TERBİYE GÖRGÜ MEDENİYET
Sevgili dostlar, terbiye sözcüğü Arapça “rb” kökünden gelmekte olup “yetiştiren anlamına geldiği gibi, aynı zamanda türetildiği “rab” sözcüğünün bulunması nedeniyle “ulu/yüce anlamına da gelmektedir.
Görgü kelimesi ise “gör” kökünden türemiş olup, anlaşılacağı üzere görerek öğrenmeye dayalı bir fiil ve Arapça “edep/adap” anlamlarını kapsamaktadır.
Medeniyet ise, Medine kelimesinden gelmekte ve Medine İlinde ikamet eden şehirli anlamındadır.
Her üç kelime de, asla basite alınmaması gereken insan hayatının tanzim edilmesi yani düzenlenmesi, sosyal ilişkiler ve iletişimde ihmal edilmesi halinde büyük hatalar, üzüntüler ve başarısızlıklar getiren ancak, günümüzde ne yazık ki anlamını ve önemini kavrayamadığımız çok önemli nitelikleri ifade eder.
Her ne zaman toplum içerisinde başarısızlığa uğramış ve olumsuzluklarla karşılaşmışsak bu üç olgunun kendimizde olan eksikliğinde ve problemin çözümünü de yine bu üç sihirli kelimede aramak durumundayız.
Terbiye ve görgü medeniyetin ham maddesidir !.
Medeni olmanın yolu her zaman terbiyeli ve görgülü olmaktan geçer.
Terbiyesiz ve görgüsüz bir insandan çevresindeki insanlar rahatsız olur ve yalnızca çevresindeki insanlar değil, kendisi de bundan zarar görür. Velev ki farkına varsın..
Toplumun içinde yer edinmenin ve başarılı olmanın en önemli özelliği olan hatip olmak, terbiye ve görgünün kendiliğinden ola gelen güzel konuşmak sanatını ihtiva eder.
Ağzından çıkan her sözün ne anlama geleceğini düşünmeden, bilmeden sarf eden bir insan itici, tiksindirici, antipatik ve anlaşmazlık kaynağı olur. Durup dururken problem çıkmasına, huzurun kaçmasına neden olur. Yani medeni diyemeyeceğimiz bir ortam oluşturur. Ancak bundan en büyük zararı da yine kendisi görür. Anlayabilene !..
İnsan hayatı her yönüyle en küçük bir şekilde bile hafife alınmayacak kadar önemli ve gaflete yer yoktur. Farkında olmadığımızda bu eşsiz değerdeki yaşam süresinin bir anda zehir olması, çekilmez bir hale gelmesi işten bile değil. Nitekim “Son pişmanlık akçe etmez .” sözünün ne anlama geldiğini öğrenmek yerine görgülü ve terbiyeli olmayı öğrenmek daha kolay ve olumludur..
Medeni bir toplumun sayısız güzel örneklerle dolu olduğunu görmek ve hissetmek dahi yüksek moral değer algısı oluşturur. Ki iyidir…
Maddiyat ve kişisel menfaatler kendiliğinden ikinci plana düşer. Yani stres ve kaos insancıl düşüncelerle yer değiştirir.
Düşünceli olmak, her durumda kendimizi karşımızdaki insanın yerine koymak, insan denen yüce varlığa hak ettiği saygının gösterilmesinde ön koşullar olarak karşımıza çıkar. Bunlara önem vermeyerek tabiri caizse haldur huldur yaşamak insana yakışmaz, insan olmanın hakkını vermekle bağdaşmaz.
İnsanları diğer canlılardan ayıran en önemli özellik terbiye ve görgüdür. Elbette insanın dışında başka bir canlıdan kendine has davranışlar görür ama terbiye ve görgü bekleyemeyiz.
Başka canlılara kıyasla mükemmel yaratılışa sahip olan insan ise kendisine yakışan mükemmelliği yansıtmak zorundadır.
Kendimizi terbiye, görgü, kibarlık, nezaket ve yardımseverliği önemsemeyerek başıboş bırakırsak, başıboş bırakılan hayvanlardan farkımız kalmaz. Ve de işte o zaman başkalarından saygı beklemek gibi bir hakkımız da olamaz.
İnsan yaşayışının her anını eksiksiz oluşturan terbiye ve görgü kurallarını öğrenmek ve çocuklarımıza da öğretmek zorundayız.
Bir insanın ya da ailenin tek başına terbiyeli ve görgülü olması yetmez. Herkesin her zaman terbiyeli, görgülü ve medeni olması içinde bulunduğu toplumun sosyal yaşamdan beklediği olumluluk ve mutluluğu kendiliğinden beraberinde taşır.
Bir insan kendi terbiyesi ve görgüsü ölçüsünde değer kazanır.
Aynı altına verilen ayar gibi..
Kibarlık, nezaket ve yardım severlik ise asaletin ham maddesidir.
Bu konuya da başka bir yazımızda değineceğiz..
Esen kalın.