Toplum hastalıkları
Kendi medeniyetine veda ettiğinden beri kendi hastalıklarını da yaşamıyor Türk toplumu. Hedefe koyulan Batı medeniyetinin kendisini değil ama taklidini yaşıyor. Kendini değil taklidini yaşarken Batının hastalıklarını da yine taklidi biçimde yaşıyor. Neden hastalklar olsun asıl olarak yaşanamıyor denilirse cevabı bellidir. Çünki batı yüz yıllardan beri ne gibi arızalarla karşılaştığının tecrübesiyle korunma, denetleme müesseseleri geliştirmiş. Batıyı taklit etmek üzere yola çıkmışların böyle bir birikimi yok.
Her medeniyet ürettiği değerlerle var olur ve varlığını devam ettirir. Balıklama bir başka medeniyete girenler, onlar gibi yaparak onlar gibi olamaz. BU sadece Batı medeniyeti için değil, Hind, Çin, Japon medeniyetini hedefe koyup o medeniyetlere dahil olmak istendiğinde de aynı rahatsızlıklar yaşanacaktır.
Xxxx
Her medeniyetin ana umdeleri, direkleri vardır ve o medeniyetin çadırı o direklerin üzerine kurulmuştur. Hak ve adaleti ana direk olarak almış bir medeniyetin insanlarını maddeyi, gücü, ekseriyeti ana direk olarak alan çadırlara yerleştiremezsiniz. Hakikat medeniyetinin ana umdesi, temel direği adaleti yer yüzüne yaymak ve Allah’ın müeyyed namını yüceltmektir.
Sapık insanlar, sapkın davranışlar bugün taklidi batılı insanların ortalama davranışları haline geliyor. Yeterince korunma, denetleme kurumları da yok.
Teftişler usulen yapılıyor, denetlemeler usulen. Hiç kimse işini doğru-dürüst yapmıyor. Herkes yapıyormuş gibi yapıyor. O zaman toplum hastalanıyor, insanların ruh sağlıkları bozuluyor, davranışları bozuluyor.
Xxxx
Kimi insanlar bütün bu birey aleminde de, toplum halinde de yaşanan başka medeniyetin hastalıkları karşısında çareler arıyorlar. En başta siyaseten üstten gelen emirlerle toplumu hakikat medeniyetine meylettirecek yetkililer acaba kendileri, kendi medeniyetlerinin esaslarını biliyorlar mı, Batılı kalarak kalkınmak sevdaları mı var, kendi medeniyetlerine dönme sevdaları mı var? Çare arayan insanlar, beyinler, akıllar kendileri hangi hedefe kilitlenmiştir, otobüsün, bekledikleri durağa gelecek otobüsün, gideceği yer onların gitmek istediği hedef midir? Yoksa gitmek istedikleri yere gidecek otobüs o duraktan geçmiyor mu?
İnsanlar bunun da çok farkında değiller.
Xxxx
Televizyonlarda kadın ve ailelere hitap eden purogramlara bakınız. İnsan tiplerine bakınız. Değerler sistemine bakınız. Kendi medeniyet değerlerinden ne kadar uzaklaşmışlar. Utanma duygusu yok, tercih nedenine bakınız, tam maddeci, materyalci kabuller. Ne aradığını bilmeyen insanlar ve işlenen suçlara bakınız. Hakikat medeniyetinin insanlarında asla görülmeyecek hastalıklar, sapıklıklar, sapkınlıklar görülüyor. İnsanlar kaçıp saklanmayı da kendilerine sağlamak için yalan denizinde yüzüyorlar.
Hakikat medeniyetinin insanları suç işlerdi. Töreyle, anane ile, cemiyetin zorlamasıyla bazı suçlar işlenirdi. Kimi suçlar da insan olmanın getirdiği zaafların sonucunda işlenirdi suçlar. O suç işleyen insanlar ne kadar asildi, dürüsttü, doğrucuydu. Suç aleti ile birlikte gider en yakın karakola teslim olur ve suçu niçin işlediğini de anlatırdı.
Xxxx
Medeniyet değişince insanların telakkileri, idrakleri, algıları, genel kabulleri, irfanları değiştiği için tuhaf tuhaf davranışlar sergileniyor. Batı hastalığına batılı kurumlar geliştirmeye çalışılıyor. Aile danışmanları, yaşam danışmanları, ruh ve davranış danışmanları gibi kurumlar oluşturuluyor. Ama bu alanlarda uzman olarak yetki alanların hiç birinin aile hayatı yok. Hiç evlenmemiş insanlar evlilere, evliliklerini nasıl devam ettirebileceklerini anlatıyorlar.
Yani mış gibi yapmaya devam ediliyor. Sancı çeken beyinlerin işi zor.