Taammüden cinayet
Kartal’da hiçte yabancı olmadığımız bir facia yaşandı.
8 katlı bir bina iskambil kulesi çöktü.
Elbette böyle bir facia olduğunda hemen bir suçlu aranır…
Cezayı birisine keseceksiniz, bu toplum vicdanını da(!) rahatlatacaktır…
Şimdi soru şu; toplum vicdanı suçlamayı kabul eder ve sorgulamaz mı?
Evet temel sorunumuz bu…
Bir günah keçisi ve kulağını da canının da fazla acıtmadan çekerseniz, toplum da “of be, iyi oldu” diyor…
Bu olayda da isim verilmedi ama, suç müteahhite atılıverdi; efendim, verilen bilgiye göre 8 katlı bu bina için beyefendi 5 kat için ruhsat almış ama 3 katı kaçak yapmış...
Yanlış ifade…
Kaçak gizli yapılan bir iştir, oysa bir inşaatı kaçak yapmak fiilin özüne aykırı…
Yani o üç kat bölge halkının, belediyenin bilumum yetkili kişilerin gözleri önünde yapılmıştır…
Ayrıca elektriği bağlanmış, suyu akmaya başlamış ve asansörde oraya kadar çıkmıştır…
Bu bir…
Gelelim ikiye…
Artık kaçak olduğu öne sürülen 3 kat artık kaçak değildir.
Kesindir ki; İmar Barışı’ndan yararlanmış ve 0 üç kat kaçak olmaktan çıkmıştır…
Şimdi, bu çökme olayından kim sorumlu: İnşaat yapılırken malzemeden çalan müteahhit mi, bu hırsızlığa göz yuman mühendis mi, eksik malzemeyi koyarken itiraz etmeyen inşaat ustası mı, tüm bunlara göz yuman çevre halkı mı ve yine bu hırsızlığı gördüğü halde müdahale etmeyen muhtar mı, yoksa denetim görevini yapmayan belediye ve diğer yetkililer mi?
Aslında listeyi uzatmak mümkün..
Bu ilk değildi…
Son da olamayacak…
Böyle olunca da biraz önce isimlerini ve mesleklerini saydığımız zevat yine hırsızlık yapmaya devam edecek…
Çünkü yaptıkları yanına kar kaldı, mangırlar cepte…
Ölen ölmüştür bir iki gün ağıt yakarsınız olur biter, unutulur gider…
Biz bu facianın adını koyalım; Bunun adı taammüden cinayettir…
Cezası yoktur!
Amma hemen belirtelim, bu işte bir ağır tahrik var; İmar barışı…
Parayı yatır çürük çarık, kaçak göçek neyin varsa yasal hale getir…
Artık kaçak bina lafını edemeyeceğiz…