RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Tarihçiler cennete gidemez

Zaman nehrini ölçmeye başladığında insan kendisine ölçü birimleri aramaya koyuldu.İlk rastladığı şey güneşin, ayın doğması ve batması oldu. Evet, güneş doğunca ay, ay doğunca güneş yok oluyordu. İlahi kaynaklardan öncesini, insanın yeryüzüyle ilk tanışmasını tarif ediyorum. Bilmediği bir aleme gelen insan, Adem etrafını seyrederek olanı biteni anlamaya çalışmış olmalı. Bebekler de öyle değil mi, önce her şeye uzun uzun bakar, sonra her şeyi ağzına götürerek anlamaya çalışırken, konuşmaya başladığında da o ne bu ne diye her şeyi sorar. Adem dünya yüzeyine indirildiğinde de böyle olmuştur sanıyorum. Yeryüzünde yaratılıp cennete alınan, orada emire ters bir hareketle tekrar yeryüzüne gönderilen insanoğlu İlahi vahiylere, emir ve yasaklara yüzlerce yıl sonra muhatap olmuştur. Mantık böyle düşündürüyor beni.

Xxxx

Eşyanın ismi öğretilen Adem, yani insan o öğrendiği kelimelere benzeterek başka isimler de vermiş çevresine. Sabah, öğle, akşam, gece, ay ve güneşin hareketleri insana belli derecede ölçü birimi olmuştur yüzyıllarca. İki sabah, üç sabah diye saymaya başlayan insan, üç akşam, beş gece demeye de başlamış olmalıdır.
Zaman nehrine işaretler bırakmaya başlayan insanın tan vaktini, fecir vaktini, ikindi vaktini, saat, dakika, saniye, saliseleri bulmaları için daha yüzlerce yıla ihtiyaçları vardı.
Ay ve güneşin hareketlerinden sonra insanın ilgisini çeken mevsimler olmalıdır. Öncelikle kış, yaz ve bahar. İlk ve son bahar ayrımı için de yüzlerce yıl gerekmiştir. Gecenin karanlığından, kışın soğuğundan korunmak insanın ilk hocası, öğreticisi olmuştur. Belki de gece ve kış şartlarının zorlaması olmasaydı, insanlar barınak ihtiyacı duymayacaktı.

Xxxx

Zaman nehri akıp giderken insan türünün önünden doğum, bebeklik, apalaklık, çocukluk, gençlik, yetişkinlik, olgunluk, yaşlılık, hastalık ve ölüm de zamanı ölçmek için birer ölçü birimi olabilmiştir.
Bugün bile çoğu köylerimizde, ücralarımızda belli zaman ölçü birimleri bizi alıp eskilerin anlayışını kavramaya götürebilir. İmamın osurduğu zaman hikeayesini bilirsiniz.
İmam da insan. Nasıl olmuşsa olmuş bir gün camide, cemaatin içinde gaz çıkarmış sesli biçimde imam. Adam işi bırakıp gitmiş utancından. Aradan yıllar geçmiş, imam eski köyüne uğramış, bakalım kimse hatırlıyor mu diye merak etmekteymiş.
Çeşmenin başında bir genci görmüş, onunla sohbet etmiş imam. Sonra da kaç yaşındasın diye sormuş.  Genç demiş ki ‘16- 17 yaşındayım. İmamın osurduğu yıl doğmuşum.’

Xxxx

Böyle ölçü birimlerimiz bugün de sürüp gider, büyük karda doğanlar, büyük yangında evlenenler, büyük zelzelede boşananlar hep vardır.
Tarihin tarih olabilmesi için sağlam bir ölçü birimine ihtiyaç vardı. Takvim budur. Takvim olmasa tarih yapılamaz. Takvim tarihin en temel ölçü birimidir. Daha doğrusu tarihin kullandığı tüm ölçü birimlerinin toplamına takvim denir.
Tarih ilim olabilir de olmayabilirde. Osman Gazi’nin doğumu şu tarihtir derseniz bu ilimdir. Ama Osman Gazi şöyle huyluydu, böyle boyluydu derseniz bu ilim olmaz, kişisel değerlendirme olur. Belgeler ne kadar izafi olursa olsun, belgeler tarihin ilim tarafında yerini alır. Kişiler ve olaylar hakkında ileri sürülen görüşler, değerlendirmeler ilim tarafında yer bulamaz. Tarih bir tarafıyla ilimdir, ama çok tarafıyla ilim değildir. Hiçbir tarihi olay genelgeçer değildir. İlim genelgeçerlik arar. Ermenistan Tarihçileri ile Azerbaycan tarihçileri, Türk tarihçileri ile Yunanistan tarihçileri hiçbir olayı benzer anlatmaz. O halde siyasi sınırlar içinde başka, sınırlar dışında başka değer alan tarih asla ilim olamaz.

Xxxx

Takvim, yılları, ayları, günleri, mevsimleri, yüzyılları, onyılları, saatleri, dakikaları, saniyeleri, saliseleri içinde barındırır. Gece ve gündüzü de. Bolluk zamanı-kıtlık zamanını da, iyi günler öbeğini-kötü günler öbeğini de. Takvim çok zengin bir ölçü birimleri deposudur. Tarihçiler takvim içinde yer alan tüm ölçü birimlerini kullanarak geçmişi, geçmişte yaşanan olayları, kişileri, kazanım ve kaybedişleri hikeaye ederler. Tarihin ilim olup olmadığı tartışılır ama, milli  şuurun aktarılmasında çok önemli bir taşıyıcı olduğu tartışılmaz.

Xxxx
Tarihçilerin vebali öylesine büyüktür ki, korkarım hiç biri cennete gidemez.

<