Haluk Özgür

Haluk Özgür

Tahammülsüzlük ve mutluluk: Eğitim şart (1. bölüm)

 İnsanların yaşam tarzlarına, hayat planlarına ya da dünya görüşlerine bu kadar müdahil olmaktan hala rahatsız olmadık mı? Zevkler ve renkler tartışılmaz sözünü biteviye tekrar ederken; bir yandan da birbirimizin zevklerine ve  renklerine karışmak nedendir? Anlamak  gerekli. O zaman anlayalım. Nedendir?

 Neden sokakta yürürken birisi bize çarptığı zaman her daim afedersiniz diyemeyiz. Bazen çok kaba bir şekilde; dikkat etsene kardeşim. Bazen yolda yürümeyi bilmiyor musun? Bazen de, cüssesinden çekindiğimizden belki de sadece kafa sallayıp “Allah Allah” diye tepki ortaya koyarız. Neden afedersiniz demek bu kadar zor. Neden sürekli karşıda ararız hataları? Neden sorunun bir parçada kendimizde olduğunu düşünmeyiz? Neden her zaman biz biliriz? Ama  herşeyi biz biliriz?  Futbol mu? Biz en iyisini biliriz. Sinema mı? Biz en iyisiyiz. Hele politika! Hepimiz siyasal bilgiler uzmanıyız. Peki bütün bunların sebebi nedir? Neden böyleyiz?.

Artık insanlardan korkuyoruz. İnsanlara güvenemiyoruz. Bu nedenlede birbirimize olan saygımızı ve anlayışımızı kaybettik. İnsanlar hakkında olumlu düşünemiyoruz. Çünkü yaşadığımız deneyimlerden sonra kullanıldığımızı  hissediyoruz. Bu duygu bizi o kadar çok sarıp sarmaladı ki artık en olağan insanlık gerektiren durumlarda bile gerekli ve doğru tepkiyi veremiyoruz. Sokaktaki dilenen kişilere dahi para vermekten çekinir olduk. Haksız da sayılmayız aslında. Haberlerde dilenen insanların bunu iş haline getirdiğini gördükten sonra, nasıl sadaka verebiliriz? Onlar  dahi bizi aldatma peşindeler. İnsanlar sürekli birbirlerini kullanma halindeler. İnsanlarda sürekli birbirlerinin üzerine basarak üste çıkma çabası var. Sanki bütün bunlar ünlü felsefeci Thomas Hobbes’un “insan insanın kurdudur.” sözünü doğrular nitelikte.  Mevlana bu durumu görmüş olacak ki “Yaradılanı sev yaradandan ötürü” demiş. Yani yaptığımız haraketleri bir başkası için yapmamalıyız. Yaptığımız şeyin doğru olduğunu bildiğimiz için yapmalıyız. İnsanlık adına yapmalıyız. Peki yapılan şeyin doğru olduğunu bilmiyorsak ne olacak? Burada eğitim problemi ortaya çıkıyor.

Eğitim şart efendim. Eğitim şart. Evet gerekten de eğitim şart. Doğru ve yanlışı mukayese edemeyen bir toplum nasıl olur da sosyal hayatta doğru davranışları sergileyebilir. Bundan 2 hafta önce sebepsiz yere arabamın sileceğini kırmışlardı. İki ay önce plakamın çalınmasından bahsetmiyorum bile. Bu sabah bir servis aracı arkadaşımın arabasını sürtmüş. Hemde göz göre göre. Arkadaş kornaya basmış . Adam arabadan çıkmış, kızmış; “ne oldu kardeşim?” diye. “Ne olacak arabaya sürttün.” diyince servis şoförü özür dileyeceği yerde “Buraya araba mı bırakılır” demiş. Özür dilemesini dahi bilmiyoruz. Bu örnekleri uzatabiliriz. Şu an siz zaten aklınızdan sayısız örnekleri geçirdiniz .Çünkü  bu konularda; hepimizin bir dünya yaşanmışlığı var. Peki bunların kaynağı gerçekten eğitim mi? Stockholm’e gidenleriniz bilir. Stocholm, korna sesi olmayan şehir diye bilinir. Tabii ki bu biraz abartılı bir söylem olduğunu zannetmiştim. Ancak stockholm’e gittiğim zaman bu durumun gerçekten de böyle olduğunu gördüm. Elbette korna sesi var. Ancak çok ama çok az. İnsanlar birbirlerine karşı oldukça anlayışlı. Yaya geçidine adımınızı atın arabalar duruyor. Burada bunlara şahit olabiliyor muyuz? Yaya geçidi olduğu için geçmeye çalıştığımızda kafasını camdan çıkarmış bir şöför “öküz müsün kardeşim?” diyebilir. Elbette herkes böyle değil. Düşünceli, kültürlü insanları tenzih ediyorum.  Peki Stockholm ile  ülkemiz arasındaki bu derin farkın sebebi eğitim mi? Stockholm’de İngilizce bilmeyen tek bir kişiye rastlamadım. Avrupa’nın başkentlerinin hepsine gitmiş birisi olarak İnglizce bilmeyen insanlara rastlamışımdır. Ancak stochkolm’de rastlamadım. Bu örnek aramızdaki eğitim farkını bariz olarak  gözler önüne seriyor. İşte Stockholm ile bizim aramızdaki fark bu olsa gerek. Eğitim!  

Bu yazımda tahammülsüzlüklerimiz ve sebepleri üzerinde durmaya çalıştım. Gelecek hafta bu tahammülsüzlüklerimizin bize nasıl mutsuzluk olarak geri döndüğünden bahsetmeye çalışacağım. Gelecek yazımda görüşmek üzere.

<