CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

TABANMATİK. ..

Esasen benim de kulağıma çalınıyor;  bazı yazı erbabı  konu sıkıntısı  çekiyor, yazmaya   başlamadan önce  kabızlığa benzer bir sıkıntıya  duyar  oluyormuş;  ki , hayret !..

Neden mi ?  

Lütfen ayaklarıma bakın ; ne demek istediğimi anlayacaksınız.

****

Ayaklarımda bir çift  yürüyüş ayakkabısı var.   Ben bunlara ayakmatik diyecektim lakin vazgeçtim;   kısaca “tabanmatik” adını uygun gördüm...

Bu tabanmatiği  iki sene önce doların üç’ün çok altında olduğu  bir zamanda iki yüz atmış liraya  almıştım.

****

Fiyatı biraz kazık olduysa da şimdi satıcının hakkını yememek lazım...Bir kere çok rahatlar... Hani ne derler; sen ayakkabıyı değil , ayakkabı seni giyiyor... Taşıyor hayallere...

Doğrusu vasfını takdire mani oluyor hicabım; söylemesi ayıp  yürümüyor, adeta  uçuyorum... Yürüdükçe açılıyor, açıldıkça   içimde bir şeylerin kıpır kıpır ettiğini  hissediyorum...Hayaller sökün ediyor , bir sürü konu uçuşuyor gözlerimin önünde...

Yürüdükçe yollarda ,  diğer insanlarla yoldaş oluyorum ; işçi oluyorum; işsiz oluyorum ; emekli oluyorum;  öğrenci oluyorum; memur oluyorum vs. oluyorum. Gençlerle genç olup  gençliğime  yürüyorum. Yaşlılarla  yokuşlarda  soluklanıyorum...

Yürüyorum...Yürüyorum...

****

Doktor reçetesi  ; bir öğün , en az  bir saat  , tabana kuvvet ...  Bu yanda   Üsküdar, diğer yanda Kadıköy...Yürü ha yürü...   

Yürüdükçe  konu topluyorum. Hayaller topluyorum ...

*****

İstanbul’da, söz gelimi  olay   Üsküdar  ise  yürüyenin başı bulut  , altı köpük oluyor...

Üsküdar Karacaahmet’tir; Selimiye’dir .  Kitabelerdir, kabirlerdir, çeşmelerdir , kara servilerdir...

Üsküdar’ın yolları burada adım başı hikayedir ; adım başı şiirdir ...Üsküdar burada  iskeledir , iskelede vapur düdüğüdür... Vapurda  simidini martılarla paylaşan Sevimli  bir çocuktur...

******

Karacaahmet’ten  geçtim geçen gün  ; geç kalmış bir  yusufçuk kuşu öttü... Doğancılar parkında bir kedi üşüdü... Çiçekçi namazgâhına kargalarla martılar  toplantı halindeydi... Dokunulmaz bir köpeği çöp kovasında yemek ararken gördüm.

********

Paşakapısı cezaevinde pencereler  ser  verir, sır vermez. Bıyığı henüz terlemiş genç bir  jandarma büfeden sigara alır.

Aslanı kediye  boğduran akşam, erken  iner mahpushaneye... Küçük sıra sıra kör  pencereler mahpusa gün saydırır...

*****

Ah dikenli teller, ellerimi nasıl da dolarsın, geçit vermezsin !..

****

Konuş ey tabanmatiğim, yoldaşım,  karındaşım ; kim bu mahpushane civarını  kendine mesken tutan bu adem baba?

 Söyle,  bankamatiklerin himayesinde kim bu yatan  yer yatağında ?

Bu yaşlı bir adamı çeken nedir buralara? Mahpusu mu  var yoksa ?  Görüş gününü mü  bekliyor yoksa ?  Çiçekli yorganmatiğinde hangi firarin rüyalarını saklıyor? Rüyalara sarılan  üşümez mi?

*****

Tabanmatiğimle Halk caddesinden geçerim. Hokkabaz Maranki’nin vitrini önünde duraklar , doğal (!) ilaçlarına bakarak teselli bulurum.

*****

Sora , sora , Üsküdar balıkçılar çarşısını bulur , büfe önünde dururum.  Gazete başlıklarına bakarken  tabanım sızlar.

*****

Tabanmatiğim yollarda,  bana sayısız konular taşıyor .. Buralar adım başı bir  hikaye ... Buralardaki   şiir , hikaye vs. herkese yeter...

Ben burada bunların bir kısmını alıyor ,  çoğunu da belediyenin  çöp bidonuna atıyorum.

 Konu kıtlığı  çeken sayın yazıcılar  , şiirler burada  şairlerini, hikayeler hikayecilerini arıyor... Geleceğin şöhreti bu yollarda...Yürüyün yeter ki...Masa başında hayal kurulmuyor ; yazı  yazılmıyor...

****

Nacizane önerim;   size bir çift yürüyüş ayakkabısı tavsiye edeyim; yani bir çift tabanmatik; yürürsünüz, yürürken hayaller kurarsınız...

 

<