SİYASETİN CAZİBESİ
Birlikte aynı partide görevde bulunduğumuz bir dostum ziyaretime gelip, parti kurmakta olduklarını, benim de bu partide görev almamı teklif edince bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim.
Son 1 yılda 40 parti kuruldu ve bu gün itibari ile 116 parti kurulmuş oldu.
Ülkenin siyaset sahnesinde bir parti kurma furyasıdır gidiyor.
Peki, ne oldu da siyasetin cazibesi bu derecede arttı?
Arkadaşıma yaşım ve iştigal konularımın yoğunluğu nedeni ile teklifini kabul etmediğimi söyleyip teşekkür ettim.
Partilerin sayısının artma sebebi ittifak sistemini yarattığı doğal bir sonuç.
Hem iktidar ve hem de muhalefet kanadında yıpranma ile geçmişteki pazarlık ve bu yolla Parlamento’ya kolaylıkla girme örneklerinin siyaset meraklılarını daha da cesaretlendirmiş olması mı? Ya da başka hesaplar ve beklentiler konusu mu?
Parti kurmak çok kolay. Siyaset yapma manisi olmayan 33 kişiyi bir araya getirir, bir dilekçe ile başvurup partiyi kurarsın.
Eğer bir iddia ile yola çıkılmışsa, 41 ilde ve üçte bir ilçesinde teşkilat kurup, kongre yapmak, seçimlerden altı ay önce de, büyük kongre yapmak mecburiyeti vardır.
Ayrıca önemli miktarlarda para harcamak gerekli olup, bir tek ilçede teşkilat kurup kongre yapılabilmesi için, zamanımızda takriben 100,000 TL’sına ihtiyaç var.
Eğer asıl amaç bu olmayıp, il ve ilçe binalarını başka maksatlarla kullanıp, seçim zamanı partiyi pazarlayıp, ittifaklara girmekse, bu amaçla kurulan partilerin bu işi de başarabilmeleri için belirli bir potansiyele sahip olmaları ve ittifaka katkıda bulunmaları gerekir.
Vatandaşlara sorsanız, bu partilerin çoğunun adını, adresini ve genel başkanlarının kim olduğunu bilmez. Adı, sanı pek fazla bilinmeyen kişilerden oluşan bu partilerin siyasete pek faydaları yoktur. Çünkü siyaset çiledir, sabır işidir, iddialı projeler, inancın, ufkun olacak, bu partilerin çoğunda bu idealler hak getire. Varsa-yoksa kişisel çıkarlar ön planda olup, elbette mevcutlar ile yeni kurulanlar arasında bu işi yasaya, kurallara uygun, hakkı ile yapan siyasi iddiasını ortaya koyup bu anlamda işaretler veren yoğun faaliyet içinde olan partiler mutlaka mevcuttur. Ama görüntü olarak kişisel menfaatler, beklentiler ön planda. Dolayısı ile bu partilerin çoğu siyasi partiler yönünden yasaların hükümlerini yerine getiremedikleri için fesih edilmesi gerektiğini savunarak, bu gibi tabela partilerine fazla itibar edilmeyeceği kanaatindeyim.
Bunların içinde iddiası olan, görev ve sorumluluk bilincinde olan, partilerin de memleketi yönetenleri kıyasıya eleştirmekten başka bir yere varamadıkları ortadadır.
Ülkemiz gündeminde ittifak adayının kim olacağı, erken seçimin ne zaman yapılacağı, konuları her gün tartışılmakta, T.V. kanalları ve gazeteler her gün bu konuyu tartışmakta ve bir arpa boyu mesafe kat edilememektedir.
Hâlbuki bütün siyasi partiler ve ilgili kurum ve kişiler, sorunun bir parçası olmak durumundadırlar.
“Ne olacak, bu memleketin hali?” demekle, memleketi yönetenleri kıyasıya eleştirmekle ve aynı konuyu tartışmakla bir yere varamayız.
Çözülmesi gerektiren sorunlar karşımızda çözüm bekliyor. Tüm bunların içinde eğitim en önemlisi.
Eğitim alanında yüzleşmemiz ve çözmemiz gereken çok büyük sorunlar var. Ancak umutlarımızı kaybetmemeli ve mücadeleyi bırakmamalıyız.
“Planlarımızı önümüzdeki yoğun sise göre değil, ilerideki parlak ufuklara göre yapmalıyız.”
Eğitim başta olmak üzere, doğal afetlerin ekonominin ülkemizi zora soktuğu bu güç dönemde siyasi partilerin memleketin en önemli sorununun başkan adayının kim olacağı ve erken seçimin ne zaman yapılacağı konularını birinci planda her vakit tartışmaları abesle iştigaldir.
Siyasi arena kıpır, kıpır. Bir yanda ittifak bileşenleri arasında denge hesapları yapılmakta, yeni birliktelik arayışları ve adayın kim olacağı çekişmeleri yaşanmakta, diğer yanda yeni partilerin doğrudan ya da dolaylı olarak ittifaklara girebilme arayışları içinde olmaları söz konusu.
Tabi bir de, tabela partileri olarak nitelendirilen ve pek bir etkinlikte bulunmayan ama maksatlı ve farklı beklenti içinde plan yapanlar var. Onların da akıllarından siyaset geçiyor ama bu daha çok kişisel menfaat faaliyetlerini kamuflaj niyetinde, yani siyasi cazibenin etkisinde herkesin hesabı değişik.
Siyasetin cazibesine şahsi çıkar ve menfaat için kapılıp, siyasi partilere girenler, parti değiştirenler, parti kuranlar hatta ihtilâl yapmaya kalkışanlar, daima hüsrana uğramış ve unutulmuşlardır.
Ülkeye hizmeti ilke edinen, bu uğurda canlarını dahi hiçe sayanlar, aziz Milletimizin gönlünde yer edinmişlerdir.
Suçlu görülüp idam edilmesine rağmen, “Demokrasi şehidi merhum Adnan MENDERES’in devamıyım” diyen partilerin Milletimizin teveccühü ve desteği ile tek başına iktidara gelmeleri bunun en müşahhas örneğidir.
HAFTANIN SÖZLERİ
“Suçlamak ve eleştirmek anlamaktan daha kolaydır. Anlarsan, değişmen gerekir.”
[Peyami SAFA]
“Tıpkı insan bedeninde olduğu gibi siyasi bünye, doğduğu andan itibaren ölmeye başlar ve yok olmasına sebep olan unsurları kendi içinde barındırır.”