T A R İ H N E D İ R ? (1)
Tarihçilerin tarih yazarken görev ve sorumlulukları gerçekten önemlidir.
Zira onlar bugün, günü yazmakla , araştırmakla meşguller , yarının tarihçileri ise bugünü yazacaklardır. Tarih öyle bir yazıttır ki hem kahramanları, hem korkakları , hem gafilleri, hem hainleri , hem savaşları , hem de barışları anlatır bize . Geleceğe emin ve kararlı adımlar ile yürüyenler bu nokta da bilhassa devlet yönetimine talip olanlar, insanlığın geçmişini bilerek ve ondan gerekli dersleri çıkararak , günümüze yorumlayarak ders almalıdırlar.
Tarihçi için mitolojiden tutun da kulaktan kulağa dolan ve asırlar boyu kuşaklara intikal ettiği için artık onun gerçek olduğunu, istesek de istemesekde kabul edebileceğimiz hikayeler ve anılar bizlere tarihi olaylar olarak intikal edebilir.
Pirandello”nun yarattığı kişilerden biri ; “ Olgu çuvala benzer içine birşey koymadıkça dik durmaz” der . Gerçekten içi boş bir tarih düşünemezsiniz, eski çağın hatta karanlık çağların ve ortaçağın bazı kayıtları boşluklarla doludur, bilinmeyenlerle delik deşiktir, ancak tarihçi yılmayacak ,uğraşacak ve bu boşlukları doldurarak bir olguyu önümüze getirecektir.
Tarih bazı simgelerinde gelişen olaylar ile nasıl eridiğini de yazar, örneğin Rus köylüsünün nedenli bir koyu ortodoks dindar olduğunun hafızalara yerleşen simgesi süregelen zorluklar, açlık , sefalet , esaret, bitmek bilmeyen savaşlar ile 1917 Bolşevik devriminde kolayca yıkılır ve onca dindar ve mutaassıp denilen sayısız din adamının ve inananın devrimin öncü askerleri olarak hareket ederken önce papazlarını katledip vaftiz oldukları kiliseleri yakıp yıkarlar ve asırlar boyu inanılan bir simge tarih sahnesinde kaybolur.
Katolik İspanyada da iç savaşta aynı şekilde simgeler yıkılmıştır. Bugün ise Rusya da ve İspanya da durum tersine dönmüş o yıkılan simgeler tekrar canlanmıştır. Tarih aksiyonerdir, bir matematik ilmi kadar hareketli , problemli, çözümlü , artılı ve eksili örneklemelidir. Eski Sovyetlerde bugünün Rusyasında yetişen yeni bir kuşak kiliselerde kuyruk olmakta dedelerinin inanmadığı papazların önünde diz çökerek dua etmektedirler, bu nasıl bir evrimdir , ileri doğru mu ? yoksa geriye doğru mu ? işte tarihçi bunu araştırır. Tarihi yazanlar için olgular, yorumlar , belgeler yani bir olgu ve kaynakların ve belgelerin sadece kendi başlarına tarihi oluşturamıyacağı, olayların nedenlerinin oluş şekillerinin de derinlemesine araştırılması ve mukayeseler yapılması daha sağlıklı sonuçlara varılması için gereklidir. Tarihçinin üzerinde çalıştığı geçmiş öyle bir geçmiş değildir, belki bir anlamda bugün bile hala yaşayan bir geçmiştir.
Tarihçi ne yapar? Misyonu nedir ? Sadece zaman içinde cereyan eden kronolojik olayları mı yazmaktadır ? Evet , önceliği budur bunu yaparken de daha önemli bir sorumluluğu vardır, bu geçmişi sevmek veya ondan nefret etmek ya da kendisini geçmişten soyutlamak değildir, çünkü o geçmişi araştırıp bugünü ve yarını anlamının anahtarını o kilide sokmak ve paslı kapıyı açarak gerçeğin ışığını insanlığa sunmakla yükümlüdür.
Tarih bazılarımızın dediği gibi hikaye anlatmak değildir, tarihi sevmeyenler bırakınız ona hikaye demeye devam etsinler , ama unutulmasın ki her birey bilerek veya bilmeyerek o tarihi oluşturan unsurlardan birisidir.
Lucretius ; “ İnsanın geleceğine olan ilgisizliğini geçmişine duyduğu ilgisizliğinden çıkarsar”, bu doğrudur, geçmişini bilmeyenin bugün sağlam durması ve yarına güvenle bakmasına pek olanak yoktur, işte bu bölümü çok bilinen ama herkesin doğru bir söz olduğunda kabul gösterdiği bir söz ile bitirelim; “ Eğer geçmişten ibret alınsaydı , tarih tekerrür etmezdi .”
Gelecek yazı , (Tarih Nedir ? ) (2)