TARİH YENİDEN YAZILIYOR – 14 -
EDİRNE HALKINI VE ORDU BİRLİKLERİNİ ZEHİRLEYECEKLERDİ
3’NCÜ MUSTAFA’NIN İSTİHBARATCILARI ANINDA ÖNLEYEREK ACSUSLARI HEMEN YAKALADI..
Rus ordusunun Edirne’ye kolayca girebilmesi için
içme suyuna zehir katılarak kat’liama girişilecekti..
Selami Turgut GENÇ
Fırat Nehrinin “Karanlık Kanyon”la sınırlı bölgesi, gizli bir cenneti andırıyordu. Ay, her mevsimde bu alanda çok parlak görünür. Tonlarca altın yataklarının bulunduğu yerler, kayalıklarla bir gökyüzü merdivenini andırır.
Dini inanışlara bağlı olarak kutsallığından söz edilen Fırat Nehri pırıl pırıl yüzüyle vadileri aşar, dik yamaçlarla zikzaklar çizerek düzlüklere yayılır, akar, gider.. Yeşil yamaçlardan sular çağlayarak Fırat’a iner.. Nehir büyüdükçe büyür.. Bu heybetiyle Arabistan topraklarına uzanır, Basra Körfezine dökülür. Fırat’ın doğusunu ve gövdesini hazırlayan Karasu ile Munzur’daki su kaynaklarının bulunduğu dağ silsilesi, binbir çiçekle yüklüdür.
Tarım, hayvancılık, elektrik enerji, sulama bölgeleri olan ülkemizin bu gözde yerlerinde hayat fışkırır.
Ancak, batı kaynakları, altın ve daha başka cevher yataklarıyla yüklü Fırat havzasına hakim olmak amacıyla, Osmanlı topraklarını, Avrupa devletlerinin mücadele sahasına almıştır. Devleti parçalara ayırıp, özellikle Fırat boylarında işgal tehlikeleri yaratıyorlardı. Bu hedefi belli tehlikelerin bir “Şark Meselesi’ne dönüşmesi, Osmanlıları yıpratıyordu.
Savaşlara giden yolu, uzun bir süre tıkalı tutmasını başaran sultan Mustafa, mutlak galibin kendisi olacağına inanıyordu. Osmanlı askeri harekâtlarının destek gücünü büyütmüştü. Kurduğu istihbarat gücü, içte ve dışta önemli görevler üstleniyor, kamu düzenini bozan faaliyetleri zamanında izliyorlardı. Yeniçerilerin ayaklanma istekleri de, aynı şekilde önleniyordu. İstihbarat alanındaki güç gösterisi, Padişahın ihtişamını artırıyordu.
Yurt genelinde, asillerin ortaya çıkmasıyla karargahları hemen tesbit ediliyordu. Üç kademede örgütlenen Gizli Haber Alma Birimleri, (Devlet-i Ali-ye İstihbaratçıları) isyanların büyümesine fırsat vermiyordu.
Nitekim, Napolyon’un Mısır’a baskın harekatında Osmanlı ordusunun başındaki komutan, ham yaşlı ve hem de belindeki hastalık nedeniyle at üstünde dik duramıyordu.
Cezzar Ahmet Paşa’nın Napolyon’a karşı güçsüzlüğü anlaşılmasın diye, atın üstünde muvazene sağlaması için sırtına tahta konulmuştu. İşte, bu mizansen “Devlet-i Aliy-e İstihbaratçıları” tarafından hazırlanmış bir savaş hilesiydi. Napolyon’un Mısır’ı istilası durdurulmuştu.
Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşunda, önemi büyük olan Serhat kentimiz Edirne de halkın zehirleme planları yapılmıştı. Ruslar, bu acımasız girişimleriyle şehri kolayca ele geçirmek istiyordu. Bu amaçla hekim kılığında iki casusunu Edirne’ye göndermişti. Casuslar, şehri verilen suya zehir katacaklardı. Hekim kisvesi altında, sinsi faaliyetlerini tam gerçekleştirmek üzere iken, enselerine birden, istihbaratçılarımızın elleri uzandı. Böylece halkın zehirlenerek kat’li önlendi.
Bir ülkeyi güçlü kılan ve güvenliğini sağlayan unsur Haber Alma Teşkilatıdır. İstihbarat ağı geniş ve etkili olursa, askeri zaferlerin önü açılır.
Sultan Üçüncü Mustafa’nın üç aşamalı İstihbarat örgütü nasıl çalışırdı?
Bu konuyu, elimizdeki sağlıklı verilere göre değerlendirecek olursak, şema şöyleydi:
Osmanlı Devletinin hükümranlık alanlarında, vatandaşlık hakları bulunanların kimlik değerleri, çeşitlilik gösterirdi. Arnavut, Sırp, Hıristiyan, Çerkez, Hırvat, Kürt, Ermeni, Arap ve buna benzer çeşitli etnik gruplar, bu topraklarda birlik ve beraberlik içinde yaşarlardı. Sancak beyliklerine tahsis edilen topraklarda ve eyaletlerde bulunan halk arasından, değişik kimlikli insanlar seçilerek istihbarat işlerinde eğitilirlerdi.
Eğitimlerde küçük ekipler kurulur, birbirine ters kimlikli elemanlarla çapraz gruplar oluşturulurdu. Asıl örgütlenme bundan sonra başlardı. Mizaçlarına göre kafa yapılarına bakılır, iki doğru düşünceli ile daha dar anlayışlı üç insan arasına, dört sakin tavırlı eleman seçilirdi. Örneğin Arnavut kökenliler dik düşünceli, inatçı bir yapı taşırlar. Karadeniz yöresinin insanı hemen alevlenir, atılgan olur. Kürtler yaşama dirençli ve devlete sadıktırlar. Ermenilerin el becerileriyle san’at marifetleri, insan ilgisine yatkındır. Osmanlı’ların sahip bulunduğu toprakların, kişiler üzerindeki iklim farklılıkları, aynı zamanda mizaçlarının da ölçüsü olmaktadır.
Bu düzenlemede hizmet verenleri, aktif bir noktada iletişime hazırlayan kontrol merkezini Sultan’ın seçtiği elemanlar yönetirdi.
3’NCÜ MUSTAFA DÜŞMAN STRATEJİLERİNE ÇÖZMEKTE MAHİRDİR
(Devamı Cumartesi )