TÜRK USULÜ BAŞKANLIK NEDİR? BİZE KAZANDIRDIKLARI VE GÖTÜRDÜKLERİ NELER?
Gerçekten bu Türk usulü başkanlık nedir?
Daha çok kuvvetler ayrılığına dayanan demokratik sistemler bugün üç temel hükümet modeli şeklinde uygulanır. Başkanlık sisteminde, devletin yasama, yargı ve yürütme organlarında kesin bir ayrımı olan, halk tarafından seçilmiş görevlendirilmiş dolayısı ile birbirine muhalefet eden değil de halka karşı sorumluluklarını yerine getiren ve yönetim süresi belli olan, yasama ve yürütme arasındaki görev ayrımını net bir şekilde ortaya koyan hükümet sistemine “BAŞKANLIK SİSTEMİ” deniyor.
Bu başkanlık sisteminin Osmanlıyı yöneten padişahlardan farkı ne?
Tek ayrım noktası, yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirinden ayrılması dışında başka bir şey değil. Sizce bu bizde uygulanmaya çalışılan ve adına Türk usulü başkanlık sistemi Türk halkına iyice anlatıldı mı?
Ben kendi hesabıma diyorum ki HAYIR…
Bu başkanlık sistemi üstünde mecliste kavgalar konuşmalar yapıldı, sadece sözlü çatışmalarla halk Türk usulü başkanlık sistemini tam anlamasın diye “Sine-i millete” gidilmesine yani referanduma gidildi. Güya millete hiç doğrusu iktidardaki parti tarafından anlatılmayan yapılan meclis toplantılarından bir şey anlamayan ve bunları halkımızı anlatmaktan aciz insanların elinde Türkiye bir maceraya daha atıldı.
Türk tipi başkanlık sisteminde, maalesef Türk halkı olarak açlıktan sefaletten ölsek bile o koltukta oturanlara hesap soramıyoruz.
Biz başkanlık sistemini getiriyoruz ya da getirmeyi istiyoruz dendiğinde Türk vatandaşının Amerikan yönetimini kabul etmezler babın da önüne “Türk tipini” eklediler ki halk kabul etsin diye.
Bir çoğunuz benim gibi araştırmaya bilgiye aç iseniz Google amcadan başkanlık sisteminin kuvvetler ayrılığı olduğunu öğrenmişsinizdir.
Parlamenter sistem yani Atatürk’ün Türkiye ye kazandırdığı sistemde halk kendisini yönetmesini istediği siyasi partileri kendileri seçerek Türkiye Büyük Mille Meclisine gönderir vekilinin liyakatına göre bakanlar kurulu kurulur ve ayrıca hiçbir partiye üye olmayan Cumhurbaşkanından güven oyu alır işe başlardı.
Yani halk kendisini yönetecek millet vekilini seçer o mecliste cumhurbaşkanını seçerdi.
Amerikan usulü başkanlıklarda yani White House(Beyaz Saray) da, seçilmiş başkanlar ısınmadan tutunda, ahçılarının, hizmetlilerinin gidecekleri yerlere göre değişen uçak biletlerini uçağın mazotunu başkanlar kendi ceplerinden ödüyorlar kullandıkları Beyaz Saray onların evi ve kendi masraflarını kendileri ödemek zorunda. Çünkü senelerdir devlet politikaları bunu kabul etmiş ve sürdürebilmişlerdir.
Bizdeki gibi ağacı ormanı katledip sadece 3-5 odasını kullanabileceği 1000 odalı sarayda oturmazlar. Bunun parasını halktan aldıkları vergilere yüklemezlerdi, zaten kendisini zor geçindiren halkın sırtından geçinmezlerdi. Saraya yapılan harcamaların işçiye, memura, emekliye ödetmezlerdi.
Beş tepenin harcamalarını biz işçi, memur ve emekliye gelince ekonomi kötü kendilerine torba yasalarla zam yapmazlardı. Azınlıklar arasında ayrımcılık yapmaz, herkesi bir tutarlardı.
Beş tepenin harcamalarını gizli ödenekten ya da zaten yaşam koşulları kısıtlı olan işçiden memurdan çıkartmazlardı. Torba yasalarla kendi maaşlarına zam yaparken işçi memur ve emeklileri de düşünürlerdi. Benim vatandaşım açken, ekmek alamazken, kendilerine milyonlarca zam yaparken durup düşünmeleri gerekmez miydi?
Ayrıca ben bir Cumhurbaşkanının koruma ordusuyla dolaşmasına da karşıyım Cumhurbaşkanı halkından korkmamalı. Kendi halkına güven duymayan Cumhurbaşkanı peşinde bir koruma ordusuyla dolaşıyorsa ben altında başka şeylerde ararım. Belki özenti derim Amerika’ya ama onlar korumalarının maaşını da kendi ceplerinden verdikleri için özenti olamaz.
Eğer bizler, bu ülkede özgürce yaşıyor istediğimiz gibi dışarı çıkabiliyor, fikirlerimizi beyan edebiliyorsak bu Atatürk ve silah arkadaşlarının eseridir ve onlara binlerce hatta milyonlarca kez dua ve şükür etmeliyiz. Bu onların sayesindedir, şayet Atatürk biz Türk vatandaşlarına bu parlamenter seçimi getirmemiş olsa eski Yugoslavya gibi bölünmüş olacaktık.
Türkiye ye uyacak sistem bu olsa idi, Atatürk zaten bu sistemi bozmaz devam ettirirdi.
“Ben gidersem ülke elden gider diyen bir başkanla yönetiliyoruz” diğer yanda da bize .
“Ben gidersem naciz vücudum toprak olacaktır, ama bu Cumhuriyet ilelebet payidar kalacaktır.” diyen halkına güvenen onların arasında güvenle dolaşan bir cumhurbaşkanı daha yoktur.
Son söz olarak şunu söylemek istiyorum TÜRK USULÜ CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ bize birkaç beden büyük geldi. Bize uymayacak uyamayacaktır da boşuna debelenmenin bir sonuç vereceğini de sanmıyorum.