Suya sabuna dokunmadan!
E-postalarınızla beni onurlandırıyorsunuz...
Eleştirilerinizi de dikkate alıyorum...
Anlayışınız için çok teşekkür ederim...
70 yaşından sonra yürürken, yemek yerken, su içerken, banyo yaparken çok dikkat etmek gerekiyor...
Dönemimizde kalemi çok sivriltmemek gerekiyor...
Yoksa, sonuçları yaşlı genç dinlemiyor...
“Suya sabuna dokunmadan!”
Ne güzel bir cümle değil mi?
“Suya sabuna dokunmadan”, temiz kalınabilir mi?
Mümkün değil!
Hele hele “Covid-19” illetinin olduğu dünyamızda...
Okuyucularım e-postalarında “dokunmadan” vurgusunu çok yapıyorlar...
Bu konuda çok haklılar...
Ben de diyorum ki, anlayan anlar...
Anlamayana “davul zurna az”...
Yapılacak bir şey yok!
***
Gerçi “su da yok, sabun da yok” dediğinizi duyar gibiyim...
Bütün bunların tüm sorumlusu önce biziz, sonra bizi yönetenler...
Biz değil miyiz, doğayı katleden?..
Biz değil miyiz, suyumuzun kıymetini bilmeyen?..
Biz değil miyiz, günü yaşamayı ön planda tutan, geleceğimizi düşünmeyen?..
Biz değil miyiz, her şeyi bir çırpıda tüketen?..
Biz değil miyiz, özgürlük diyerek hayvanlara kötü davranan?..
Biz değil miyiz, “bencil”liğimizi zirve yaptıran?..
Biz değil miyiz, yöneticilerimizi belirleyen?..
Biz değil miyiz, sınırlarımızı bilmeyen?..
Daha sıralayayım mı?
Gelelim bizi yönetenlere...
Siyasi objektiften bakmadan, yapılan yanlışlıklardan...
Doğaya karşı neden önlem almaz, yöneticilerimiz?..
Çığırından çıkan doğa katliamlarını neden engellemez, yöneticilerimiz?..
Halkımızın binlercesinin ölümüne neden olan “Covid-19” aşısını zorunlu kılmaz, yöneticilerimiz?..
Sıfır atık ön planda olması gerekirken, israfın alabildiğine zirve yapmasını neden önlemez, yöneticilerimiz?..
Yaşam için gerekli havayı, suyu, ayakta kalabilmek için beslenmeyi kontrol altında tutmaya neden çalışmaz, yöneticilerimiz?..
Kaçak kat atmaya neden göz yumar, yöneticilerimiz?..
Daha çok sıralayabilirim, ama bu kadarı yeter kanaatindeyim!
Gerisini siz sıralayın, ben de altına imzamı atayım!
Anlamayana “davul zurna az” gibi...
***
Şimdi çuvaldızı kendimize, iğneyi ise, bizi yönetenlere batıralım...
Sular gürül gürül akarken ne yaptık, har vurup harman savurduk...
Sular akarken, doldurmasını bilemedik...
Geleceğimizi hiç düşünmedik...
Kumbaramızı doldurmadık...
Gelelim yöneticilerimize...
Onlar ne yaptı?..
Bir zamanlar 123 dolar eden 200 TL’miz, bugünlerde 23 dolar!..
Daha ileri gitmeye gerek var mı?
Bir tek bu veri bile, ekonomimizin gerçeklerini ortaya koymuyor mu?..
Yaşamamız için zorunluluk arz eden elektrik, doğalgaz, su fiyatları...
Bunlar devletimizin kontrolünde...
Bunların zamlanması dikkate alınmadan, serbest ekonomide sebze-meyve, temel gıda maddelerinin fiyatları kontrol altına alınmaya çalışılacakmış...
Serbest ekonomide böyle bir uygulama yasal olarak yapılamaz...
Zaten yapılmıyor da...
Yapılan, etiket fiyatı ile, kasadan geçiş fiyatı aynı mı, kontrolü...
Buna göz boyama denir!
Eğer devletimiz yapabiliyorsa, kar marjlarına sınırlama getirsin!
Özetle serbest ekonomiden vaz geçsin!
Olabilir mi?
Belki... Peki, fiyatlar düşer mi?
İnanan varsa, beri gelsin...