CEVDET TÜTÜNCÜ

CEVDET TÜTÜNCÜ

TÜRKİYE – MISIR

Sevgili dostlar, 9. Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in ( 1471-1520 )  22.Ocak.1517 tarihinde Ridaniye Savaşı’nda  Memluk Sultanı Tomanbay’ı (1476-1517) yenerek Mısır’ın Osmanlı hakimiyetine girmesiyle başlayan süreç, her ne kadar 1798-1801 yıllarında Fransa ve 1882 yılında İngiltere tarafından işgal edilmiş olsa bile  resmi olarak 1914 yılına kadar sürmüştür.

Ülkeyi yöneten son kral I. Faruk’un (1920-1965) 1952 yılında Cemal Abdünnasır (1918-1970) tarafından tahttan indirilmesiyle Mısır Cumhuriyet yönetimine geçti.

Mısır, 3 bin yıllık Firavun medeniyetiyle tarihlenen ve Süveyş Kanalı gibi stratejik su yolunu kontrol eden bir Kuzey Afrika ülkesi olmanın dışında, Akdeniz’in doğusunda Libya ve petrol üreten diğer Ortadoğu ülkelerine yakınlığıyla da ilgi odağı durumunda.. 

Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği Ortadoğu’da siyasi yönden denge ve askeri güç kazanmak her zaman gelişmiş ülkelerce göz ardı edilmemesi bir konu olarak gündemdeki yerini koruyorsa, Mısır’ın da bu gündemin içinde yer alması son derece doğal değerlendirilmelidir.

Bu özellikleriyle tarihi boyunca kendisinden sürekli söz ettiren Mısır’ın, Türkiye için Kıbrıs’ı da ilgilendiren coğrafi konumu nedeniyle ilişkisinin önemli olduğu elbette ki normaldir. 

Türkiye’nin Libya ile olan tarihsel bağı ve Mısırla olan Akdeniz üzerinden komşuluk ilişkisi, yalnızca Doğu Akdeniz’i kapsamakla kalmayıp aynı zamanda bu bölgede yer alan ya da almayan ve başta Yunanistan olmak üzere diğer üçüncü ülkelerin de içinde bulunduğu jeopolitiği yakından ilgilendirmekte.

Gerçekten de ekonomik menfaatlerin çatıştığı Akdeniz’de son zamanlarda keşfedilen doğalgaz yatakları ve hem coğrafi, hem de siyasi yönden doğal bir üs, platform konumundaki Kıbrıs, kaybedilmesi halinde her yönüyle telafisi imkansız  bir görünüm arz etmektedir.

 Başta Yunanistan olmak üzere, Rusya, Fransa ve hatta İtalya’nın ilgisi boşuna değil...

Bu çerçevede, söz konusu ülkede her ne kadar şu anda askeri bir darbeyle ülke yönetimine el koyan bir iktidar söz konusu olsa da, ülkenin kendi iç meselesi olan böyle bir durum Türkiye’nin menfaatlerini gölgelememesi yönünde Mısır ile yeniden istişarelerde bulunulmaya başlanması olumlu ve iyi bir gelişme arz etmektedir.

Son yıllarda Mısır’la Türkiye arasında diplomatik misyonun dahi alt düzeye indirilerek sürdürülen olumsuzluğun ortadan kalkması ve yeniden temasa geçilmesi, 400 yıllık geçmişiyle birbirine aşina her iki ülkenin çıkarına sonuçlar doğuracaktır… 

Esen kalın.                          

<