Osman Güvenir

Osman Güvenir

TÜRKİYE-ABD GERGİNLİĞİ

Son günlerde meydana gelen ve hiç de beklenmeyen Türkiye-ABD gerginliği, inşallah
bir uzlaşı ile son bulur. Sanırım Türkiye tarihinde hiç bu kadar büyük bir cepheleşme veya
zıtlaşma vuku bulmamıştır.
Gerçekçi olmak gerekirse, ABD’nin Ortadoğu’daki askeri ve mali operasyonlarında
Türkiye’nin çok büyük rolü ve katkısı vardır.
Hele bir düşünün bakalım Amerika’nın ilk körfez krizini ve Saddam’la olan zıtlaşmasını.
İkinci körfez krizini de düşünün.
ABD’nin alışageldiği bir yapısı vardır. Özellikle Ortadoğu operasyonlarında her
zaman Türkiye’den talepleri olmuş ve “İncirlik üssünü bize açınız” demiş ve İncirliği,
(Türkiye olası Amerikan askeri operasyonlarına onay vermese de) her zaman onların
emirlerine açılmıştır.
İsterseniz daha da gerilere gidelim. 1950’li yıllarda Amerika’nın başarısı için binlerce
Mehmetçiği Kore’ye göndermedik mi? Gönderildi ve nice insanımız sırf Amerika’yı mutlu
etmek için şehit oldu.
Bugüne kadar gelmiş geçmiş Amerika Başkanları hep, “Türkiye bizim en büyük
dostumuz ve en büyük müttefikimizdir” demedi mi?
New York’ta vurulan ikiz kulelerdeki olayda Türkiye Amerika’nın yanında olmadı mı?
Oldu.
Oldu da ne oldu?
Demirel’in o ünlü sözü ile “Dün dündür, bugün bugündür” felsefesi ile mi hareket
ediyor Amerika, anlamış değiliz.
Bence Amerika’nın Ankara Büyükelçiliği’nin Türk vatandaşlarına vizeyi kaldırması,
kabul edilir birşey değildir. Bütün iyilikler ve bütün uyumlar bir anda buharlaşmış mı?
Ve düşünüyorum...
Bu büyük oyunun arkasında hedeflenen nedir?
Bence bu oyunun hedefi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Onu
bitirmek veya siyasi hayatını sonlandırmak için düzenlenen bir yapay krizdir. Tam bir yıl
önce Recep Tayyip Erdoğan’a karşı düzenlenen darbenin kimler tarafından tezgahlandığı da
yavaş yavaş meydana çıkıyor. O operasyonun arkasındaki güç, Amerika mı sorusunu
getiriyor akla.
Recep Tayyip Erdoğan yüreği patlak bir devlet ve siyaset adamıdır. Hatırlayınız
bakalım İsrail Cumhurbaşkanı’na o zirvede söylediği “One minute” sözlerini ve o toplantıyı
terkedişini. Bunlar yürek ister.
Ne yani???
Amerika hem İsrail’le flört edecek, hem Afganistan’ı işgal edecek, hem Hüseyin
Saddam rejimini sonlandırıp idareyi eline alacak, hem Ortadoğu’nun petroluna
çöreklenecek, hem de yıllarca kullandığı Türkiye’ye vizeyi kaldıracak. Bu kabul edilir birşey
değildir.
Gerçekte Erdoğan’ın son açıklamaları, yerinde ve doğru açıklamalardır. “Amerika
Büyükelçisi hiçbir siyasetçimize veda ziyareti yapamaz” sözleri ile siyasi tarihe damgasını
vurmuştur.

2

İşte o bağlamda büyük bir tehlike görünüyor ufukta. O tehlike Türkiye’yi bir iç ve dış
savaşa sürüklemek, mümkün olduğunca her yönden zayıflatmak ve dünya kamuoyu önünde
küçük düşürerek bitirmek. Tabii ki Türkiye’nin düşmanları bu çatışmadan büyük zevk
alıyorlar.
Lakin doğruya doğru, bu restleşme, hem Amerika’nın, hem de Türkiye’nin siyasi
çıkarlarına darbe vuracak gibi görünüyor.
Türkiye ile ABD arasındaki soğuk savaş şimdi başlamadı. Mesela geçen yıl Erdoğan’a
düzenlenen darbenin arkasındaki kişinin Fethullah Gülen olduğu ortaya çıkınca, Erdoğan,
ABD’den Fetullah Gülen’in Türkiye’ye iadesini talep etmiş ama Amerika susmuş ve oralı
olmamıştır. Ama Türkiye’de bir Amerikalı diplomat yargı önüne çıkarılsa, bir fincan suda
fırtınalar kopar.
Gerek Amerika, gerekse İngiltere’de yayınlanan bazı gazetelerin yorumları da gerçeği
yansıtıyor. Bakınız New York Times bu krizi neye bağlamış...
“ABD’nin Suriye’de PYD’ye desteği, Türkiye’nin FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in
teslimini istemesi ve Türkiye’nin Rusya’ya kayması.”
Sanırım herşeyden öte, Amerika’nın en büyük huzursuzluğu da, Türkiye ile Rusya’nın
dostluk tohumlarını atması ve ticari ilişkilere girmesidir.
Yıllarca aralarına büyük ve yüksek duvarlar geren bu iki ülkenin dost olması ve
geleceğe yelken açması kötü birşey mi?
Amerika’nın en büyük korkusu, Türk-Rus dostluğunun ileride olası bir Amerikan askeri
operasyonuna karşı bir ittifak oluşturmasıdır. Gerçek düşünce de bunda yatmaktadır bence.
Ötesi hep palavra.
Halbuki Türkiye her zaman bütün komşuları ile dost olma ilkesi içinde hareket
etmiştir.
İngiltere’nin Financıal Times gazetesi de şöyle veriyor olayı:
“ABD’nin Türkiye ile –ilişkileri kötüleşiyor. ABD’li yetkililer bir süredir özel
sohbetlerinde Erdoğan’ın tavırlarına kızıyorlardı. Ancak terörle mücadele gibi konularda
bu güçlü liderle ilişkiye devam ediyordu. Ancak Washington’un Türkiye’nin davranışı
karşısında sabrı tükeniyor gibi görünüyor. Uzun süren ABD-Türkiye ittifakı ağır bir gerilim
altında. Ancak bu son gerilimin artmasına izin verirlerse her iki tarafın kaybedeceği çok
şey var. Çabuk bir çözüm bulmak herkesin yararına olacaktır.”
Demek teşhisimizde yanılmadık.
Şayet Amerika Türkiye’yi gözden çıkarmışsa, gerçekten çok şey kaybedecektir. Çünkü
NATO’nun en güçlü ülkesi Türkiye orada, her geçen günle silahları ve harp sanayii ile her
alanda büyümeye devam ediyor. O büyümeyi kimse engelleyemez ve engellememelidir.
Umut edilen odur ki, bir an önce bu iki büyük gücün bir an evvel bir uzlaşıya
varmasıdır. Umut yani...

<