RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Tüketici olarak insan

‘Üretim; emek, toprak ve sermayenin mal ve hizmete dönüşümüdür. Toprak hazır bulunur Allah’ın
ikramı, nimeti, hediyesidir. Hava, su, toprak, mineraller toprak ana başlığında ele alınmaktadır. Emek,
insanoğlunun beyin ve beden gücüdür. Sermaye: Üretilen mallar diğer mal ve hizmetlerin üretiminde
kullanılabiliyor olmalı, Sermaye ile birlikte son yıllarda çok kullanılan bir kavram beşeri sermayedir.
Beşeri sermaye; insanoğlunun bilgi ve yeteneğinin eğitim ve yetiştirme ile geliştirilmesidir. Genel
olarak malları, tüketim ve sermaye malları olarak ikiye ayrılır. Tüketim malları, bir defada tüketilen
mallardır. Pasta böyle bir maldır. Sermaye malları ise, üretim sürecinde kullanılırlar, tamamen atılana
kadar defalarca kullanılırlar. Otomobil, bilgisayar, telefon vb. Tüketim malları ve sermaye malları
ayrımı önemlidir.’ Doçent Doktor Mustafa Donduran.
xxxx
Tüketici olarak yaratılan insan ihtiyaçlarını karşılamak için üretmenin de kaçınılmazlığı karşısında önce
bedenini kullandı. Bedenini kullanırken de daha az güç harcamanın yollarını araştırırken beynini de
çalıştırdığında artık insanlık medeniyetinin tohumları atılmış oldu. İnsan beden ve beynini kullanmaya
başladığında, fıtratında da olan mülkiyet duygusu harekete geçti. Meyvesini topladığı ağaçtan
başkalarının da meyve toplamasına engel oldu. ‘Bu ağaç benim’ fikrine ulaştı. Bostan için, orman için,
arazi için, hayvan için ‘Bu benim’ duygusu geliştiğinde mülkiyet fikri sağlamlaştı ve gelişti. Kedi ve
köpekte de izlenebilen bu mülkiyet duygusunun bütün canlılarda olduğu anlaşılıyor. Gün gelecek
Batılıların verdiği isimlerle kapitalizm denilen anlayış ve nizam ortaya çıkacak. Mülkiyet kapitalizmde
en kutsal değerdir.
Xxxx
Burada dinler devreye girdiğinde mülkiyet meselesi tartışılır hale geldi. Bu defa mülkiyetin kime ait
olduğu konusunda çeşitli nazariyeler gelişti. Söz gelimi dinlerin ortak anlayışında mülk Allah’ındır.
İnsan az ya da çok verilerek insan imtihan edilir. Mülk artar, azalır. Her defasında imtihan devam
eder. Mülk çok olduğunda ayrı, az olduğunda ayrı davranış biçimleri beklenmiştir. İslam dinini esas
aldığımızda mal-mülk Allah’ındır, insana emaneten verilmiştir ama, malı-mülkü temiz hale getirmek
için zekeat ve sadaka verilmesi şartı vardır. Mal-mülk yok denecek kadar az ise, günlük hayatın
yaşanması sırasında ihtiyaçları karşılayamayacak kadar kıt ise, sabır gösterilip, hamd edilecektir. Mal-
mülk çok olduğunda da şükredilecek ve zekeat ile birlikte sadaka da verilecektir.
Xxxx
Üretim-tüketim, özel mülk, devlet mülkü derken hukuk çıktı ortaya. Ya da hukuk devreye giriyor.
Kanunlar yapılarak, ilkeler konularak insanların mülkiyet hakkı korunurken, başkalarının da mülkiyet
hakkının korunmasının yolları aranmış. İnsanların hayata tutunması sırasında üretim-tüketim ilişkileri
doğarken ona paralel olarak da yönetim biçimleri, devlet otoritesi oluşuyor. Devlet insanları
yönetirken kanunlarla, herkesin kabul ettiği ilkelerle muamele etmeyi tercih ettiğinde, dini
düşüncelerden çok daha fazla öne çıktı. Devlet dinin önüne geçti. Devlet demek hukuk demek, hukuk
demek adalet demek. Adalet demek ölçü demek. Ölçüsüz hiçbir kural, ödül, ceza adaleti sağlamaz.
Xxxx

Mülkiyet hakkı belki de iktisat ilminin ana kaynağı. Mikrosuyla, makrosuyla iktisat, insanın-insanların
üretim-tüketim ilişkilerini düzenler, ya da anlamaya ve anlatmaya çalışır. Üretim-tüketim ilişkisinin
varlığı mülkiyet konusunun gözle görülmesini sağladı.
Kapitalizmden başka beşeri nazariyeler de geliştirildi mülkiyetle ilgili. Komünizm de bir başka beşeri
nazariye. Kapitalizmde kişisel mülk vardır ve kutsaldır, ama komünizmde mülk devletindir, her
vatandaş asgari geçinme şartlarında milli hasıladan yararlanır.
Xxxx
Peki din, İslam ne diyor? Mal-mülk öncelikle Allah’ındır. İnsanlara külli irade tarafından az, çok, ya da
kimi zaman az, kimi zaman çok verilir. Her durumda insanın uyması gereken, yapması gereken
davranış biçimleri vardır. Helal-haram düşüncesi geliştirilmiş, insanın emeğinin karşılığının helal, emek
verilmeden elde edilenin, miras değilse, ikram, bağış, hediye değilse haram olduğu vaaz edilmiştir.
Mal-mülke haram karışmış olabileceği hesaba katılarak zekeat verilerek malım temizlenmesi şart
koşulmuş, sadaka vererek de daha güzel davranışlar sergilenmesi tavsiye edilmiştir. Çalmak, emek
vermeden edinmek, dilenmek, aldatarak başkasını zarara uğratıp keara geçmek haramdır.

<