ; birazdan Şair Nesimi sokağı’nın başındaki ıhlamur ağacı mis kokusunu düğün konfetileri gibi başınızdan boca edecek...