Siyah-beyaz
Renkler, her zaman, kendilerine olduklarından başka anlam yüklemelerine muhatap olmuştur.
Beyaz temizliğin, saflığın, katışıksızlığın ifadesidir. Ama ‘elvanı seba’nın bileşkesidir aslında.
Yedi rengin toplamıdır. Parlaklığın, göz kamaştırıcılığın, aydınlığın, ferahlığın, berraklığın
anlatımıdır aynı zamanda. Türkülere, şarkılara, şiirlere, edebiyata çokça katkısı vardır. ‘Beyaz
giyme toz olur, siyah giyme söz olur’ diyen türkü insanda hangi duyguları coşturur bir
düşünülmeli. ‘Fukaranın düşkünü beyaz giyer kış günü’ mecazını da iyi düşünmek gerek.
Hulasa beyazın hayatta, halk edebiyatında, sanatında, irfanında çok büyük bir yeri vardır.
Xxxx
Siyah ondan farklı değildir. ‘Bana kara diyen dilber, kahve de kara değil mi?’ diye soran
Karacaoğlan bir çok şiirinde, omuzundan düşmeyen kopuzuyla çalıp çığırmıştır içinde siyah,
kara olan türküleri.
‘Her yer karanlık, pür nur o mevki’ diye hıçkıran Abdülhak Hamit Tarhan da karadan,
siyahtan söz ediyor elbette.
Kara Türkçe’de yüzlerce anlama gelir. Esmere Karaoğlan denir Anadolu’da. Çok da sevimli
bulunan insanlara, bir sevgi yüklü sıfat olarak kullanılır. Çizgi filmi, beyaz perde filmi, çizim
kitapları olan Karaoğlan siyasi bir sıfat olarak da rahmetli Bülent Ecevit’i iktidara taşıdı.
Aruzla yazılmış nice şiirlerde de, kasidelerde de siyah ve kara çok kullanılan bir renktir.
Gelgelelim siyaha, gece ile, karanlık ile, anlaşılmazlık, muğlaklık, şüpheli durum anlamları da
hep yüklenegelmiştir. Çok iyi anlaşılamayan insanlara da karanlık denir.
Değerli bir gazeteci olan Yusuf Ziya Belviranlı’nın Bab ı Ali’deki en belirgin sıfatı Karanlık
kelimesidir.
Berrek olmayan, anlaşılmaz olan, muğlak olana kara, siyah, karanlık deniliyor. Işık yoksa
karanlık vardır. Işıl ışıl ışıklı ise karanlık da kara da siyah da yoktur. Siyahla beyaz birbirnin
zıddıdır ama biri birisiz anlaşılmaz, kıymeti bilinmez.
Xxxx
Değerli bir televizyoncu, yazar, stk yöneticisi Mehmet Cemal Çiftçigüzeli de siyah-beyaz
noktalarından çok siyah beyaz aralığında hayatı kavrayan birisi.
Ama çocukluğunda ‘Ya herro-ya merro’ deyişiyle büyüyen insanlar ya siyahta, ya da beyazda
kavrıyor hayatı. Ara renklerde yaşayan insanlar ile siyah-beyaz uçlarında yaşayan insanlar
anlaşamıyorlar.
Xxxx
‘Tırnağı çok derin kesmemek gerek’ diyen insan ile, ‘kemikli olmak lazım, omurgalı olmak
lazım’ diyen insan elbette anlaşamaz.
Hangisi doğru denilirse verilecek cevap da hangi ilkeye yakın olunduğuna göre değişiyor.
Siyah-beyaz uçlarında yaşayanlar için, bir insan herkesin dostu, ahbabı, arkadaşı, sevdiği
olamaz. Herkes tarafından seviliyorsa insan, hiç düşmanı yoksa, demek ki hiç kimsenin
çıkarına çomak sokmuyor demektir. Hiç kimseye, hırsız da, arsız da, zalim de dahil ise o
insanın doğruları olduğundan, ilkeleri olduğundan, namusu olduğundan söz edilemez.
Bu yüzden insan ilkeleri, kuralları, ahlak telakkileri varsa illa birileriyle dost olurken
birileriyle düşman olacaktır. Yoksa Allah için seviniz, Allah için bugz ediniz tavsiyesi
yapılmazdı.
Xxxx
İyilik etmek beyaz, kötülük etmek siyah ile, kara ile ifade edilir. Kara vicdanlı şarkılarda
yerini almıştır. Vicdansız, insafsız, iyilik yapmayan, kötülük yapan insana kara sıfatı
yapıştırılır.
Kötü düşünmek, elemli bir yüz ifadesiyle, ellerini şakaklarına koymuş düşünen birine, ‘Ne
düşünüyorsun kara kara, Karadeniz’de gemilerin mi battı’ diye sormak adettendir.
Xxxx
Siyah-beyaz uçlarında değil de ara renklerde hayatı kavrayanlar ise hemen herkesle dostane
ilişkiler geliştirmekten yanadırlar. İşleri sürüncemede bırakmayı severler. Hiçbir iş, hiçbir
mesele kesilip atılmaz, bitirilmez, son nokta konulmaz. Herkese tebessüm ederler ama, herkes
için aslında o tebessümle eşdeğer olmayan takdirleri vardır. Bunu söylemezler. Belli de
etmezler. Ama içten içe gereğini yaparlar. İnsanları bu tür kişiler çok iyi kullanırlar.
Yönetirler. İşlerine yaramadığı an ise o tebessümlerin yalan olduğu, hiç vefa olmadığı
görülür. Yine de onlar kimseyi terk etmezler, tebessümleri hep vardır ama, yalanı içinde
saklıdır.
Xxxx
İnsan hayatı siyah-beyaz uçlarda mı, yoksa siyah-beyaz aralığından mı algılıyor meselesi
insan tiplemesinin temel ölçütüdür. Hangisi iyi derseniz, hayatı başarıyla yaşamak isteyen,
dünyada kazanmak isteyen siyah-beyaz aralığında algılamalıdır hayatı. Din, ahlak, ilke,
pirensip, umde, vicdan, namus, adalet, dürüstlük, Allah rızası diyenler de saflarını
belirmelemelidir. Hem hayatı, dünyayı talep ediyor hem de ahireti, Allah rızasını talep
ediyorsa insan, eline bir sırık alıp 2 metre yüksekte tel üzerinde yürümelidir.