Üç 70’lik, bir 41’lik...
Üçü yaşı 70’i geçmiş insan, yanlarında, 41 yaşında (41 kere maşallah) bir delikanlı...
Hep birlikte, yani 3 + 1 şeklinde ekonomik olsun diye bir odayı paylaşıyoruz...
Malumunuz bugünler, zorunlu tasarruf günleri...
Dövizimiz olmadığından, bozdurup “Kur Korumalı Vadeli Mevduat”a yatıramadık...
Ancak, 50 yıllık ince alyanslarımızı, bir de 10 yıllık alyansı (41’likinki) dahil, herşeye rağmen devletimizin korumasında olan devlet bankalarından birine verdik...
Ama, eşlerimizi bir türlü ziynet konusunda ikna edemedik!
Ve üstüne üstlük azar işittik...
Yaşlı eşlerimiz, “Haydi canım gidin işinize” derken, 41’liğin genç eşi, “O ziynetler benim çocuklarımın, hatta torunlarımın geleceği” diyerek eşini tersledi! ...Ve "Yüzüğünü çıkarırsan, eve gelme!” ihtarında bulundu...
Haksız değiller de...
Bizim, fazla altınımız olmadığından, “Feda olsun, ülkemize!” diyerek, babalarımızın annelerimizin yaşadığı “Kurtuluş Savaşı” günlerini hatırladık!
İnşallah, bir gün bu ince 4 yüzüklü servetimiz, torunlarımızın işine yarar!
70’ini geçmiş 3 genç emekli, maaşlarıyla (2 Bağ-Kur, 1 SSK) sürünerek de olsa ayaktayız...
Ne yapalım, “Vatan Sağ olsun!”...
***
Nerede miyiz?
Nerede olabiliriz ki...
3 yaşlı, bir “Boyun Fıtık”lı akraba olarak Gönen’de kaplıcadayız...
Tanıtayım sizlere birlikte olduğum kişileri...
Biri ortanca kayınbiraderim...
Biri hayatta ailemden kalan tek kişi, yani ağabeyim...
Biri de ona her zaman “parmak kadar oğlum” dediğim, 3 numaralı evladım...
Bir yandan kaplıcada ağrılarımızdan kurtulmaya çalışırken, odamızda tavla partisi ve okey oynuyoruz...
Tabii, TV kapalı, dünyadan kopmuş bir vaziyette, haberlerle keyfimiz kaçmasın diye...
Ben ve ağabeyim, oğlum ve dayısı...
Gruplaştık, kutuplaştık!
Doğru mu, doğru...
Sanki ülkemizin içerisindeki durum gibi...
Tek farkımız, birbirimize kızsak da, suçlasak da, dışarıya karşı tek yumruğuz...
Bence hayat kısayken siz de yaşayın böyle bir mutluluğu...
Ülkemi bilemem, ama dünyamızın geleceği çok karanlık!..
Benden yazması...