TAM ANLAMLI ÖZGÜRLÜK MÜ? ÇOK DİSİPLİNLİ BİR YAŞAM MI?
TAM ANLAMLI ÖZGÜRLÜK MÜ? ÇOK DİSİPLİNLİ BİR YAŞAM MI?
Galiba biz ne özgürlük kavramını anlayabildik ne de disiplinli yaşamın sırlarını çözebildik…
Aslında bu sorunu sürekli irdelememizin sebebi de bu…
Son yıllarda yaşadığımız fazla “disiplinli yaşam” nedeniyle bu konu gündemde.
Oysa, ahlaki deformasyona uğramasak ta, sosyal yapıyı ekonomik materyallerle bozmasak ve toplumu umutsuzluğa sürüklemesek daha iyi olmaz mıydı?
Bugün yaşadığımız hayat pahalılığı, enflasyon, sorumsuzluk, suç oranının artması kadın cinayetleri bizim ahlak disiplinimizin bozulmasından kaynaklanmıyor mu..
Başka bir bakış açısıyla Ahlak disiplinli sosyal disiplin demek olmuyor mu?
Bu sosyal disiplin yaşamın tüm katmanları için geçerli değil mi?
Hemen savunma mekanizması hazır…
Hayır…“Batıda sınırsız özgürlükler var” ifadesinde de hiçbir doğruluk payı yoktur…
Özellikle batı demokrasilerinde ahlaki kavramları yerli yerine oturtulmuş, yasalarca belirlenmiş kurallar çerçevesinde ve bu yasaların verdiği izinler çerçevesinde yerine oturtulmuş bir disiplinler silsilesi vardır…
Ahlaki kurlalar ve saygı bu sistemin ana omurgasını oluşturur…
Belki diyebilirsiniz ki; bir üçüncü yol var “Her şey olacağına varır” yoludur…
Veya fırsatçılık veya sistemin zaafından yararlanılan bir yol…
Bu başka bir adla “vurdumduymazlık” olarak nitelenebilir, ama buna birde fiyakalı bir laf eklersiniz, bunun adı da “Konuyu doğal akışına bıraktık” şeklindedir…
Özgürlük kavramanı, “her şeyin yapılabildiği sınırsız bir kavram olarak düşleriz hep..
Ama bunun felsefi adı anarşizmdir. Provoke edilir ve hemen terörize edilebilir…
Sınırsız özgürlük aile yapısında en büyük düşmanlarındandır…
Toplumsal davranışları da büyük ölçüde zedeler…
Özgür düşünce ancak toplumsal veya bireysel sorunlara çözüm için en önemeli araçtır…
Özgürlük belirlenmiş kurallar içinde kullanılabilir bir haktır…
Özgür düşünceniz çerçevesinde kimseye hakaret edemezsiniz ama belirli kurallar içinde eleştiriler yapmak vazgeçilemez bir haktır…
Buna “Disiplinli özgürlük” gibi garip bir ad vermek mümkün…
Disiplinli olmak iyidir. Amma…
Disiplin her şeyi yasaklamak, en masumane özgürlük hakkını kullananı cezalandırmak anlamına da gelmez…
Sert disiplinli kurallarla, sonuç olarak toplumsal veya bireysel faşizmi ve diktatörlüğe giden yoldur…
Ne demek toplumsal ve bireysel faşizm…
Eğer bir aileden bir fert diğer fertleri için ağır kurallar koyuyorsa ve de bu kuralları uygulamayanları bir şekilde cezalandırıyorsa o aile içi faşizmdir…
Ayrıca bir toplulukta topluluk lideri bu bir dernek ve benzeri bir arkadaş grubu olabilir. Burada da aynı sert kuralları işletiyorsa bu da bir ölçüde faşizm sayılır.
Gençler arasındaki anlaşmazlıkların ve bu nedenle çıkan olayların altında yatan neden de budur..
Bunu daha geniş ölçekte irdelemek ve daha geniş alanda düşünmek mümkün..
Ve ne yazık ki bu faşizm türü Türkiye’de son derece yaygın…
Birde sert disiplinli yaşamı kabul ederek sürülen yaşamlar var…
Genellikle bir inanca dayanarak kurulan disiplini yaşam, insanların düşünce sistemleri belirleyici gücün yönlendirmesiyle oluştuğu için üretken değildir..
Bu tür toplumlarda belki bazı gelişmeleri yakalayabilirsiniz, ama insanlar mutlu değildir…
Eskilerin deyimiyle bıçak kemiğe dayandığında başkaldırılar başlar…
Aile içi şiddet olaylarının temelinde yatan şey budur…
İnsanlık özgür düşünceyi de, sert disiplini de kendi üretti. Şimdi orta yolu bulabilmek için sosyal felsefe ve siyasi sistemler arıyor…
Demokrasi şimdilik “kerhen” kullanılabilen bir sistem…
Çünkü her iki sorununda savunması “demokrasi içinde yaşıyoruz” oluyor…
Sert ve katı kuralların getirdiği faşist yapıya, akılcı bir disiplinli özgürlükle çözüm bulunabilir mi?
Henüz insanlık böyle bir çözüm üretememiş görünüyor..