SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

TARİH YENİDEN YAZILIYOR – 15 -

3’NCÜ  MUSTAFA, DÜŞMAN STRATEJİLERİNE ÇÖZMEKTE MAHİRDİ
“ASLANLAR-TİLKİ POSTU” ŞİFRESİ NE ANLAMA GELİRDİ?
Selami Turgut GENÇ
Dünyadaki, “Gizli Haber Alma Örgütleri” her devletin öncelikleri arasındadır. Daha önceleri bu konuyu gazetedeki köşemde belirtmiş, İngilizlerin tarih boyunca dış politikalardaki değişmez kurallarını şöyle açıklamıştım: 
Aslan postunun uzanamadığı yere tilki postunu sermek..”
Savaşta ve barışta, silahın, topun, 1 tüfeğin hatta füzelerin alamayacağı askeri sonuçları, İngilizlerin bu stratejileri belirler. Yani bir sorunu güçle halledemiyorsan, kurnazlıkla çözme yolunu dene..
Devletin gözü, kulağı ve yüksek menfaatları konusunda, dünya yüzünde en başarılı istihbarat ağını, Osmanlı Sultanı III. Mustafa’nın kurduğu, yeri geldikçe hatırlatmaktayız.
Sultan Mustafa’ya, üst akıla taşıyan “Devlet-i Aliy-e istihbaratçıların” grubu, dünyada ilk yaşanan bir sistemle örgütlendirilmişti. Bu örgüt derinliği görebilme yeteneğine sahipti.
Edirne’ye askeri tatbikat nedeniyle ordu birlikleriyle giden Sadrazam başta olmak üzere, tüm şehir halkını, içme suyuyla zehirleme planı içinde olan hainler, güçlü istihbarat sonucu yakalanmışlardı.
Artık, bu haber bütün Osmanlı coğrafyasına yayılınca, hasım ülkeler, Padişah’ın haber alma tekniğini sinsice araştırmaya koyulmuşlardı.
Bu arada, sultan Mustafa’da boş durmadan, iç düzeni sağlam temellere oturtmak amacıyla etkin çalışmalar sürdürüyordu.
Önünde aşılması gereken önemli sorunlardan biri de Devletin kurumlaşmış hantal yapısıydı. Devlet kadrolarına çöreklenen “İdare-i Maslahatcı” Vezirlerle, yüksek düzeydeki rütbeli görevliler, yeteneksiz görüldükleri için azlediliyorlardı. Yazımızın özel araştırma konumuna girmediği için isimlerini burada zikretmiyoruz.
Sultan III. Mustafa’nın içgüdüleri kuvvetliydi. Tarihi yanıltan iddiaların, komik taraflarıyla bağdaşan bir karakter taşımıyordu. Asırlar sonraki tarihçiler, bu noktada netleşmiş, Sultan’ın akıllı ve zeki taraflarını kaydetmişlerdir.
Onun Vezir vüzera’ya anlattığı ve aynı randımanla çalışmalarını beklediği, yol gösterici deyimi şöyleydi:
“İdareciler arabanın atları gibidir. Kırbaç şakırtısını Ruh-i Münevverinde hisseden her kimse, bile ki, şahlanacaktır.”
Sultan III. Mustafa 26. Osmanlı Padişahı, 105’nci İslam Halifesiydi.
Babası, padişah III. Ahmet, annesi Mihrimah Sultandı. Sultan Mustafa’nın altı eşi bulunuyordu. Saray’da Harem kadınlarıyla safahata düşkün bir hali görülmediği gibi ahlaki değerlere önem vermeyenleri de affetmezdi.
Babası Sultan III. Ahmet zamanında ilk Türk matbaası açılmıştı. Bunun etkisiyle okuma ve bilgi edinme döneminin avantajlarından yararlanmıştı. Okuma merakı ileri düzeydeydi. Astronomi bilgilerini kendi pratik deneyleriyle çözmenin yollarını araştırırdı. O dönemlerde ilim öğrenenlere “Eshab-ı Suffe” denirdi. Evrenin karmaşık yapısının astronomi ilmiyle aydınlanabileceğine yürekten inanırdı. Bunun ipucunu “Ayet-i Kerim”de bulmuş ve okumuştu.
Fırat Nehrinin, belli bir bölümünde, tonlarca altının varlığından söz eden Hadis’in, kaynak gösterdiği yerleri bulup çıkaracağına dair kuvvetli bir idare gücü taşıyordu.
Sultan, Karanlık Kanyon’un peşindeki emellerinde yılgınlık göstermeden, kararlılıkla çalışmalarını yürütüyordu.
Okumaktan büyük zevk aldığı “Mısrî Niyazi Divan”ında, onun için pek anlamlı sayılan şu beyit, gerçeği araştırmasının delili sayılırdı.
“Nefessiz dünyada bir harf dirilmez,
Nefes de harfe bulanır arılmaz,
Şu kim Hak’tan gelir cânâ yorulmaz,
Hakikat ehlinin olmaz nişanı..”
Mısrî Niyazi’nin bu şiirinde, nefessiz hiçbir şeyin diri sayılmayacağı belirtiliyor. Nefessiz bedende nefisin de kalmayacağı ifade ediliyor. Ölmeden önce, yaşarken ölenlerin bildikleri sır kilitli kalır, deniliyordu.
Ünlü İslam Bilgini Mısrî Niyazi’ye göre , Âdem suretinde görünen insanın içi hayvan olursa, o kişi bir gölge gibidir. Aynı adam güneşe karşı durursa gölgesi yere düşer ve nasıl bir insan olduğu gölgesinden anlaşılır.
Sultan’ın “Gönül gözlerinin açık olması”, Mısrî’nin beyitlerindeki yaşam sentezlerinden ileri geliyordu.
Şayet, akılcı bir düşünce bir fikri odaklanıyorsa, mutlaka gönül gözleri de devreye girmelidir. Suret aldatıcı olur; varlıklar özünden keşfedilmelidir.
Cihan gelecek zaman mucizeleriyle doludur. Doğal gözler hırsın emrinde tutsak kalır. Ama, gönül gözleri, beklentileri yeri geldiğinde öze çevirir.
Padişah, düşüncelerine yerleştirdiği anlamlı sözlerin etkisini tesbit etmek isterdi. Bunun için de aralıklarla halkın alt kesimlerini ve esnaf nitelikli meslek insanlarını Sarayın dip avlusunda toplar, konuşmalar yapardı.
3’NCÜ MUSTAFA’NIN ASTRONOMİ ANALİZLERİ. 
DÜNYAYI YENİ BULUŞLARLA TANIŞTIRDI
(Devamı Salı ) 


 

<