Tuzla… Canım Tuzla
Tuzla… Canım Tuzla
İstanbul’un doğu kapısı Tuzla benim ana köyüm.
Torunlarım ailemizin sekizinci kuşak bireyleri. Bu da nereden baksanız kayıt altındaki 250 yılımız.
Ailemin Tuzla’da daha uzun yıllara dayanan geçmişini bugünkü koşullarımla araştırmaktan uzağım.
Neyse, geçelim asıl konum bu değil.
Madem Tuzlalıyım, Tuzla’ya gönül vermişim; o halde Tuzla üzerine çalışmalı, Tuzla hakkında yazmalıyım.
Bugün de öyle yapacağım.
Ama daha önce yazdığım yazıları –geleceği bir kayıt daha düşmek adına- toparlayarak, biraz da yeni bilgiler ekleyerek.
Başlayalım mı?
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yaklaştı.
Bilenler biliyor, bilmeyenler de şimdi öğrenecek.
Atatürk’ün deniz yoluyla Tuzla’ya geldiğinde İçmeler’de kaldığı tarihi oteldeki odası dört yıl önce ADD Tuzla Şubesi Başkanı Şengül Özpağada’nın girişimiyle düzenlenmiş ve ziyarete açılmıştı.
Bakalım bu yıl kim ya da kimler, hangi STK’ler akıl edecek de odayı gezecek, bakalım hangi okul müdürü çocukları kendilerine 104 yıl önce bayram armağan eden Ata'nın odasına götürecek.
Bekleyelim, göreceğiz.
ATATÜRK’ÜN TUZLA ZİYARETLERİ
O kutlu gün gün yaklaşıyor. 5 Haziran, Atatürk’ün 1928 yılında Tuzla’ya ilk kez gelişinin 96. yılı.
Mustafa Kemal’in bu ve 6 Ağustos 1929 tarihindeki Tuzla ziyaretlerinin anılması, o gün etkinlik değilse bile mütevazı bir tören yapılması için neredeyse 15 yıl sanal ortamda ve gazetemde yazdım. Sadece ADD Tuzla konunun önemini fark etti ve anma düzenledi.
Gazi Paşa’nın ziyaretleri, üstelik bir mübadil beldesindeki hemşerilerini ziyaretleri kamu kurum ve kuruşlarıyla ilçedeki STK’ler tarafından yıllar yılı yok sayıldı.
Tuzla'ya yakışmayan hareketlerdi bunlar.
Bakalım bu yıl benden ve ADD’den başka konuyu kim gündeme getirecek de bir şeyler yapacak?
Bunu da bekleyelim, göreceğiz.
Şimdi gelelim can alıcı noktaya.
Atatürk’ün Tuzla ziyaretlerinde ayak bastığı istasyon binaları ufak tefek değişiklerle ayakta.
Öneriyorum.
Bu binalar müze yapılmalı.
Çağrım “Ankara”ya ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na olduğu kadar TCDD’ye, Tuzla Kaymakamlığı’na, ilçedeki tüm STK’lere, askeri makamlara, üniversite yöneticilerine ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’yla Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl’e.
TUZLA’YA ARKEOPARK YAKIŞIR
Kültürel ve doğal varlığı talan edilmiş; bugüne değin mübadele tarihindeki çok ama çok önemli yeri hep göz ardı edilmiş Tuzla hak ettiği yere yeniden ulaştırılmayı bekliyor.
Tuzla'daki tarihi eser yağmasından kurtulan/kurtarılan bazı buluntular İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde.
Ya diğerleri?
Sultan Birinci Ahmet Camii'nin kitabesiyle türbenin kitabesi kayıp. "Onlardan bizde çok var deyip..." bir zamanlar sahilde dekor olarak kullanılan Bizans sütun başlarını kaptırdık.
Oysa onlar insanlığın ortak kültür mirasıydı.
Gidenler gitmiştir ama kalanlarla Tuzla’ya bir arkeopark kurulabilir.
Dernek bahçelerine dekor olmuş eserlerle sokak aralarında kalmış olanlar toplansa ve bu eserlerle mezarlıkta sağa sola atılmış baş taşlarıyla İstanbul’un ikinci, Anadolu yakasının ilk mübadele müzesi, Tuzla Kent ve Mübadele Müzesi’nin bahçesinde sergilense fena mı olur?
Bu bahçeye bir mübadele anıtı da yakışır doğrusu. Bu Tuzla için bir eksikliktir ve bir an önce hayata geçirilmelidir.
Bir de bahçenin bir köşesine mutlaka Atatürk büstü koyulmalıdır.
Tuzla’ya yakışan müzenin bugünlere gelişinde emeği geçenlere sağ olsun, onlara teşekkür ediyorum.
NEDEN, KİMDEN KORKULUYOR?
Mübadele anıtı için bir başka yer sahilin tahaffuzhaneye en yakın köşesi –Mehmet Akif Ersoy vapurunun bağlı olduğu alan- düşünülebilir. Bir de zemin altı otoparkın üstüne, Necati Cumalı Kütüphanesinin olduğu alana olabilir. Bu alanlara Lozan veya Selanik Meydanı adı verilse ve bundan böyle 30 Ocak mübadele etkinlikleri bu anıt önünde yapılsa, fena mı olur?
Mübadelenin başkenti Tuzla’ya yakışır da.
O halde haydi belediye, haydi STK'ler görev başına.
Daha önce bir kaç kez yazmıştım, yineliyorum.
Zemin altı otoparkının üstü geniş bir alan.
Küçük bir çocuk parkıyla isim babası olduğum Necati Cumalı Kütüphanesi dışında alanın gerisi boş.
Sahildeki Atatürk anıtı bu alana taşınamaz mı? Ya da daha görkemli bir anıt yapılarak resmi törenler burada yapılamaz mı?
Bu alana Lozan Meydanı veya Selanik Meydanı adı verilemez mi?
Adlandırmalardan söz ettik, devam edelim.
Tuzla’da Kavala, Kılkış, Drama, Mübadele ve Muhacir sokakları var ama Selanik Sokağı/Caddesi, Lozan Sokağı/Caddesi yok.
Selanik adını taşıyan bir ticari işletme de yok.
Bu iki isim için yıllardır yazarım.
Neden çekiniliyor, korkuluyor bu adlandırmadan?
Oysa Tuzla’da bugünlerden 60-70 yıl önce Selanik adını taşıyan otel vardı.
Sinop’ta yerel mübadele derneğinin girişimiyle Selanik Caddesi açıldığını unutmayalım.
Buraya kadar yazdıklarımı halledilmesinde en büyük görevin İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’yla Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl’e düştüğüne inanıyorum.
Bu yazı uzun oldu biliyorum, ama ne çare kısa yazacak kadar vaktim yoktu.