RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Sönmez Neşriyat

Bir zamanlar, 1960 ihtilaline yakın yıllarda, halka, millete, onun değerlerine, inancına oy için de olsa dost görünen bir Adnan Menderes iktidarı vardı. Ama devletin, rejimin, yönetim biçiminin kalıpları, ilkeleri, düsturları sıkı sıkıya takip ediliyordu. Din afyon değilse bile her an kalkışma sebebi olabilirdi. Dini faaliyetler yasaktı, baskı altındaydı. Kur’an  öğretimi merdiven altındaydı. Kitap, takke, tesbih, seccade suç aleti olarak müsadere ediliyor, insanlar CHP döneminde olduğu gibi adliye koridorlarında zoraki vakit geçiriyorlardı.
Dini hayatının merkezine koymuş insanlar çok tehlikeli kişilerdi.


Xxxx


O tarihlerde zengin Müslümanlar vardı. Emirbank’ın sahibi olan Nuri Cıngıllıoğlu kızını  purofesör Sabahattin Zaim ile evlendirmişti. Topbaşlar vardı, Onların damadı Nazif Çelebi vardı. Sabri Ülker de vardı. Yani nasıl olmuşsa olmuş zengin olmuş dindar insanlar vardı.
Purofesör Ali Fuat Başgil inanan bir insandı. Kendi ifadesiyle ibadetleri yerine getirmemesi dini ve dindarları sevmesine engel değildi.
Cemaatler vardı, cemaatlerin liderleri vardı. Millet arayış içindeydi. Ali Fuat Başgil ile Sabahattin Zaim ve Hasan Basri Çantay bir şirket kurmaya, dini yayın yapmaya ve bu dini yayınlarla vatandaşa ulaşmaya karar verdiler. İlan edildi. Yola çıkıldı. Anadolu adım adım gezildi. Amaç ve maksat ayrıntılı biçimde anlatıldı.
Bir han odası tutuldu. Adres olmalıydı. Telefon bağlandı, hesap numarası alındı bankadan. Paralar akmaya başladı. Abdullah Işıklar Fetih gazetesini haftalık çıkarıyor ama, çıkaramıyor, yoğun adli baskı var. Sönmez Neşriyat’a keatip oldu.

Xxxx

Sönmez Neşriyat önce namaz vakitlerini gösteren günlük bir takvim yayınladı. Çok satıldı, çok para kazanıldı. Kitaplar yayınlama başladılar, dağıttılar. Günlük gazete yayınlandı Yeni İstiklal. Başına da Mülkiye mezunu Ankara Diyanet İşleri bünyesinde tercüman olarak çalışan Mehmet Şevket Eygi’yi getirdiler. Abdullah Işıklar da o gazetenin başındaydı. Münavebeli olarak, değişimli şekilde bir o bir öteki gazetenin en yetkili kişisi oldular.

Xxxx

Çok değerli kitaplar yayınlandı. Mülkler alındı. Yazıhaneler, depolar, satış ve dağıtım yerleri, telefonlar, araçlar sahibi olundu. Günün birinde adamın biri Sönmez’in hisselerini topladı. Sönmez’in mal varlığı tek adamın üstüne geçti. Anonim şirket kişi mülkiyeti haline geldi. Sonra o kişi malları evlatlarına paylaştırdı, kimini de elden çıkardı.

Xxxx

Acıklı bir aldanış ve aldatma hikeayesidir.
Abdullah Işıklar’dan hissesini almak istedi o tek adam. Işıklar anlatıyor:
Satarım dedim. Hissemi sana satarım ama tosunlar izin vermiyor dedim. Adam hisselerin büyük kısmını ele geçirmiş. Zaten diğer hissedarların çoğu bir araya gelmiyor ve ilgilenmiyorlar. Adam hisselerin yüzde doksanını toplamış kayıt defterlerini yok etmiş. Şirketi MTTB’nin sokağına taşıdı. Ali İhsan Yurt orada müdürlük yaptı.
Han odasında daha kayıtları tutuyorken bir mektup gelmişti. Hiç adetim değildi mektupları açmak ama onu açtım. Adam, size verecek param yok. Cihada katılmak için ahırımdaki iki tosunumu sattım parasını size gönderiyorum diyordu.
İşte diyor Işıklar, ben sana hissemi satarım ama o tosunları ne yapacağız? Vatandaşın o fedakearlığını ne yapacağız, emaneti ne yapacağız. Adam la havle çekerek dükkeandan çıkıp gidiyor. Sonra o hisse tabi geçersiz hale düştü. Işıklar’ın satmaması adamın ele geçirnmesine engel olamadı.

Xxxx

En büyük ıstırabımdır. Müslümanların ümitleri, imanları, inançları hep çar çur edilmiştir. Toplanan alyanslar, küpeler, bilezikler, nakitler, bağışlanan emlak dönüp dolaşıp ya beceriksiz ellerde batırılmış ya da bir haramzadenin malı haline gelmiştir. Ama yine de Müslümanlar vermeye, Allah için vermeye soğumamışlardır.
Ey haramzadeler aldatabilirsiniz. Ama hesap mahşer gününde önünüze gelecek, şüpheniz, şekiniz hatta reybiniz olmasın.

<