CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

SÖZ

İncecik bir karton parçasını altına bir  döşek, üzerine incecik elyaf bir yorgan ile ince bir battaniyeyi çekerek “donmaya yatan “ TC uyruklu “sakallı” şahsın donmadığını henüz  öğrenmiş  bulunuyorum.

Gazetecilik tarihine  “ yorganmatik röportajı”  olarak geçerek erbabınca  sempatiyle karşılanan bu   olayın niçin küçücük de olsa  bir  gazetecilik ödülüne layık görülmediği muamma olarak kaldığı hususu henüz açıklığa kavuşmuş değil.  

****

Rahmetli babam dini bütün bir adamdı. Ömrünün son günlerinin  birinde vasiyet gibi bir söz bırakmış;

  • Oğlum , tutamayacağın sözü verme .Verdin mi de neye mal olursa olsun tut , demişti...

Rahmetlinin gasilhanedeki son görüşmemizdeki vakur  duruşu halen gözlerimin önünde.  Uzun kara kirpikleri  gözyaşlarına boğulmuş gibiydi. İçim burkulmuş, ta şuramda boğazımda bir şeylerin düğümlendiğini hisseder gibi olmuştum. Ağlamak  istemişsem de  ağlayamamış, bu sebeple  cenazedeki hazirunun beklentisini boşa çıkarmıştım.  

Rahmetlinin   dediğine göre  ruh kabzolunurken vücut hararetten kan ter içinde  kalır , sırılsıklam olurmuş. 

Mekanı cennet olsun. Kirpikleri sırılsıklam olmuş idi.

Rahmetli anam da, dualarında  “Allah bizleri de kolay geçitten geçirsin” der idi.

Bu hal bende unutulmaz  iz bıraktı.  Vasiyetini her hâlde  nazarı dikkate aldım. Kolay kolay kimseye söz vermedim. Söz verdiğimde  de üzerine yatmadım. İnsani zaaflarıma yenilip  verdiğimde ise  çarpılacağımı bile bile  sözümü tuttum.

Kamuoyundaki tüm kredime rağmen kimseden borç almadım Bu konuda bir çok maddi kayba uğradım. Aldığım banka kredilerinden hayli kazık yedim.

Ancak elin oğlu, öyle mi ? Verdiği sözleri unutup bendenizi  ve dahil olduğum  piyasayı  krize soktular. Sözün namus, kul hakkının kutsal olduğunu bilmediler.

***

Cenab-ı Zül Celâl kullarına;

-Ey kullarım benim affım merhametim sonsuzdur, affederim. Lakin huzuruma kul hakkıyla gelmeyin, diye buyurmuştur.

****

Celal üstadımın dediği gibi “laf orada değil... “

Bir önceki yazımda okura “yorganmatiğin” siyasi görüşleri , son referandumda  takınacağı tavır    hakkında  bilgi vermeyi vaat ve taahhüt etmiştim.

 Şükürler olsun bugün bu sözümü yerine getiriyorum. Yer Üsküdar  Paşakapısı ceza ve tevkif evinin karşısı. Güneş henüz batıyor...  Yorganmatik üstü korunaklı bankamatiklerin arasında  henüz akşam uykusuna yatmış... Otuzlarında bir ortadirek bankamatikten para çekerken ben sahneye giriyorum...

Selam verdim . Kafasını kaldırdı, beni görünce elini yorgandan çıkardı.  O anda yüzünde  şarapçılara mahsus o allığın payda olarak yüzüne yayıldığını gördüm. Burnu kırmızı, kafası  iyi idi ; kendi gülmeden gözleri gülüyor idi...Gür  sakalıyla bıyığı  arasında kaybolan dişsiz  ağzından aldığım  duyuma göre, biri elindeki  yüz lirasını biri almış. Kimin aldığını bilmiyor. Eline dolmuş paramı sıkıştırdım.

- Sağol be baba, Allah Razı olsun, dedi.

Bankamatikten para çeken orta direk adam da  avucuna bir beş lira koyunca  yüzünde güller açtı. Dualar etti.  

Referandum konusunu açtım. Alacağı tavrı sordum. Adam  net tavır koydu;

- Hayır diyeceğim, dedi. Sebebini sorduğumda;

-Çünkü ben Atatürkçüyüm , dedi.

Gerçi o da  duble yollar yapıldığının  , yeni metro  hatlarının açıldığının, denizin altından tüneller yapıldığının, yeni havaalanlarının  yapıldığının  farkında ama...

Ama Atatürkçülüğü nedeniyle adamımız  yeni Türkiye’ye hayır diyor..

Kısacası yorganmatik şu anda  statükonun korunmasından  yana. O halinden memnun. El açmaya devam edip sokaklarda yatmaya devam edecek ...

 

<