RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Sırrı faş etmek yakışmaz

Sivil toplum kuruluşları demokrasinin ürünü ve vaz geçilmezi gibi algılanıyor. Ama demokrasi ile yönetilmeyen ülkelerde de TSK’lar faaliyet gösterdiler tarih boyunca ve günümüzde de faaliyetlerini sürdürüyorlar. Ne olursa olsun stk’lar dempkrasiye de, başka yönetim biçimlerine de büyük katkı sağlıyorlar. Devletin resmi-tüzel kişiliği ile yapabileceği ve yapamayacağı işler var. Devletin ulaşamadığı, düşünemediği, hukuki alt yapısını oluşturamadığı alanlar var. İşte o alanlarda stk’lar hizmet üreterek insanların saadetine, mutluluğuna katkı da bulunuyorlar. İnsanlar cemiyet hayatını ahenk ve adalet içinde sürdürmek ister. Devletin hizmetleri yanında stk hizmetleri de küçük delklerin yamanmasında, az sayıda insanın ihtiyaçlarının karşılanmasında yerini alır.

Xxxx

Sivil toplum kuruluşları da kendi içinde farklı oluşumlardır. Siyasi partiler, sendikalar, dernekler, vakıflar, meslek birlikleri, odalar şeklinde sıralanabilir.
Adı ve türü ne olursa olsun her stk’nın bir sorumlu kişisi, bir yönetim kurulu, yetkili organları, hukuki temelleri ve dayanakları vardır. Yapmaları gereken yasal, ahlaki, eğitim görevleri vardır.
Arzu ve hevesle, himmet duygularıyla yola çıkılıyor, hemen her yaraya merhem olunmaya çalışılıyor. Her hastaya, her dertliye, her muhtaca ulaşılmaya çalışılıyor. Niyet iyi ve güzel.
Ama pilanlamadan, alan belirlemeden, maddi güç hesaba katılmadan, karşılaşılacak engeller var sayılmadan çalışmaya başlanınca, bir süre sonra ümitler kararıyor. Bezginlik, yılgınlık, boş vericilik stk üyelerine ve yönetimine egemen oluyor.

Xxxx

Çoğu vakıflar birilerinin vergiden muaf, her türlü toplayıcılığı yasal iş yeri haline geliyor. Elektrik, su bedava, vergi ödemesi yok. Halktan, zengin stk’lardan ve devletten alabildiğine nemalanan iş yerleri halini alıyor. Babadan oğula, damada geçen bir çok vakıf biliyorum. Tüzüklerindeki amaçların yüzde 10 kadarını bile gerçekleştirmekten uzak faaliyetlerini sürdürüyorlar. 
Çoğu denetimden uzak olduğu için bürokratik evrakları da ihmal ediyorlar. Hükümet yanlısı bir seyir de varsa işler tıkırında gidiyor. Devletten herkesten fazla destek ve himaye de görülüyor, denetimden de azade olunuyor.

Xxxx

Sivil toplum kuruluşu yasal çerçevesinde kalmadıkça  haksızlık, adaletsizlik, zulüm, cürüm işliyor. Haksız kazanç elde ediyor. Hırsızlık zaten artık Türkiye Müslümanlarınca mübah görülüyor. Yeter ki İslami faaliyetlere harcansın deniliyor. Esasında devlet öyle sistemler oluşturmuş ki, hırsızlık yapmanın yasal yolları var. Söz gelimi her hangi bir üretim veya hizmet alanında devlet teşvik veriyor.Her teşvik hırsız üretiyor.

Xxxx

STK’larda görev alan insanların zekea durumları, eğitim durumları, dünyayı algılayış biçimleri de çok önemli. İyi niyet her zaman iyi sonuç vermez. İsrail’in Filistin’e uyguladığı ambargoyu deleceğiz diye kahramanca düşüncelerle, güzel ve iyi niyetlerle yola çıkıldı, 10 sivil vatandaşımız İsrail askerleri tarafından öldürüldü. Karşılık olarak da uluslar arası hukuk çerçevesinde bir şey yapılamadı ama iç siyasette haddinden fazla kullanıldı.

Xxxx

STK yönetimleri, başkanları, üyeleri, destekçileri kendilerine beş yıllık, en azından bir yıllık pilan yapmalı. Kervan yolda dizilir mantığıyla stk yönetilemez. İmkeanlarını, güçlerini, becerilerini, yapabilirliklerini doğru hesaplayarak, kendilerine alan belirlemeli, o alanda da önlerine çıkan hizmet fırsatlarını ehemden mühime, önemliden daha az önemliye doğru sıraya koymaları ve bu sıraya göre hizmet vermeleri başarı gırafiklerini yukarıya doğru hareket ettirecektir.
Pilansızlık kadar sıralamasızlık da başarısızlık sebebi olacaktır.

Xxxx

Bir de yapılan hizmetleri insanlara, insanlığa hizmet etmek çerçevesinde tutmak gerekiyor. Bizde çok vıcık vıcık bir riya gözlemliyorum. Efendim biz bunu Allah için yapıyoruz. Her lafın başında Allah rızası için tekrarlanıyor. İyi de kardeşim Allah rızası için yapıyorsan onu Allah Teala’ya söyleyecek ve göstereceksin. İnsanlara değil. Her türlü himeti insanlara, başka canlılara, çevreye karşı yaparsın. Gece yarısı ibadet etmek için seccadeye oturduğunda, ‘Ey Rabbim, ben bugün şunu-şunu-şunu senin rızan için yaptım. İnsanlara göstermek için değil, insanlara böbürlenmek için değil, insanlar arasında kendime imtiyaz, üstünlük sağlamak için değil, sadece senin benden hoşnut olma içi yaptım. Lütfen sen affetmeyi seversin beni de affet’ diye yalvarır, tazarruda bulunur, söyleyeceklerini söylersin. Allah için yaptığın şeyi neden insanlara faş ediyorsun? Kul ile Allah arasındaki münasebet aşıkla maşuk arasındaki münasebet gibi gizlidir ve özeldir ve sırdır. Sırrı niye faş ederek ikide bir Allah rızası için diyorsun?

<