SORSANIZ HERKES BİR EINSTEIN
Merhaba Değerli Okuyucularım.
Sizlere bu yazımda yine şahsî tez ve anti tezlerimden oluşan bir konu hazırladım. Biraz kara mizah da eklemek istedim. Hayat şartları, ekonomi, sosyal yaşam ... Her şeyin bu kadar zor olduğu bir dönemde insanlar taşıyabileceğinden daha fazla yükler misyonlar edinirken, edinmek durumunda bırakılırken " niye " diye bir soru takılıyor aklıma. Niye? Halbuki insanoğlu bir bebek saflığıyla dünyaya geliyor, bir ihtiyar unutkanlığıyla hayata veda ediyor. Hayatımızın belki de en sağlıklı yıllarında sürekli çalışıp, bir yerlerden paçayı yırtmayı , her zaman daha iyisine sahip olma arzusuyla bir ömür didinip, hırslarımızın peşinden gidiyoruz. Doğarken hiçbir şey bilmiyoruz . Biraz bir şeyler bilince daha çok şey bildiğimizi var sayıyoruz. Kibre kapılıp belki de kendimizi çok zeki , dünyayı parmağında oynatacak insancıklar olarak var sayıyoruz ve nihaî sonunda dünyanın kaç bucak olduğunu da unutup, göçüp gidiyoruz.
Türkiye ' de yaşayan bir çok insan kısa yoldan zengin olmak, ünlü olmak , başarılı bir iş insanı, siyasetçi artık her neyse, herkes olmak istediği şeyin en kestirmesini olmak istiyor. Üretim yok , iş gücü yok , mesai yok , nacizane iki rekat namaz kılıp Allah ' dan istemek bile yok. Ne var biliyor musunuz ? Ali Cengiz oyunları var , sahtekarlık var , dolandırıcılık var, insan kullanmak var. SORSANIZ HERKES BİR EINSTEIN! Ne gerek var ? Zeki olmaya ne gerek var demiyorum. Zeki olmadığı halde kendini zeki olduğuna inandırıp, fırsatçılık yapmaya ne gerek var? Albert Einstein' ı bu kadar zeki yapan şey kendi alanında işini en iyi yapan bir fizik adamı olması. Bunun metodunu ve sistemini çözebilecek standart bir zekâya da ekstradan sahip olabilmesi. Bir sabah kalkıp, ilâhi güçlerle atomu parçalayamayacağımıza göre... Gönül ister ki, Türkiye'de her yıl gençlerin içinde sayısız bilim adamları, kadınları, fizik uzmanları yetişsin. İnsanoğlu o çok güvendiği zekâsını sürekli başka şeylere yorduğu ve günü kurtarmanın peşinde olduğu sürece korkarım ki ; gerçek anlamda ne kadar zeki ve başarılı olduğunu hiç bir zaman bilemeyecek. O kadar yorgun ki zihinlerimiz. Ve kirli . İhtiyacımız olan her şey yanı başımızda ve biz göremiyoruz.
Sizin de illa ki dikkatinizi çekiyordur. Artık herkes her şeyi çok biliyor, herkes herkese akıl verebiliyor , eleştiriyor. Herkes kendini çok zeki zannediyor. Zekâ ; ilham gibi bir anda gelen bir şey değildir. Zekâ; bir istikrar , strateji ve devamlılık gerektiren bir ideoloji ve hedefe hitap eden bir davranış biçimi, düşünce, eylem tarzıdır.
Velhasıl, değerli okuyucularım artık insanların zeki olmasından kendini zeki görmesinden gerçekten korkuyorum. Çünkü altında koca bir ' hiçlik' unsuru yatıyor. Yapmamız gereken sadece ' Normal ' olmak . Sade olmak . Garson isek , en iyi garson. Bilim adamıysan en iyi bilim adamı. Ev kadınıysan , iyi bir ev kadını...
İnsanlar kafalarındaki binbir düşünce ile sadece kendi hayatlarında kaos yaratıyorlar, bütün olumsuzu, negatifi kendi düşünceleriyle, anlık kararlar , refleksler, günlük çıkarlar, duygu - durum bozukluğu yani kısacası bütün bu modern deliliklerin zekâ ile bir alakası yok . Sahip olduğumuz kadar aklı doğru bir şekilde yönetelim bu bile bireylere yeterli olacaktır. Başkalarının haklı, başkalarının zeki , başkalarının baskın olduğu bir dünyada Siz sadece " mutlu " olmayı seçin. Mutlu bir zihin bir çok kapının anahtarı olacaktır.