TAŞGETİREN KİMDİR?
Taşgetiren’i şahsen tanımam.
Gazetecidir. Birkaç makalesini okumuşluğum,birkaç kere açık oturumlarda dinlemişliğim vardır.
Ağır adamdır ve mırıldanarak ve insanı sıkarak konuşur.
Gazetecilikten başka bir işi var mıdır, bilmiyorum. Beni de ilgilendirmez.
Benim bildiğim herkes kadardır. Saçı dökülmüştür. Sakalı vardır.
Gözlüğü yoktur.
Biyografisini okudum. Üsküdarlı değildir.
***
Benim kim olduğumu ise az çok herkes bilir.
Önce bir adamım. Emekliyim. Bir aşağı bir yukarı gider gelirim.
Ve her zaman Üsküdar rıhtımından Mihrimah Sultan Camii önündeki kaldırıma geçerim.
Üsküdar’da yaşar, Üsküdarlı gibi efendi olmaya çalışırım.
Hikmet-i Huda , karşıdan karşıya geçerken her zaman yol arabayla ve yaya ile tıklım tıklım doludur.
Ve burada bu camii önünde yayalar ve araçlar kalabalıkta birbirlerine karşı anlayışlı ve efendidirler.
Araçlar yayalara asla korna çalmazlar. Sürücüler bağırmaz,yayalara el kol hareketi yapmazlar.
Gerçek Üsküdarlıyı burada test etmek mümkündür.
***
İşte beni ünlü yazar Taşgetiren’ le karşı karşıya getiren bu camii önüdür.
Günlerden bir gün ,bir akşam vakti, Üsküdar rıhtımından karşı kaldırıma geçerken ( yollar gene arabalarla yayalarla tıklım tıklım) birden siyah bir Mersedes’in önünde buldum kendimi . Ve birden siyah Mersedesin sürücü koltuğunda siyah takım elbisesi, siyah kravatıyla sayın Taşgetiren’i ve yanında siyah çarşaflı hanımları gördüm.
Tam bana yol verme nezaketinde bulunduğu için elimle reverans yapıp teşekkür edecektim ki, Bay Taşgetiren, eliyle koluyla, öfkeyle bana karşı hareket yaptığını gördüm.
Beklemediğim bu hareket karşısında ani bir reveransla ; “ Hadi be oradan !” deyiverdim.
Mihrimah Sultan Camii önünde rastlamıştım Taşgetiren’e…
Bu aralar gene bir şeyler mırıldanıyor . Diyeceğim ünlü gazeteciyle ilgili tanışıklığım bundan ibarettir…