RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Siyah-beyaz

Renkler, her zaman, kendilerine olduklarından başka anlam yüklemelerine muhatap olmuştur.

Beyaz temizliğin, saflığın, katışıksızlığın ifadesidir. Ama ‘elvanı seba’nın bileşkesidir aslında. 

Yedi rengin toplamıdır. Parlaklığın, göz kamaştırıcılığın, aydınlığın, ferahlığın, berraklığın 

anlatımıdır aynı zamanda. Türkülere, şarkılara, şiirlere, edebiyata çokça katkısı vardır. ‘Beyaz 

giyme toz olur, siyah giyme söz olur’ diyen türkü insanda hangi duyguları coşturur bir 

düşünülmeli. ‘Fukaranın düşkünü beyaz giyer kış günü’ mecazını da iyi düşünmek gerek. 

Hulasa beyazın hayatta, halk edebiyatında, sanatında, irfanında çok büyük bir yeri vardır.

Xxxx

Siyah ondan farklı değildir. ‘Bana kara diyen dilber, kahve de kara değil mi?’ diye soran 

Karacaoğlan bir çok şiirinde, omuzundan düşmeyen kopuzuyla çalıp çığırmıştır içinde siyah, 

kara olan türküleri.

‘Her yer karanlık, pür nur o mevki’ diye hıçkıran Abdülhak Hamit Tarhan da karadan, 

siyahtan söz ediyor elbette.

Kara Türkçe’de yüzlerce anlama gelir. Esmere Karaoğlan denir Anadolu’da. Çok da sevimli 

bulunan insanlara, bir sevgi yüklü sıfat olarak kullanılır. Çizgi filmi, beyaz perde filmi, çizim 

kitapları olan Karaoğlan siyasi bir sıfat olarak da rahmetli Bülent Ecevit’i iktidara taşıdı. 

Aruzla yazılmış nice şiirlerde de, kasidelerde de siyah ve kara çok kullanılan bir renktir.

Gelgelelim siyaha, gece ile, karanlık ile, anlaşılmazlık, muğlaklık, şüpheli durum anlamları da 

hep yüklenegelmiştir. Çok iyi anlaşılamayan insanlara da karanlık denir.

Değerli bir gazeteci olan Yusuf Ziya Belviranlı’nın Bab ı Ali’deki en belirgin sıfatı Karanlık 

kelimesidir.

Berrek olmayan, anlaşılmaz olan, muğlak olana kara, siyah, karanlık deniliyor. Işık yoksa 

karanlık vardır. Işıl ışıl ışıklı ise karanlık da kara da siyah da yoktur. Siyahla beyaz birbirnin 

zıddıdır ama biri birisiz anlaşılmaz, kıymeti bilinmez.

Xxxx

Değerli bir televizyoncu, yazar, stk yöneticisi Mehmet Cemal Çiftçigüzeli de siyah-beyaz 

noktalarından çok siyah beyaz aralığında hayatı kavrayan birisi. 

Ama çocukluğunda ‘Ya herro-ya merro’ deyişiyle büyüyen insanlar ya siyahta, ya da beyazda 

kavrıyor hayatı. Ara renklerde yaşayan insanlar ile siyah-beyaz uçlarında yaşayan insanlar 

anlaşamıyorlar.

Xxxx

‘Tırnağı çok derin kesmemek gerek’ diyen insan ile, ‘kemikli olmak lazım, omurgalı olmak 

lazım’ diyen insan elbette anlaşamaz. 

Hangisi doğru denilirse verilecek cevap da hangi ilkeye yakın olunduğuna göre değişiyor.

Siyah-beyaz uçlarında yaşayanlar için, bir insan herkesin dostu, ahbabı, arkadaşı, sevdiği 

olamaz. Herkes tarafından seviliyorsa insan, hiç düşmanı yoksa, demek ki hiç kimsenin 

çıkarına çomak sokmuyor demektir. Hiç kimseye, hırsız da, arsız da, zalim de dahil ise o 

insanın doğruları olduğundan, ilkeleri olduğundan, namusu olduğundan söz edilemez.

Bu yüzden insan ilkeleri, kuralları, ahlak telakkileri varsa illa birileriyle dost olurken 

birileriyle düşman olacaktır. Yoksa Allah için seviniz, Allah için bugz ediniz tavsiyesi 

yapılmazdı.

Xxxx

İyilik etmek beyaz, kötülük etmek siyah ile, kara ile ifade edilir. Kara vicdanlı şarkılarda 

yerini almıştır. Vicdansız, insafsız, iyilik yapmayan, kötülük yapan insana kara sıfatı 

yapıştırılır.

Kötü düşünmek, elemli bir yüz ifadesiyle, ellerini şakaklarına koymuş düşünen birine, ‘Ne 

düşünüyorsun kara kara, Karadeniz’de gemilerin mi battı’ diye sormak adettendir.

Xxxx

Siyah-beyaz uçlarında değil de ara renklerde hayatı kavrayanlar ise hemen herkesle dostane 

ilişkiler geliştirmekten yanadırlar. İşleri sürüncemede bırakmayı severler. Hiçbir iş, hiçbir 

mesele kesilip atılmaz, bitirilmez, son nokta konulmaz. Herkese tebessüm ederler ama, herkes 

için aslında o tebessümle eşdeğer olmayan takdirleri vardır. Bunu söylemezler. Belli de 

etmezler. Ama içten içe gereğini yaparlar. İnsanları bu tür kişiler çok iyi kullanırlar. 

Yönetirler. İşlerine yaramadığı an ise o tebessümlerin yalan olduğu, hiç vefa olmadığı 

görülür. Yine de onlar kimseyi terk etmezler, tebessümleri hep vardır ama, yalanı içinde 

saklıdır.

Xxxx

İnsan hayatı siyah-beyaz uçlarda mı, yoksa siyah-beyaz aralığından mı algılıyor meselesi 

insan tiplemesinin temel ölçütüdür. Hangisi iyi derseniz, hayatı başarıyla yaşamak isteyen, 

dünyada kazanmak isteyen siyah-beyaz aralığında algılamalıdır hayatı. Din, ahlak, ilke, 

pirensip, umde, vicdan, namus, adalet, dürüstlük, Allah rızası diyenler de saflarını 

belirmelemelidir. Hem hayatı, dünyayı talep ediyor hem de ahireti, Allah rızasını talep 

ediyorsa insan, eline bir sırık alıp 2 metre yüksekte tel üzerinde yürümelidir.

<