ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

Sumudica'nın gereksiz cesareti

Öncelikle şunu ortaya koymamız gerekiyor. Fenerbahçe haftanın son maçını oynamadan puantaj olarak bir hayli geride olmasına rağmen daha disiplinli, daha şuurlu, psikolojik olarak daha bir kendini bilen taraftı. Özetle ortaya koyacağı oyunun panik karakterli olmasının kendilerine hiçbir faydası olmayacağının farkındaydı sarı lacivertli oyuncular.

Üstelik daha önceki kimi karşılaşmada erken gol bulup skoru koruyamayıp puan ve puanlar da kaybetmişlerdi. Sekizinci dakikada gelen Topal patentli Soldado golüyle koruma içgüdüsüne girmeden devam ettiler maça. Normal oyun oynayalım dediler. Belli ki Kocaman maçtan önce bu stratejiyi oyuncularına söylemiş olmalıydı. Kimbilir belki de Saracoğlu’nda 2 farkdan sonra beraberliğe mahkum olmak canlarını acıtmıştı. Sütten ağızları yandığı için yoğurdu üfleyerek yemeleri gerekiyordu. 4 dakika henüz geçmişti ki Atıf’ın füzesini izledik hep beraber. Bir ara 2-0’dan sonra oyun rölantiye girip sıkıcı olmaya yüz tutmuştu ki imdada yetişen İspanyol boğası oldu yine. Roberto ilk goldeki vuruş kalitesini yakalayamadı belki ama iki vuruşta da olsa skoru 3-0’a taşıdı. Daha golün dakikası dolmamıştı ki Giuliano golü atsa devrenin 4-0 bitmesi işten bile değildi.

İkinci devrede de benzer senaryolar gördük. Fenerbahçe her attığı üçlüğü basket yapan veya şutları çemberden dönen bir basketbol takımı gibiydi adeta pozisyonları değerlendirme bakımından. Neredeyse her atakları-şutları gol oldu. Ancak bu şekilde kazanabilirdi Fenerbahçe. Kadro yapısı ve felsefesi adına farklılık yaratan nüanslar yoktu maç içinde. En önemli fark; Kocaman’ın maç sonunda söylediği gibi elde eldilen fırsatların filelerle buluşma oranının yüksekliğiydi.

PEKİ YA KAYSERİ?

Romen hoca sanırım Fenerbahçe’yle oynadığının farkında değildi. Farkında olsaydı kesinlikle 3’lü defansla karşılamazdı Fenerbahçe’yi. Sumudika bugüne kadar takımına oynattığı oyun mantalitesinde hep hücümu düşünmüştü belki ama kalecisinin önünede 4’lü set çekmişti. Peki neden böylesine gereksiz bir risk alma ihtiyacı duymuştu?

Ligin ilk yarısında 8 galibiyet, 6 beraberlik, 3 yenilgi alan bir teknik adamın yorgun ruh hali olmalıydı yanlış sistem seçimi. Üstelik kalesinde tecrübesiz toy bir delikanlı varken Fenerbahçe gibi bir takıma karşı üç stoperle oynamak deli saçması olmalıydı. Ligin ikinci perdesinde sadece 3 galibiyet alıp 4 mağlubiyet tatmak Sumudika’yı bunalıma sokmuş olmalıydı. Takımını böylesine bir yolla cesaretlendirip oyuncularının üzerlerindeki ölü toprağını atmak istedi belki ama uygulatmak istediği sistem hem zordu hem de mantık dışıydı. Sistem değişikliği ve denemesi başka bir maçta yapılmalıydı.

Ligin ilk maçında Galatasaray’a karşı hem de deplasmanda uyguladığı 3’lü sistemle 3 fark yiyen heyecanlı teknik adam dersini almamış gibiydi. Kana-Levent-Kucher’e destek olması için 2 defansif orta saha ile oynamalarına rağmen, Şamil-Espinoza, Güray ve Silvestre gecenin formda isimleri Hasan’ı ve özellikle Şener’i durduramamaları onlar için çöküş anlamına geliyordu.

Son sözüm elbette ki Kocaman’a. Takımın yükünü çeken Topal-De Souza ikilisinden sadece Topal’ı dinlendirmenin anlamını çözemedim doğrusu. Halbuki Aykut hoca orta sahayı 4-0’dan sonra Kaan-Elif ikilisine bıraksaydı, hiç olmazsa Elif’i de izlerdi futbolseverler. Elmas da resmen aç kaldı futbol oynamaya. Bir de neden Fernandao girdi oyuna son 5 dakika kala? Skorbord zaten 4-0’ı göstermiyor muydu? Hani Alper Süper Lig’in en iyi forveti olmaya aday oyunculardandı? Madem öyle Alper tek forvet oynasaydı 63’den sonra!

<