TÜRKÇE DİL VE KÜLTÜR
Büyü ile gerçek Camide Arapça dinleyen bir Türk düşünün ; kendisinin anlamadığı sözlerin büyüsüne kaptırmış koyuvermiştir ; Arapçasını dinlediği o şeylerin Türkçeye çevrilmişini okumağa başlarsanız derin bir uykudan uyanır gibi kendine geliverirsiniz. Ana dilimizin kelimeleri şeffaftır, onların içini görebilir yapısını sezebiliriz.
Türk dil devriminin amacı , Türkiye'nin toprak-altı zenginlikleri gibi faydalanılmadan yatan Türkçe kelimeleri işlemek , milyonlarca Türk'ün ağızlarında dolaşan, yaşayan Türkçe kelimeleri yazı diline sokarak onu zenginleştirmektir.
Türklük, millet, milliyetçi kelimelerinin bol bol kullanışına bakmayın siz.
Milliyetin , milliliğin ne demek olduğunu bizden başka öğrenmeyen kalmadı. Biz hâlâ Türk olmaktan, Türkçe okuyup, Türkçe yazmaktan korkuyoruz. Bugün bile Kırgızcanın , Uygurcanın ne olduğunu bilmeden " Uygurca , Kırgızca kelimeler kullanmaksa Arapça konuşurum " diye övünen aydınlarımız var.
Aydınlarımızın çoğu "millet " derken " ümmeti " i sanıyor.
Milliyetçilerimiz " Ziya Gökalp'tan ileri gidemeyiz" diyerek ondan gerilere doğru gidenlerin tekelinde. Birinci Dünya Savaşı'nda sırtımıza saplanan dindaş hançeri bizi uykumuzdan uyandıramadı.
Uyanacağız, elbette uyanacağız. Yalnız gözümüzü patlatıp dişlerimizi dökecek bir yumruğu , belimizi kıracak bir tekmeyi beklemeden uyanabilsek !
Doğu - İslâm kültürü çerçevesinde yaşayan Osmanlı Türk'lerinin Arapçadan , Farsçadan aldıkları ve kendilerince yabancı köklerden ürettikleri yeni kelimeler ile " Osmanlıca " diye bir dil ortaya çıktı. Bu gün iflas eden Doğu - İslam kültürü ile Osmanlıca denilen dilin de yıkıldığını görüyoruz.
Bugün Avrupa kültür çevresi içinde kendimize göre bir yerimiz ve varlığımız olmasını istiyorsak her şeyden önce kendi dilimize güvenmemiz gerekir.
Bu bir yabancı dil düşmanlığı değil Türkçeye karşı sevgidir.
Bu konuda bütün yurtseverlerin seferber olması gerekmektedir. Zor değil . Lütfen duyarlı olalım.
Saygı ve Sevgilerimle.
Kalın Sağlıkla.