CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

SÜRÜ

Çok oldu, şimdi ayrıntısını hatırlayamıyorum. Devlet  demiryollarında çalışırken  garip bir davayla muhatap olmuştum. Dava bir tazminat davasıydı. 

Dosyada olay şöyle özetlenmişti.  Bingöl’ün bir ara istasyonunda, çoban sürüsünü birkaç istasyon öteye götürmek için istasyon şefiyle anlaştı. Dosyadaki tarihe bakılırsa hava soğuk bir kış günüydü. 

Danimarka’dan İran’a tavuk, yumurta vs götüren soğuk hava vagonlar nasılsa istasyonda kalmıştı. Şef ile çoban anlaştılar. İstasyon şefi;

-Yazık ,şansınız varmış. Vagonlar da boş. Üşümezler,dedi.  Çoban da  başını salladı;

-He ,valla iyi olur,üşümezler ,dedi. 

Çok geçmeden ,tren hareket etti. Dura kalka, tren bir süre sonra menzile ulaştı.  Menzilde, çoban ile istasyon görevlisi kapıyı açtı.  Manzara korkunçtu. Sürünün tamamı  havasızlıktan boğulmuştu. 

Sürünün sahibi , TCDD  aleyhine dava açtı.

Aradan neredeyse kırk sene filan geçti.

Gazetede okudum; bugünlerde olayın benzeri, İngiltere’nin Güneydoğusundaki  Essex bölgesinde yaşandı. İngiliz polisi  şüpheli  görülen bir tırın içinde  yaptığı incelemede  39 ceset buldu.

İnsan kaçakçıları, mültecileri , soğutuculu bir yük konteyneri içinde  İngiltere’ye geçirmek istemişlerdi.  Belçika’dan bir feribotla İngiltere’ye geçirilen tırın durumunu  şüpheli gören İngiliz polisi  konteynerin kapısını açtığında gördüğü manzara korkunçtu. Yolcular havasızlıktan boğulmuşlardı. 

Cehalet  zaman, mekan tanımıyor!

Empati yok. 

Havanın, güneşin, toprağın  suyun kıymetini bilmeyenler, cehaletleriyle yeryüzüne ölüm, vahşet saçıyorlar.  Birkaç yüz dolar için  insanları soğutuculu konteynere doldurup kapıları sürgüleyip ölümlerine sebep olanlara cahil mi denir, katil mi?  Bakalım, aradaki farkı İngiliz adaleti nasıl değerlendirecek?

Soygun ve savaşlarla insanları sürü durumuna düşüren Batı, sebep olduğu  mülteci akınına karşı dikenli tellerle, duvarlar, çeşitli tuzaklarla  engel olmaya çalışıyor. Engel olmaya çalıştıkça da mazlumların kanları ellerine yüzlerine daha çok bulaşıyor.

Ey Batı’nın soygun rantıyla demokrasi, insan hakları nutukları atan besleme küçük burjuvaları, sırtları okşanarak ateşe ve kana sürülen  sözüm ona özgürlük gerillaları,  üzerlerine ölü toprağı serpilmiş tuzu kuru aydınlar, insanları sürü hükmünde gören  emperyalizme karşı mazlum halkların safında ayaklanın. 

<