ZAFER BENGİ

ZAFER BENGİ

Sokağın sesi, gerçeği yansıtır!

Sokağın sesi çok önemlidir...

Sokaktaki insanların yüzlerindeki görünüm her şeyi ortaya koyar...

Sokaktaki insan manzaraları, ülkenin ne durumda olduğunu gözler önüne serer...

Sokaktaki insan konuşmasa da, mimikleriyle ne düşündüğünü gösterir...

İnanın bana, son zamanlarda özellikle bu yıl, neşeli, şen şakrak insan göremedim...

Nedenini de sormak istemedim...

Bir sorup, bin “ah” işitmek beni de karamsarlığa sevk edeceğinden, sadece gözlemledim...

Sokaklar böyleyken, marketler, mağazalar, pazarlar hiç farksız değil...

Bir anda düşünmeye başlıyorsunuz, “Bu insanlar neden böyle” diye?

Yanıtı belli...

Geçim sıkıntısı, yaşama mücadelesi, ayakta kalmak için çabalama...

Evlerin içerisinin de sokaklardan farklı olduğunu düşünmüyorum...

Evlerde son derece dayanışma ve paylaşım var, ama mutluluk yok!

Nasıl olsun?” dediğinizi duyar gibiyim...

Hafta başında sizlere karamsar bir tablo çizmek istemezdim, ama maalesef gerçek bu...

***

Ülkenin durumunu öğrenmek için, taksici, berber, eczacı, doktor, bakkal ve küçük esnaf çok önemlidir...

Bu kişilerin anlattıkları, izlenimleri ve görüşleri gerçeklerdir...

Halkın görüşünü, düşüncesini yansıtırlar...

Ben bu kişilerle sürekli konuşmaya çalışırım, ülkemiz insanın ne düşündüğünü öğrenmek için...

İşte size bazı iş sahiplerinin bana aktardıkları:

Taksici: “Yakıt, sigorta, yedek parça, tamir giderlerinin pahalılığı yüzünden kazancımız yüzde 80 düştü. Uzun mesafe kimse taksiye binmiyor! Ben de olsam binemem, bu fiyatlarla...

Berber: “Benim müşterilerim neredeyse her ay mutlaka tıraşa gelirdi. Şimdi 3 ayda bile gelmiyorlar! Elektrik, kira ve malzeme giderini karşılayamaz durumdayım. Veresiye tıraş olur mu? O bile var artık!

Eczacı: “Peşin parasız ilaç alamaz olduk. Mahallemin mağdurları zorunlu olarak bana geliyor. Doktora gidemedikleri için, bazı hastalıklarına şifa arıyor. İlacı bile artık veresiye vermek zorunda kalıyoruz!

Doktor: “Bana gelen hastaların büyük bir çoğunluğunun ruhi dengeleri bozulmuş. Verdiğimiz ilaçlar plasebo gibi. Bence, acil topluma terapi yapmamız gerekiyor!

Bakkal: “Ben çok küçük bir esnafım. Bakkal defterim her geçen gün kabarıyor. Artık raflara koyacak ürün alamıyorum. Kredi kartımın faizi beni mahvetti. Düşün ağabey, ekmeğin 1.5 lira olduğu zamandan kalma alacağım var. Ekmek şimdi 3 TL. Nasıl çıkılacak bu işin altından? Kapatacağım...

Bu sözler karşısında insanın nevri dönmez mi?

***

Defalarca yazdım, tekrar yazıyorum...

Koltuğu kapmaya çalışmayın, birlik ve beraberlikle çözüm arayın, bizler de fedakarlıklar yapalım...

Yoksa, bu millet 2002’de olduğu gibi hepinizi sandığa gömecek!

<