Türk girişimcisinin başarısı
Günümüzün Avrasya, Ortadoğu, Balkanlar, Afrika ve Rusya coğrafyası; bölge insanının kültür ve inanç dünyasıyla bütünleşmeği başaran Türk kadroları tanımakta ve bilmektedir. Bugün Amerika Birleşik Devletleri'nde petrol kuyusu açan, Türk girişimcisi vardır. Uluslararası ekonomide piyasa düzenini demokratik planlama içinde zamanın getirdiği şartları, değişimleri görerek, ana yapıyı bozmadan başarabilen Türk girişimcilerinin varlığı önemli bir gerçektir.
İşte bu çağdaşlıktır.
Avrasya'nın ulaşmak istediği değerler manzumesinin hareket noktası da bu olmalıdır. Zira, çağdaşlığı yakalamadan insan ve toplum hayatındaki ağırlıklı yeri göremeyiz dolayısıyla da sağlam ve kurtarıcı bir ekonomi modeli meydana getiremeyiz.
Burada bir parantez açıp batı uygarlığı ile çağdaşlığın ölçülerini Avrasya çizgisinde değerlendirecek olursak, Balkanlar ile Kafkasya, Orta Doğu ile Orta Asya arasında en önemli farkın tenkide tahammül ölçüsü olduğunu görürüz.
Fransız düşünürü Suares Kafkasya, Orta Asya ve Orta Doğu değerlendirmelerinde, "Buralarda tenkit yoktur" der. Merhum Peyami Safa ise, "Buralarda kaside ve hiciv vardır" diyerek ilavede bulunur.
Akıl ve ihtiras çizgisiyle birlikte ve biraz da insafla Avrasya nüansına yaklaşacak olursak göreceğimiz ifrat ile tefritin baş başa gittiğidir.
Günümüzde çağdaşlığın ölçüsü gökdelen, otomobil, cep telefonu ve bilgisayardan ibaret değildir.
Zira gökdelenler, otomobiller, cep telefonları ve bilgisayarlar küreselleşmenin bütün boyutlarıyla birlikte finanskapitalin ve onun eseri olan tüketim ürünleri felsefesinin işaretleridir. Aydınlanmanın yolu küreselleşmeyi batılı gibi özümsemektir. Bu özümseme reddederek değil içine sindirerek ve insanların geleneksel düşünce ve davranışlarına ambargo koyarak değil geleceğe korkusuz ulaşmanın yollarını öğreten çağdaş eğitimle olacaktır.
Avrasya'nın batı normlarına ulaşabilmesi ve insanlarının bir arada kuşkusuz yaşayabilmesinin dil, din ve fakirlik engelleri ve eğitimli insan faktörüyle orantılı olduğunu gözden uzak tutmamalıyız.
Bu arada gene gözden uzak tutmamamız gereken ayrı bir konu da, Avrasya'nın binlerce yıllık tarihi içinde felsefesinin bütün unsurlarını ortaya koymuş bulunmasıdır. Dolayısıyla Avrasya coğrafyası kendi öz felsefesini yaratacak çocuklarını da yine kendisi bağrından çıkaracaktır.
İşte çağdaş Avrasya felsefesinden anladığımız budur.
Bu anlayışla insanlarımızın ve ülkelerimizin meselelerini ilim ile, bilgi ile, güvenilir araştırmaların modelleri ile ele alan bir sistem bütünlüğü içinde çözüme ulaştırabiliriz.
Avrasya ülkelerinde kalkınmada, büyümede insan faktörü her türlü değerin üzerinde ele alınmalıdır. Ülkelerin kalkınmaları; çağdaş bir düzeyi yakalayabilmeleri, iyi işleyen piyasa ekonomisi normlarında otuz yıldan az bir zaman sürecinde gerçekleşemeyeceği göz önüne alınarak bir plan ve program yapılmalıdır.
Kalkınma, çağdaşlığı yakalama, bölüşme, ilerleme ve refaha ulaşma, çoğunluğun ortak kararı ve ortak iradesiyle gerçekleştirilebildiğinden iş hacminin artması, piyasa faaliyetlerinin çoğalmasıyla verimlilik artacak, dış ticaret gelişecek, tarım faktörü azalırken, endüstri ve hizmet sektörleri artan bir grafik oluşturacaktır. Avrasya'nın ekonomik büyümesi ve kalkınması bir arada geliştikçe görülecektir ki doğal kaynaklar daha verimli, fert başına düşen milli geliri daha yüksek bir düzeye ulaşacaktır.
Burada ortaya çıkan özellik insan unsurudur. Kalkınma ve büyümenin temelinin insan olduğunu göz ardı etmeden, yetişmiş, bilgili, eğitimi yüksek ve verimli, o oranda daha çaplı insanlarla Avrasya gelişecek. büyüyecek ve çağdaşlığın bütün olanaklarına ulaşacaktır.
Bu gelişim oluşurken insana önem vereceğiz. Zira uluslar arası ilişkilerin son derece geliştiği ve artarak gelişeceği bir dünyada insanın bütün ufukları aşarak daha geniş bir bütünlüğe ulaşması Avrasya idealinin evrensel boyutudur.