RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Sırt ve boyun

Sırt: İki akarsu vadisini birbirinden ayıran ve birbirine ters yönde eğimli yüzeyleri birleştiren yeryüzü şeklidir.
Sırtların üzeri düz olabileceği gibi keskin de olabilir.
Boyun: Birbirine ters yönde açılmış iki akarsu vadisinin en yüksek, iki doruk arasındaki alanın en alçak yerine
boyun denir. Buralara bel ya da geçit de denir.
Coğrafyanın, yeryüzünün okunması sırasında rastlanan tanımlardan söz edildiğinde sanki büyükbaş hayvan ya da
insandan söz edildiği sanılabilir. Çünki, sırt ve boyun ilk anda coğrafyaya ait tanımlarmış gibi görünmez,
algılanmaz.
Ama hem yeryüzü için, hem büyükbaş hayvanlar için, hem de insanlar için kullanılmak amacıyla çok sayıda deyim,
ata sözü, kibar kelam üretilmiş, istihsal edilmiştir.
Xxxx
İki akarsu vadisi, iki ayrı yerleşim alanı demektir. Sırt aşıldığında öteki şehirleşme alanına, öteki, akarsu vadisine
dahil olunacaktır. Ama kilometrelerce ötelerdedir. Kara yoluyla oradan oraya geçmek için, döne-kıvrıla yol
alınacaktır saatler süren. Sırtların üzeri düz ise orada da irili-ufaklı yerleşimlere rastlanacaktır. Mezra, köy denilen
yerleşim alanları vardır düz sırtlarda. Oralardan da hangi vadi yakın ise oraya doğru yollar oluşturulur. At, eşek,
katır sırtında gidilip gelinir yıllarca. Taşlı, uçurumlu, yarlı, harlı yollarda palan düşecek ve o yolların kimilerine
palandöken denecektir.
Sırt her zaman üzerinde düzlükler barındırmaz. Keskin olabilir ve en tepesi çok dar olabilir. Bu durumda sırt
düzlüğünde yerleşmek mümkün olmadığından, insanlar yamaçlara yerleşmeye çalışır ve yerleşirler. Toprak
kaymaları, sel baskınları ovadan daha az tehlikeli olabilir. Yamaçlar su tutmaz ama toprak kaymasını artırabilir.
Bütün bunları hesaba katarak yamaca evler yapılır.
Xxxx
Boyun da insandan ses getiren bir terim. Yeryüzü şekli olarak anlatıldığında iki vadinin karşılıklı olarak en yüksek
seviyelerinin en alçak, çukur kısmına boyun denilmiş.
İşimi kendim gördüğüm için boynum kalındır, Sırt sırta verince düşmana galip gelinir gibi sözler edebiyatta,
irfanımızda mevcuttur.
Bütün bu yeryüzü şekilleri yukarıdan, uzaktan, yüksekten bakıldığında muhteşem bir levhanın, muhteşem bir
resmin ayrı sahneleri gibi insan gözüne hitap eder ve akıl edenler için, düşünenler için, tefekkür edenler için, nasıl
bir sanatkear ile karşı karşıya olunduğunu gösterir. O sanatkearın ne kadar zevk, haz, sahibi olduğu idrak edilir.
Hatta onun tasavvur gücünün sınırı olmadığı fark edilir. Biraz imanı olan bu muhteşem güzellikler karşısında
hayretten hayrete düşerek Allah u Ekber, diye seslenirler.
Xxxx
Kur’an’ın oku emri, önce Kur’an’ı, sonra da o İlahi kitabın işaret ettikleri keainat ve insanın okunması emri
denilebilir. Yeryüzünü okurken,bitkisiz, hayvansız, insansız bir yeryüzü olmadığı için, onların da adım adım
okunması gerekiyor.
Kur’an’ı, onun işaret ettikleri, yeryüzü, ay, güneş, akarsu, dağ, örümcek, arı, karınca okunduğunda, okunmaya
kalkıldığında buna asla bir insan ömrü keafi gelmez. İşte belki de o yüzden her bir sure tek başına Kur’an’da
anlatılmak istenenleri tekrarlar. Kur’an’ın, vahyin anlatmak istediği dört konu var. Uluhiyet. Allah’ın varlığı,
ortaksızlığı, eşsizliği, benzersizliği ve kudretinin sınırsızlığı. Ahiret hayatı. Dünyanın ve dünya hayatının geçiciliği,
sonra yapılan her iş ve söylenen her sözün hesabının görüleceği. Haşir sabahı. Yeniden hesap verme günü
geldiğinde diriltilmek ve hesaba çekilmek. Ödüllendirilmek veya cezalandırılmak.

Nübüvvet. Allahın kitabı olduğu gibi o kitabın öğreticisi olan peygambere de inanmak. Ona haber, getirdiği
makamın hürmetine layık hürmet göstermek ve nihayet dünya hayatına dair hükümler. Emirler, yasaklar, uyarılar,
ikazlar, tembihler, öğütler.

Xxxx
 Sırt çevirmek: Güler yüz göstermez olmak.
 Sırtı kaşınmak: Dayak yemeyi hak edecek davranışlarda bulunmak.
 Sırtı pek: Kalın giyinmiş. Güçlü durumda olmak ve güçlü birine sırtını dayamak.
 Sırtı yere gelmek: Yenilmek, alt olmak.
 Sırtında yumurta küfesi yok ya! Sorumluluk duymadığı bir durumda ya da işte tutumunu hemen
değiştiriveren kimseler için söylenir.
 Sırtından atmak: Başından savmak.
 Sırtından çıkarmak: Onun kesesinde ödenmesini sağlamak, ödemeyi birine yüklemek.
 Sırtından geçinmek: Donun kesesinden geçinmek, asalağı durumunda olmak.
 Sırtını yere getirmek: Üstün gelmek
xxxxx
 Sabır boyun eğmek değil, mücadele etmektir. Hz. Ömer

<