CEVDET TÜTÜNCÜ

CEVDET TÜTÜNCÜ

STRATEJİ

Sevgili dostlar, Makedonya Kralı Büyük İskender’in (III. Alexandros MÖ 356 – MÖ 323) pek çok savaşlar kazanmasına karşın, Dünya tarihinin en önemli savaşlarından birisi sayılan ve Pers (Ahameniş) Kralı III. Darius’a (Kodamannus MÖ 381 – 330)  karşı kazandığı Arbela Savaşı (MÖ 331) zafer hanesine ayrı bir başarı olarak geçmiştir.

Kleopatra (VII. Kleopatra MÖ 69 – MÖ 30) 41 yıl süren kısa yaşamının sonunda ölümünün üzerinden 2000 yıl geçmesine rağmen halen ününden bir şey kaybetmeden güncelliğini korumaktadır. 

Yakın tarihten bir örnek daha vererek konuya açıklık getireceğim;

Fransa İmparatoru Napoleon Bonaparte (1769 – 1821) yine Dünya’nın kaderinde rol oynayan Waterloo Muharebesini (1815) İngilizlere karşı kaybetmiş olmasına rağmen komutanlığının tartışılmayacağı bir İmparator – General olarak tarihteki yerini almıştır. 

Yukarıdaki örneklerde yer alan her üç ünlü liderin, gerek bulundukları konuma gelmeleri ve gerekse ülkelerini yönetmek konusunda, kullandıkları yöntemlerle muharebe meydanlarındaki pek çok başarılarını buraya taşımaları her insanın başarabileceği bir iş değildir.

Kitlelere hükmetmek ve onları kendilerine bağlılıkla, sevgiyle, saygıyla arkalarından koşturmak, apayrı bir hüneri gerektiren tartışılmaz seçkin özelliktir.

Bu özellik kendisini genetik yapıda bulan bir varoluş olabilir. Deneyim ve gözleme dayalı uygulamanın da etkisi olabilir. Ancak hangisi olursa olsun strateji eksikliği, istediğimiz sonuca ulaşmanın umut etmekten öteye gitmeyerek hayal kırıklığı hanesine yazılmasına sebep olur.

Eğer başarıya ulaşmak istiyorsak doğru kurgulanmış bir strateji vazgeçilmezliğimiz olmaktadır. 

Strateji, yanlış anlaşılması ya da yanlış uygulanması halinde tam anlamıyla başarısızlığı da beraberinde getirmektedir.

Değerli okurlar;

İlk bakışta Büyük İskender’in kazandığı savaşlarla elde ettiği ülkesinin sınırlarını genişletmek başarısının karşısında Kleopatra ve Napoleon başarısız gibi görünebilir. 

Ancak Kleopatra’nın, kendisiyle evlendiği Marcus Antonius (MÖ 83 – MÖ 30) ile birlikte, Roma İmparatoru Octavius’a (MÖ 63 – MS 14) karşı Actium’da (MÖ 31) yaptıkları savaşı kaybetmesine rağmen, Mısır’ın geleceğini kurtarmak için Romalılara karşı uyguladığı stratejiler başarı olarak gözükmektedir. Çünkü Kleopatra Actium Muharebesini kazansaydı Mısır’ın Dünya sahnesinde yeniden güçlü bir şekilde yer almasını sağlayacaktı.  

Aynı şekilde yenilmiş olmasına rağmen Napolyon’un, son savaşı olan Waterloo Muharebesi’ne karar vermesi olumlu ve başarılı bir stratejidir. Çünkü bu savaşı bilen bütün tarihçiler Victor Hugo’nun (1802 – 1885) “Waterloo bir savaş değildir, Dünya’nın yüzünün değişmesidir.“ yorumunda birleşmekteler. Umulmayan olumsuz hava koşulu ve Prusyalıların son anda İngilizlere desteği yüzünden kaybeden Fransa İmparatoru, şayet kazansaydı günümüzde Dünya’nın siyasi görünümü bambaşka ve ihtimaldir ki büyük oranda Fransa’nın lehine olacaktı.

Burada bir noktaya dikkat etmek gerekiyor, savaşta uygulanan taktikler strateji değildir. Dolayısıyla savaşı kaybetmenin strateji ile ilgisi yoktur. Getireceği sonuçları ve o sonuçlara paralellik arz etmeyi göz önünde bulundurarak, hesap ederek savaşa karar vermek stratejidir. 

Ancak, yalnız savaşlarda değil strateji gerektiren bütün alanlarda  planlama stratejinin süreçlerinden birisi olsa da, öngörüyle getireceği hesap edilen sonuca uyarlanmayı esas alır.  

Esen kalın. 

<